XXI/güven bana

3K 397 191
                                    

Bir yığın işimin arasında bölüm yazıyorum ve buna rağmen yorum sayıları bu şekilde gittikçe düşmeye devam ederse, yeni bölümü anca rüyanızda görürsünüz.

İyi okumalar, bölümün öneri parçası;

kard - trust me (bm & somin version)

*

"Bir şeyler oluyor ve sen iyi görünmüyorsun,
Gizleyerek kalbini hasta ediyorsun.
Güven bana, sarıl bana.
Güven bana, söyle bana,
Beni sevdiğini."

*

Hayatımda çoğu zaman, çoğu şey yolunda gitmezdi. Dışarı çıktığımda mutlaka bir şeyimi unuturdum, otobüsü kaçırırdım, o gün okula erken giderdim ve ders boş olurdu, sinemaya gideceğim gün arkadaşım ekerdi, yürüyüşe çıkmaya karar verdiğimde yağmur yağardı. Ve ben dilediğim şeyleri gerçekleştiremediğimde günü kendime zindan ederdim.

Bunu kendime yapan bendim.

Olan şeylerin hepsi basit, bardağı doldurmayacak şeylerdi. Fakat çocukluğumdan beri her şeyi, önüme serilen ya da kendi çabalarımla kazandığım her şeyi elde ederken karşılaştığım zorluklar yalnızca beni buluyormuş gibi davranır ve her zaman en kötüsünü düşünürdüm. Artık yapılan hatanın düzeltilemeyeceğini, yanlış bir anlaşılmanın hep öyle gideceğini, adım attığım anda düşmeye hazırlandığımı, bu hayatta şans denen şeyin bana uğramayacağını düşünürdüm.

Çünkü böyle büyümüştüm.

Hayatımda bir kere, sadece bir kere her şey tepetaklak olmuştu ve bunun ardından hiçbir şey yeterince iyi olamazmış gibi, düzelemezmiş gibi hissederdim. Bu yüzden hayatımdaki her şeyi, en ufak ve bir başkalarının önemsiz olarak gördüğü her şeyi, hayatımın öyle bir merkezine koyardım ki her şey onun etrafında dönerdi. Ve onu kaybettiğim zaman da kendimi suçlu bulurdum; ona gereksiz değer verdin ve bunu hak ettin.

Evet, hak ettim.

Belki de bu zamana kadar başıma gelen her şeyi hak ettim. Büyüyene kadar attığım her adımla yalpalamak benim suçumdu belki de, kendimi iyi yetiştiremedim.

Çünkü hiçbir zaman çocukluğumu kaybetmeyi hak ettiğimi düşünmedim. Çünkü hiçbir çocuk hayatını kaybetmeyi hak etmezdi ve ben her zaman bu konuda bencil olmayı sürdürmüştüm.

Hak etmiyor muydum? Bencil olmayı da mı hak etmiyordum?

Bu konuda kafam karışıktı, ne olup bittiğini anlamak için boş zamana ihtiyacım vardı. Ve hiçbir zaman düşünecek kadar boş zamanım olmazdı. Genelde boş zamanlarımı dolduran sorunlarım olurdu ve günü her zaman yılgınlıkla bitirirdim.

Ama şimdi farklıydı. Gün şimdi bitmeyecek kadar uzun görünüyordu, gün şimdi o olmadan bitemeyecek kadar inatçıydı. Saatler geçmiyordu, fakat aslında çoktan iki saat olmuştu bile.

Ne yapacaktım? Gerçekten de ne yapacaktım?

Ona ulaşamadığım an giyinmek ve onu aramak için odaya girdiğim anda daha önce dikkatimi çekmeyen bir şeyle karşılaşmıştım.

Yarısına kadar aralanmış çekmece. Ona dair her şeyi biriktirdiğim çekmecem. Mektubum, anılarım, fotoğraflarım... O, onunla ilgili her şey. Dahası ona bir gün kendi ellerimle vermeyi umduğum mektup oradaydı.

Çekmeceyi ardına kadar çekip rayından çıkardıktan sonra ters çevirdim ve içindeki her şeyin yere saçılmasını izledim. Renkli, irili ufaklı zarfların, boş kağıtların ve kalemlerin hepsi gürültüyle parkeyi boyladı. Eğildim ve hepsini teker teker karıştırdım, ayırdım. Hepsinin içlerine baktım.

baisemain ¦ jikookOù les histoires vivent. Découvrez maintenant