II/iki hayalet

5.5K 600 149
                                    

"Biz eskiden olduğumuz gibi değiliz,
Sadece senin ve benim yerimde duran iki hayaletiz."

*

22 Temmuz 2002
Güney Kore / Busan

-Jimin ortadan kaybolduktan yarım saat sonra-

*

"Jimin hyung!" Küçük çocuk ağlayarak altına sığındığı dolabın rafını itmeye çalışarak bir yandan ortaya çıkan boşlukta nefes almaya çalışıyor, bir yandan da akan burnunu çekerek sıkışıp kaldığı yerde onu yaklaşık yarım saat önce geri gelmek sözüyle bırakıp giden büyüğüne sesleniyordu. 

Onun nerede kaldığını düşünürken ona ait tek bir ses duymaya çalışıyor, bu yüzden ara sıra nefesini tutuyor ve sonra nefes nefese kalıp üzerindeki rafı itelemeye çalışıyordu. Hyungu ona söz verdiği gibi geri gelmemişti. Ona yardım çağıracağını söylemişti oysa. Gerçi Jimin'e dair hiçbir hareket yoktu ortada, belki de başına bir iş gelmişti. Jungkook bu düşünceyle yerinde irkildi ve daha sesli ağlamaya başlayarak kaburgaları etine iyice batana kadar küçüldü. Bu, rafın biraz daha üzerine gelmesini sağladı ve raf gıcırtıyla üzerine doğru ilerledi. 

"Hyung." Dedi yalvarırcasına. Jimin varken sığındığı bu alan daha küçüktü, daha dardı belki fakat güvenli hissediyordu. Şimdi hyungu yokken bir başına acılar içerisindeydi. Bir de tüm bunlar yetmezmiş gibi korkuyordu, korkusu bedeninin tir tir titremesine sebep oluyordu. Buradan çıkabilecek miydi? Jimin hyungu iyi miydi? 

Jungkook buradan çıkamayacak olsa da Jimin'in iyi olmasını umdu. Enkazın ortasına, en çok da onun nefes bile alınmayacak o küçük alanına çoktan karanlık çöktüğünde bile dua etmeyi kesmedi. Tanrı belki ondan yana değildi, umuyordu Jimin'in yanındaydı.

*

22 Temmuz 2019
Güney Kore / Seoul

*

"Sizi kulis arkasına götürmemi ister misiniz? Jungkook, belki birileriyle konuşmak istersin." Kafamı mermer zeminden kaldırarak Yoongi hyunga baktım. 

Gösteri biteli hemen hemen yarım saat oluyordu. Bedenime yayılan bu ürperti ve titremelerim yüzünden herkes salonu terk etmeden önce alelacele oradan çıkmış, gördüğüm ilk tuvalete girerek elime yüzüme su çarpmıştım. Hālā bazı şeylerin idrakına varamıyordum, ḥālā kendimde hissedemeyecek kadar boşluktaydım.

Kimdi o çocuk?

Kimdi de beni böyle darmadağın etmişti?

"Birisiyle konuşmak istediğimi sanmıyorum, hyung." Beni anlamasını umarak çaresizlikle mırıldandım. Yoongi hyung bir bana bir de yanımda elleri cebinde duran Hoseok hyunga baktı.

"Bizimkiler evde bekliyordur şimdi, burada olduğumuzu da bilmiyorlar. Merak etmesinler." Hoseok hyung, anlayışla yerime muntazam bir açıklama yaptığında onu onaylamak istercesine başımı salladım. 

"Jungkook da pek iyi hissetmiyor zaten." Omzumu sıvazlayarak Yoongi hyunga gülümsedi ve arkasını duvara yasladı.

"Tamam, ısrar etmiyorum o zaman." Yoongi hyung omuz silkerek yanımıza doğru adımladı ve önce Hoseok hyungu sonra da beni kucakladı.

"Geldiğiniz için teşekkürler." 

"Asıl davet ettiğin için biz teşekkür ederiz." Kafamı sallayıp gülümsemeye çalışarak ikisine de baktım. 

baisemain ¦ jikookحيث تعيش القصص. اكتشف الآن