sleeping with ghost • malik

necklace

Mahşerin dört atlısının üçlüsü. Mercedes, ben ve Elsa. Her zaman olduğu gibi Cheer' a, vazgeçilmez kahvelerini içmek için gelmiş ve favori masamıza oturmuştuk. Kahvelerimizi içerken kulaklarımız Mercedes' teydi. O gece, yani üç gün önceki geceyi Harry ile birlikte geçirmişti. Bu onun da dediği gibi sadece bir takılmaydı.

"İyi miydi?" diye sordu Elsa.

"İyinin de ötesindeydi. Bunu kelimelere dökemem. Zaten cumartesi gecesi tekrar ona gideceğim."

"Yani bu çıkar ilişkisi mi sadece?"

"Ne sanıyordun Winter? Aşkla işim yok benim. Harry' nin de yok. Bu yüzden rahatız."

Konu tekrar bana dönmüştü.

"Senin dudağın da çok kötü olmuş."

Dudağım hala aynıydı. Şişlik inmişti fakat kabuk aynı şekilde duruyordu. Zayn' e sorduğumda birkaç güne geçeceğini söylemişti bana. Böyle durumlara alışıktı sanırım.

"Şişliği indi en azından."

"O gece onu görmeliydin Elsa." dedi Mercedes abartılı bir heyecanla. "Harry onu tutmasaydı çocuğu öldürecekti. Onun saçlarını eliyle kavradı ve birkaç kez duvara vurdu. Çocuk sakat kalmış olabilir. Hatta beyin kanaması bile geçirmiş olabilir."

Karşı çıkmak isterdim fakat çıkmadım. O gece ben de her şeyi görmüştüm.

"Sana söylemiştim Winter. O çocuk Liam' dan da kötü."

"Liam önüne gelen herkese saldırıyor Elsa."

Daha dün bir çocuk onun omzuna çarptı diye olay çıkaran Liam, Zayn' den düşük olamaz. Asıl öfke sorunları olan oydu.

"Tamam. Biraz tuhaf olabilir. Her neyse. Zaten birazdan beni almaya gelecek."

"Yine mi?"

"Mercedes-"

"Kes. O çocuğu sevmiyorum ve sana zarar vereceğini de biliyorum."

"Liam' a karşı fazla paranoyaksın." dedim gülerek. Homurdanarak gözlerini devirmişti.

Elsa gittikten sonra Mercedes ile birlikte gün batımına kadar oturup konuşmaya devam ederken oradan kalkmak zorunda kaldık. Çünkü otururken regl olduğumu fark etmiş ve koşar adımlarla eve gitmiştim. Günlerce Zayn' le sevişemeyecek olmamın verdiği üzüntü ile bir duş aldıktan sonra domuzcuk pijamalarımı giyerek yatağıma uzandım ve dizüstü bilgisayarımı açtım. Açılmasını beklerken de aklımda o vardı. Günün tamamında dövme yapacağını söylemişti bana. Orada olsam bile benimle ilgilenemeyeceği için evde durmayı tercih etmiştim.

Gün içinde onun aramasını bekledim fakat hiç aramadı. Ve ben de inatçı bir insan olduğumdan o arayana kadar aramamaya karar vermiştim. Bu ilişkide her şeyi ben yapmak istemiyordum.

How I Met Your Mother' ın sevdiğim bölümlerinden birisini açarak yastığıma sarıldım ve yirmi dakikalık bölümü bitirdikten sonra bir başka bölüm daha açtım. Yeni bölümün üçüncü dakikasında zil çalınca diziyi durdurarak ayağa fırladım ve kapıya doğru koştum. Kapıyı açtığımda ise onun asık suratı ile karşılaşmıştım.

Gülümseyerek kucağına zıplayıp bacaklarımı beline sararken yanağına öpücüklerimi bırakıyordum. Küçücük ve çok zayıftım. Kolayca beni tuttu ve ayağıyla kapıyı kapattıktan sonra odama çıktı.

"Beni her zaman taşımalısın."

"Tamam." dedi somurtarak

"Bugün çok neşelisin." Yanağını bir kez daha öptüğümde odama girmiştik. Beni yatağımın üzerine sarsmadan fırlattıktan sonra cebinden çıkardığı telefonu komodinin üzerine bıraktı. Ardından ceketini, tişörtünü, pantolonunu ve ayakkabılarını da çıkardıktan sonra benim gibi yatağa uzandı.

