9. Bölüm

126K 6.5K 1.3K
                                    

Canlar yine olay yerinden sesleniyorum (yine Bursa'ya geldim - bildiğiniz problemlerden ötürü)

Hepinize sevdiklerinizle birlikte sağlıklı (en en çok), mutlu, huzurlu bayramlar diliyorum.


Zehra, önünde içi dışına çıkmış devreye puflayarak baktı. "Şu elektroteknoloji ne gereksiz bir ders. Tekstil mühendisi olacağız biz. Devreler, manyetik alanlar ne alaka?"

Dersten sonra Zehra için biraz daha laboratuvarda kalmıştık.

"Sonra motorlar geliyor." dedim bilir bir sesle. "Bunları bilmek lazım."

Zehra, elini çenesine dayayıp iç geçirdi. "Ben tasarım istiyordum."

Müjgan, anahtarla paralel devrede lambasını açıp kapatırken kahkahasını koyuverdi. "Çok yanlış geldin yavrum sen."

Zehra'nın omuzları o gün içinde gözle görülür bir biçimde çökmüştü; önümüzde zor bir yıl olduğunu anlamıştık. "Bu yıl itibariyle fark ettim ben onu."

"Bence çok geç de sayılmaz. Sonuçta, tasarım, konfeksiyon dersleri de var. Mezun olduktan sonra istediğin alanda uzmanlaşabilirsin." diyerek arkadaşımı rahatlatmaya çalıştım.

Müjgan'sa tam tersi bir görev üstlenmişti sanki. "Tasarımcı olmak için akışkanlar mekaniği çekilir mi ya? Mezun olduktan sonra tenezzül etmem tasarımcılığa."

"Babam, lisedeyken tutturdu 'mühendis ol' diye. Fen'e ayrıldım. Sevinmiştim tekstil mühendisliğini seçerim diye." Zehra, elindeki antistatik cımbızla devreyi dürttü çalışmasını diler gibi. "Ama bildiğin makine mühendisliği çıktı bu."

****

Bölüm binasının önüne çıktığımızda yolun kenarındaki bir araba selektör yaptı.

Zehra, kızgın kızgın o tarafa baktı. "Bu kim ya?"

Müjgan'nın da elleri iki yanında yumruk olmuştu. "Kampüsün içine kadar girdi magandalar."

Ben o magandayı tanıyordum.

Kim olduğunu fark ettiğimde Fatih Abi tekrar selektör yaptı.

"Ben tanıyorum. Abimin arkadaşı. Bizim komşu."

"O zaman başka." Müjgan, o tarafa alıcı gözüyle baktı bu kez. "Arabası güzelmiş komşunun."

Güzeldi gerçekten. Fatih Abi, her iki-üç yılda bir arabasını yenilerdi. Fazla kilometre yapmadan, arabanın değeri fazla düşmeden arabayı elden çıkarmak mantığındaydı. Bu arabayı da daha geçen yıl almıştı; siyah, SUV* tip bir araçtı. (Hem asfalt hem de arazi kullanımı için üretilmiş, genellikle 4x4 çekişli olan, yüksek araçlar.)

Zehra, kendinden beklenildiği üzere arabaya değil içindekine alıcı gözüye baktı tabii ki. "Kendisi de fena değilmiş." Bana işveli bir bakış attı. "Neden geldi ki dersin?"

"Bilmiyorum." dedim ters ters.

"Neyse biz gidelim o zaman." dedi Müjgan'ı çekiştirirken. "Biz sizi yalnız bırakalım, şekercim. Bizi metro paklar."

Müjgan da giderken kıkırdadı. "Habersiz bırakma bizi!"

Şu durumdan ne gibi bir haber çıkabilirdi ki?

İkisine de gözümü devirdim. "Hadi canım. Hadi."

Onlar yeterince uzaklaştıktan sonra arabaya yürüdüm.

Ön yolcu kapısını aralayıp kafamı içeri uzattım. "N'oldu Fatih Abi? Ne işin var burada?"

O da benim gibi selam sabah kısmını atladı. "Naz Abla hastanede. Ama merak edecek bir şey yokmuş. Doğuma erken alacaklar. Sizin paşa erken gelmeye karar vermiş."

Esnaf İşi Aşk (I-II-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin