1.2

1K 57 249
                                    

2017, Eylül

Bugün sıradan bir cumartesi değildi.
Bugün yıldönümleriydi.

Steve kahrolmuş bir ifadeyle Tony'ye baktı ama Tony'de çok daha sakin bir ifade vardı. Esmer adamın yüzünden tek bir ifade anlaşılıyordu, hayal kırıklığı. Tony oldukça sakince yemek masasının kenarına oturmuştu ve Steve'i görünce iki kolunu göğsünde birleştirdi.

Ortamdaki sinir bozucu sessizlikten sonra Tony'den Steve'in asla duymak istemediği tonda bir soğukluk çıktı, "Neredeydin, Steve?" Steve gözlerinin dolmasına engel olamamıştı, unuttuğuna inanamıyordu. Aklına dahi gelmemişti. Sonra içinden bir ses onun bir tane daha darbe yemesine izin verircesine haykırdı, sen sevdiğin insanı yıldönümünde aldattın.

"Tony b-ben çok özür dilerim, çok geç kaldım biliyorum-" Tony duymak istemezce elini kaldırınca Steve susmuştu, ne yanıt vermesi gerektiğini asla bilmiyordu. Böyle bir durumda ne denilebilirdi ki? Tony sakin kalmaya çalışarak konuştu, "Belki de yanlış soruyu sordum, hadi olayın bildiğimiz noktalarından başlayalım. Sana bu sabah attığım gayet net olan mesajdan sonra bir daha haber alamadım. Seni tam olarak altı saattir bekliyorum. Ve bu altı saatin sadece üçünü arkadaşlarınla geçirdiğini biliyorum. Diğer üçünde herkes sana ulaşmaya çalıştı ve sen nerdeydin?"
Tony'nin sesi gittikçe yükselmeye başladığında Steve seslice yutkundu. Sarışın adam hala dolu gözlerini Tony'ye dikti ve kendince bir kısmını doğru söylerek yanıtladı.

"Ben...uyuyakaldım. Sanırım ilaçtan dolayıydı, bir anda oldu ne yapacağımı bilemedim." Tony buna sinirle güldüğünde Steve aynı bakışlarla nişanlısına bakıyordu. Tony bir müddet sonra ciddiyete bürünerek devam etti, "Steve. Sen ilacını bile almamışsın. Bana yalan söyleme!" dediğinde Steve o ses tonunun sonunda alacağını kıvamı aldığını anlamıştı ama aniden şaşkınlıkla sarsıldı. Bu çok saçmaydı. Tony kenardaki masadan aldığı ilacı Steve'in önüne hızla koyduğunda Steve anlamazca kalakalmıştı. Bu gerçek olamazdı.

"Dokunmamışsın bile." Tony'nin kısık çıkan sesindeki hayal kırıklığı anlaşılabilirdi, Steve şu an olayı Tony'nin gözünden ölçebiliyordu. Bu olay resmen şu ana kadar ilacı almadığını Tony'ye gösterir gibi olmuştu. Steve bunun doğru olduğunu biliyordu ama ilaç aldığına da emindi. Steve tam olarak ne aldığını bilmiyordu ama bildiği şey onu uzun bir müddet uyuttuğuydu. Tony yanıt beklercesine içinde dönen duyguları kendini son kez zorlayarak gizleyebildi ve son kez sordu, "Bana neler olduğunu anlatmazsan, içimde tuttuğum tüm siniri patlatabilirim Steve. Çünkü beni yıldönümümüzde umursamazca yalnız bıraktın!" Steve aniden tüm doğruyu bağırmak istedi ama yapamadı. İlacı mazeret etse Tony'ye yeterli gelmeyeceğini biliyordu. Ne demesi gerektiğini bilemezken böylesine özel bir günü neden mahvolduğu aklına dank etti.

Steve, Tony onu aldattı sandığı için böylesine özel bir gün mahvolmuştu. Tony Steve'e bunu yaptığı için. Onu olmadığı biri yerine koydurttuğu için.

Belki de bu düşünceler üzerine sarışın adamdan beklenmedik bir ses yükselmişti, "Evet, kafamı dağıttım. Tahmin edemeyeceğin kadar yorgundum ve biraz rahatlamak istedim. Gerçekten bana bu konuda istediğin kadar kızabilirsin Tony, ama nişanlı olduğumuzu hissetmediğim için bugünün o gün olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sıradan iş gezilerinden yaparsın sanmıştım." Sarışın adamın son cümlesi öylesine nefretle çıkmıştı Tony'nin yüzünde tek bir ifade oynamamış olsa dahi kızgınlığını sanki nefes alışından anlayaşılabiliyor gibiydi.

Tony her şeye rağmen sakince yaslandığı masadan kalktı ve Steve'e tamamen döndü. Steve bunun yalan makinesinin aktivesi olduğunu biliyordu ve Tony bu ifadenin üstüne beklemeden konuştu, "Sakın bana bu aptal yalanını yemem gerektiğini söyleme. Resmen yalan söylüyorsun ve ah- o kadar berbat bir yalancısın ki!" Steve buna karşın ne yapması gerektiğini bilemezce gözlerini zemine odaklamıştı. İçinde anlatılamaz bir pişmanlık vardı ve Steve kenarda oturup ağlamak istiyordu.

𝘣𝘦𝘳𝘦𝘢𝘷𝘦𝘮𝘦𝘯𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin