0.1

2.3K 149 101
                                    

Tony diktiği son içkinin etkisiyle derin nefes aldı. Hep aynı şeyleri yaşamaktan çok sıkılmıştı ama yapacak bir şeyi de yoktu. Etrafında yine onca kız pervane olmuştu, ama Tony artık ilgilenemiyordu bile.

Uzaktaki masada misafirlerle konuşan sarışın kadına baktı. Tony kendine çok kızıyordu, Pepper'ı onca sefer sevmeyi denemişti ama hepsi aldatılma ile sonuçlanmıştı. Pepper'ın onu hala içten içe sevdiğini hissedebiliyordu ama daha fazla onu kırmaya hakkı yoktu, bu yüzden de kendini kenara çekmişti.

Tony kendi kendine düşündü, o olmadan hayatında neyin düzgün gittiğini bilmiyordu. Ciddi bir anlamda boşluğa düşmüştü. Onu o kadar sevdiğini bilmiyordu, içten içe her gün ona zarar vermişti, canını yakmıştı, en sonunda onun tahammülü kalmamış ve Tony sevdiği adam tarafından terk edilmişti.
Hak ettin, dedi Tony kendi kendine. Bu sefer terk edilmeyi sonuna kadar hak ettin.

Tony, Steve'in iyi bir psikolojiye sahip olmadığını biliyordu. Steve önceden birkaç sefer intiharı denemişti, bu yüzden Tony elinden geldiğince Steve'i etrafında tutmuştu. Ama yaptıkları yüzünden Tony Steve'in kollarına dahi dokunmaya cesaret edemiyor, tişörtün kollarını sıyırırsa göreceği manzaradan çok korkuyordu. Günler günleri kovalamış en sonunda Steve'in bu durumu psikoloğu bulmuştu, belki de düzelebilirdi ama Tony içten içe onun asla düzelmek istemediğini hissedebiliyordu.

En başta Tony ona dünyaları vermişti. Kalbini de.
Steve de kabul etmişti ama bir türlü mutlu olmamıştı.

Tony bu mutsuzluktan sıkılmaya başladığında kendini tutmaya çalışmıştı ama sonradan alkol etkisiyle ettikleri onca kavga Steve'i mahvetmekle kalmamış olmayan ruhsal sağlını da berbat etmişti. Öyle ki Tony sevdiği adama dokunamaz olmuştu, bu onun için ölümden daha büyük bir acıydı. Bir müddet sonra bir kadınla tanıştı. Melonie. Sarhoş olduğu bir gece beraber olmuşlardı ama bu geceden ne Tony ne de Melonie tatmin olmamıştı. İşler sonra büyümüş ve Melonie Tony'nin hayatına girmişti. Ona karşı içinde tek bir duygu yoktu sadece ihtiyacını karşılıyor gibiydi. Tony bunun için onca sefer kendine kızmıştı ama yapacak bir şeyi yoktu, Steve eski tanıdığı Steve değildi, hayattan hiçbir zevk almayan umutsuz bir adam olmuştu ve Tony ona yardım edemiyordu. Bu yüzden bir müddet sonra Melonie ile vakit geçirmeye bile başlamıştı.

Melonie ile olan durumundan yaklaşık bir yıl sonra Steve ani bir karar ile göreve gitmek istediğini söylemişti. Tony en başta reddetmişti çünkü Steve'e sebepsizce güvenmiyordu her an ona bir şey olacak paranoyasından kendini atamıyordu. Ona her baktığında kalbi eriyor, bir kere sarılsa kendisine yeteceğini biliyordu. Ama Steve böyleydi işte. Yapamadığını görüyordu. Herkese karşı çok soğuklaşmıştı. Psikoloğu ağır bir depresyonda olduğunu söylese de Tony bir kere onun yüzünün gerçekten güldüğünü görebilmek için dünyaları önüne serebilirdi.
Ki serdi de, ama değişen bir şey olmamıştı.

Steve göreve gittiği zaman Tony arzularına yenik düşüp Melonie'yi eve çağırmıştı ve tabii ki soluğu yatak odasında almıştı. Tek bir şey dışında her şey normal gibiydi, o da Steve'in eve erken gelme ihtimaliydi.
Nitekim gerçek olmuştu.
Tony, Steve'e baktığında yüzünde hiçbir kıpırdama görmemişti, bu korkunçtu, resmen taş gibiydi. Sanki oda bomboş gibi bir ifadeyle bakmıştı. Steve sanki teşekkür eder gibi hissettirmişti ona, bakışları daha çok, teşekkürler, bana ölmek için bir tane daha sebep verdin, der gibiydi ve Tony hayatında daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.

Onu kaybedemezdi. Elinden her şeyi alsanız dahi sadece geriye Steve'in kalmasını talep edecek kadar seviyordu onu. Ve o noktada ilk defa bu kadar onu kaybedeceği hakkında bir korku yaşamıştı. Geceleri kabus gördüğünde Steve'i uyurken görmek bile Tony'nin yatışmasına yetiyordu. Sadece varlığı bile Tony için terapiydi.
Ve o an kaybedeceği gerçeğiyle yüzleşmişti.

𝘣𝘦𝘳𝘦𝘢𝘷𝘦𝘮𝘦𝘯𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Donde viven las historias. Descúbrelo ahora