Kollarını bana sararak bedenimi kendisine çektiğinde başımı çıplak göğsüne yasladım ve diziyi tekrar başlattım.

"Bu diziyi biliyorsun değil mi?"

"Evet."

"Seviyor musun?"

"Evet."

"En sevdiğin karakter kim?"

"Kimse."

"Anladım." dedim anlamayarak.

Bölüm boyunca konuşmadık. Ortamdaki tek ses diziden gelen ve benden çıkan kahkaha sesleriydi. Bir müddet sonra kahkahalarım çok rahatsız edici olmuş olacaktı ki kollarını üzerimden çeken Zayn sırtını bana döndü ve yerdeki pantolonuna uzandı. Gidecek miydi?

"Gidiyor musun?"

"Hayır." Tekrar bana yanaşıp sarıldığında yumruk yaptığı elini bana doğru uzattı. Avcumun içine bir şey bıraktığında diziyi durdurup hızla doğruldum ve merakla elime baktım.

Ucunda renkli, minik bir papatya olan gümüş zincirli bir kolye.

Dudaklarım hayranlıkla açılıp tuhaf bir ses çıkardığımda "Çok güzel!" diye haykırmış ve gövdesine sarılmıştım. "Çok güzel! Çok güzel! Çok güzel!"

Papatyanın benim için olan önemini unutmamasına sevinirken göğsündeki başımı kaldırdım ve yüzüne baktım. Gülümsemiyordu bile!

"Teşekkür ederim. Çok beğendim. Böyle bir şeyi hep istiyordum."

"Tak."

"Sen takar mısın?"

En azından bu kibarlığı yapabilirdi.

Bıkkın bir nefes verip doğruldu ve elimden kolyeyi aldı. Saçlarımı tek omzumda topladıktan sonra kolyeyi tek seferde kolayca takmayı başardı. Geri çekileceğini düşünürken büyük ellerini karnımın üzerine yerleştirdi ve aramızdaki boşluğu kapattı. Göğsünden yayılan sıcaklık sırtıma geçiyordu.

Dudaklarını omzum ve boynum arasındaki o noktada hissettim. Ellerinden birisini domuzcuk tişörtümün içine soktu ve göğsümü sıktı. Diğer eli şortumun içine doğru yol almıştı ki elini tuttum.

"Yapma."

"Bunu sen mi diyorsun?"

Gözlerimi devirerek ona doğru döndüm ve bacaklarımı belinin iki yanına attıktan sonra ellerimi ensesinde birleştirdim.

"Regl oldum. Ve ben sapıkmışım gibi konuşmayı bırak." Ensesinden onu çekerek dudaklarını öptüm. Son üç gündür olduğu gibi yine karşılık vermedi. Dudağımdaki yarayı tekrar patlatmak istemediğini söylemişti nedenini sorduğumda. Yani bir nevi kendi kendime öpüşüyordum.

"Bir dövme daha yaptırmak istiyorum."

"Ne dövmesi?"

"Sen karar ver."

"Nereye olacak?"

"Kıçıma yapabilirsin. Ya da sen nereye istersen."

Dudaklarında arsız bir gülücük oluştuğunda ben de gülmüştüm.

"Öylesine dövme yaptırma."

"Anlamlı bir dövme bulurum."

Tekrar kendi kendimle öpüştüm. Sırtını yatak başlığına yaslayarak beni kasıklarının üzerine kadar çekti.

"Bir şey soracağım?" dedim geri çekilerek.

Beklentiyle suratıma baktı.

"Ailen Bradford' ta mı yaşıyor?"

Duygusuz gözlerinde hiçbir değişim oluşmayıp bakışlarını yüzümün her bir noktasında gezdirdi.

"Evet."

"Onlarla görüşüyor musun?"

"Pek değil."

"Beni tanıştırmayı düşünüyor musun?"

"Eğlenceli insan değiller."

Kötü bir şey düşünmemeye çalıştım. Belki de daha hazır hissetmiyor olabilirdi.

"Tamam. Anladım."

Kendi kendimi öptüm ve How I Met Your Mother' ı izlemeye devam ettik.