26. Bölüm

121K 7.8K 1.5K
                                    

Zat-ı şahanelerini aşağı indiren şeftali suyu aşkı mıydı yoksa başka bir şey mi? Şeftali suyu aşkı dışındaki her ihtimal yüreğimi ağzıma getiriyordu.

"Ne yapıyorsunuz siz burada? Millet yukarıda meyve suyu bekliyor..."

Abim hariç kimsenin bir şey beklediğini zannetmiyordum ama zekice bir kapak cümlesi gelmedi aklıma. Beynim tatile çıkmıştı ve ben konuşma yetimi kaybetmiştim.

Fatih de benden farklı değildi. O her zaman dik kalabilen, sanki hiçbir şeyden korkmazmış gibi duran adam da elinde kolisi pısıp kalmıştı benim gibi.

Abim ikimizin aksine gayet sakin görünüyordu; kumandayı kafama fırlatmadan önce de böyle görünürdü genelde.

Eşikten atlayıp bize doğru birkaç adım daha attıktan sonra kollarını göğsünde kavuşturup tam karşımızda durdu. Yüzünden bir şey okuyabilmek mümkün değildi. Bakışları bir Fatih'e bir bana kayıyordu. "Kavga mı ediyordunuz siz?"

Otomatik "Yoo," dedim doğal olduğunu umduğum bir sesle. Sonunda ağzımı açabilmiştim. Tebrik ettim kendimi.

"Bana hiç öyle gelmedi. Sesiniz yukarıdan duyuluyor."

Duymuştu! Kalbim göğsümden fırlayıp yüz metre koşmaya niyetlendi. Bense ona kayıtsız kalmaya çalışarak dudaklarımı büktüm. "Neden kavga edelim ki biz?" 'Fatih Abi'yle kavga edecek ne olabilir ki allasen???' tonunu vermeye çalışmıştım özellikle.

"Bilemeyeceğim artık orasını..." dedi aslında biliyormuş gibi. Hiç değilse birazcık inansaydı be! Allahsız kımıl! Bakışları Fatih'in üzerinde odaklandı. "Sen kimi aramadın Fatih?"

Allahım sen yardım et! Vallahi de duymuştu!

Fatih tereddüt edince yine söze atladım. "Geçen alışveriş merkezinde siz tuvaletteyken bir teyze Fatih Abi'ye kızının telefon numarasını verdi."

Abim 'ne alaka şimdi?' der gibi şaşkın şaşkın suratıma baktı. İlk duygu belirtisi. Güzel. Buradan yürürüm ben.

Ağzını açıp soru sormasına müsaade etmeden devam ettim. "Leyla da olmadık yerde saçma sapan şeyler söylüyor ya... Fatih Abi o kızı arasa sorunumuz kalmayacaktı. Hayali kız gerçek olacaktı. Tanıma da uyuyor üstelik." An itibariyle tutabilene aşk olsun beni. Nihayet dilim çözülmüştü. "Bizim buralardan değil. Kimse tanımıyor. Kadının anlattıklarına bakılırsa tam da evlenilecek kızdı." Fatih'e kızgınca bir bakış attım. Son cümlemden sonra fazla sıkıntı yaşamamıştım. "Fatih Abi kızı arayacağını söyledi. Ama aramadı. İşte ben de ona kızıyordum..."

Abimin yüzündeki ilk şaşkınlık işaretleri silindi, yerini şüpheye bıraktı. İri lacivert gözleri ufalmıştı. Hafiften de sinirleniyordu sanki. Eyvah eyvah. "Sen? Fatih'e kızıyorsun. Bu yüzden?" Kafamı aşağı yukarı sallayınca, o da kafasını onaylamaz bir şekilde sağa sola salladı. "Kusura bakma da sana ne oluyor? Sana mı kaldı Fatih'in aşk hayatı?!"

Derhal üste çıkmam gerekiyordu. En iyi savunma saldırıdır bizim evde hayatta kalmak istiyorsan! "Leyla'yla ben muhatap oluyorum ama sonra! Beni sıkıştırıyor köşe bucak. Kim o kız diye..." Ben de kollarımı göğsümde kavuşturup omuzlarımı dikleştirerek iyice role girdim."Kızmak en doğal hakkım benim!" Çok havalıydım doğrusu ama korkudan titremeden durabilmek için içten içe fazlaca kalori yakıyordum.

Abim kaşlarını çatıp birkaç saniye süzdü beni. "Saçma sapan işler..." Sonunda kafasını kaşıyıp "O kız da ne manyak çıktı..." dedi.

Tuttuğum nefesi sessizce verdim.

Abim bitirmemişti. Fatih'e döndü tekrar. "Fatih sen de şu aşk hayatına bir çeki düzen ver artık. Peşindeki kızlar, takıldığın kızlar, hayali kızlar... Milletin ağzına laf verme bu kadar. Yaşın oldu otuz! Böyle lise entrikalarını çok geride bırakmış olman lazım artık." Bakışları anlık beni buldu, sanki hala şüphe ediyormuş gibi. Ya da bana öyle geldi ama ensemdeki tüylerin tekmil havaya kalkmasına engel değildi bu. "Baksana Nil'i bile dert sahibi yapmışsın..."

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin