24. Bölüm

125K 7.4K 2.2K
                                    

Canlar Instagram'da konuşulanlar özetle şu şekilde:

1. Şirket Oyunları'nın dizgisi bitti, matbaaya gitmek üzere.

2. Hikayede detayda çok şey değişti ancak ana hatları aynı (burası çok önemli: içinde aşk var ahaha)

3. Burada Şirket Oyunları adı altında okuduğunuz kısım 3 kitap olacak -  toplam 90 bölüm falandı.

4. Önümüzdeki günlerde yeni tanıtımı, editörlerin elinden geçmiş 3 prologu, ve ilk iki bölümü ön okuma olarak paylaşacağım, ne gibi değişiklikler bekleyebileceğinizi anlayabilirsiniz. Bir de kaynak ve okuma listesini paylaşacağım. Daha sonra hem Şirket Oyunları'na özel hem de listedeki kitaplarla ilgili birer canlı yayın yapmayı düşünüyorum. Belki tek yayın yaparız ama 2-3 saat sürebilir :))) Bakalım.

5. Şirket Oyunları'nı teslim ettiğimden beri Esnaf İşi Aşk'ı basıma hazırlıyorum. Onda da benzer değişiklikler olacak. 

6. Kapak Modeli bu hafta içi gelecek (muhtemelen cuma gecesi)!(

Not: 4. maddeyi Instagram'da da burada da bugün ilk kez paylaşıyorum. O gün atlamışım.)




"Nil dükkandaysan bir bakar mısın?"

"Tabii, Cezmi Amca. N'oldu?"

"Sadi'nin İstanbul'daki amcaoğlundan kargo geldi. Telefon getirmişti Amerika'dan bizimkine. Bir heves açtı çocuk ama dilini değiştiremiyor bir türlü. Fatih, 'Nil'inki de ondan, dükkandaysa o bir baksın' dedi. Başı kalabalık o çok kurcalayamadı. Dıııroyid miymiş neymiş? Öyle dediler."

"Android, Cezmi Amca," dedim gülümseyerek.

"Ne ki o? Anlamıyorum hiç bu işlerden..."

"Telefonun işletim sistemi. Android var. IOS var. Sizinkiler ondan."

Cezmi Amca "Hııı," dedi. "Elma olmayınca öyle oluyor demek..."

"Aaağğğnnnddıııırrroooooyiiiiidddd" diye hecelemeye başladığında "Ben hallederim, Cezmi Amca. Geliyorum beş dakikaya," dedim.

"Hah, yaşa kızım."

Telefonu kapatıp müşteriyle ilgilenen babama döndüm. "Baba ben bir Cezmi Amca'lara gidiyorum. Sadi'ye telefon gelmiş Amerika'dan, dilini Türkçeye çevirememişler. Halleder gelirim hemen."

Babam pijama yığınlarının arasından fazla kafasını kaldıramadı. "Tamam kızım. Git sen, abin de birazdan gelir zaten."

Kapalıçarşıdaki cumartesi kalabalığını yara yara kuyumcuya doğru attığım her adımda kalbim daha da hızlı çarpmaya başladı. Bilimsel yöntemden medet umarken kafamı büsbütün karıştırmayı başarmıştım.

Keşke Fatih olmasaydı dükkanda.

Ama çarşı her cumartesi olduğu gibi vızır vızır kaynarken, Cezmi Amca da başı kalabalık demişken, dileğimin gerçekleşmesi imkansızdı.

Odun ama düşünceli. Kıro ama yakışıklı. Çapkın ama güvenilir. Mağara adamı ama sorumluluk sahibi.

Kafamda 'bilmem ne ama bilmem ne' formatında cümleler kurmaya devam ederek dükkana girdiğimde ilk gözüme çarpan dükkanı doldurmuş müşteriler veya Sadi ya da Cezmi Amca veyahut Tunç olmadı.

Siyah kumaş pantolon, beyaz gömlek, füme cepken yelek.

Peki sebep?

Orta yaşlı kadın bir müşteriye tezgahın altındaki camekanlı bölmeden sıra sıra yüzükler çıkarıp tezgahın üzerine dizdi. Kadın fiyatlarını sordu. Fatih tek tek söyledi. Kadın taşlarını sordu. Fatih tek tek açıkladı.

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin