Anamız Babamız Yok Deriz {BxB}Tamamlandı

10•

Biz kantine girdiğimizde Çınar hemen sağ ilk masada oturan arkadaşlarına doğru döndü.

"Geliyoruz birazdan. "

Çoğul eki? Ben de mi? Allahım lütfen rezil olmayayım yarabbim.

"Geliyoruz? Ben rahatsız etmese miydim? "

"Mal mısın oğlum ne rahatsızlığı. "
Dedi gülerken.

"Peki." Dedim mırıldanarak ve gülümsedim.

Sıra bize geldiğinde ben sütlü kahve alırken o çiğköfte, ayran ve muzlu kek aldı.

"Gerçekten mi? "

"Ne gerçekten mi? "

"Çiğköfte ve muzlu kek. "

Ama cidden... Muzlu kek başlı başına facia bir şey iken yanında çiğköfteyle beraber düşünemiyordum.

"Zevklerime karışamazsın. " Haklıydı.

"Karışmıyorum ki zaten. " Dedim ve elimi dudaklarımın üstünde fermuar çeker gibi gezdirdim.

"Gel." Dedi ve Tolganın yanına oturdu.

Tabiki kimin kim olduğunu biliyordum. Dün öylesine sormuştum. Başıyla oturmam için karşısındaki boş sandalyeyi işaret eden Çınara baktım. Sonra sandalyeye oturdum.
Şu an acayip gerginim. Kesin bir şey olacaktı. Hep olurdu çünkü. Kesin benden nefret edecekler.

"Selam."diyerek mırıldandım.

" Selam bebeğim. " dedi ve öpücük attı Alp.

Tolga telefona gömülü olan başını kaldırdı ve tek kaşını havaya dikip bana baktı.

"Selam." Dedi ama sesindeki tınıdan bunun 'Sen ne ayaksın' tarzı bir selam olduğu gayet anlaşılıyordu.

"Olum düzgün bak lan çocuğa. Adam yemiyor heralde. "

Diye söylenen Çınara baktım. İyi birisiydi. İnsanlar boş ön yargı yapıyordu hakkında.
Tolga gözlerini devirip telefonuna geri döndü.

"Selam kardeşim. " Dedi Koray.

"Aleykümselam.Gusül abdestin var mı? " Diyen Merte değişik baktım.

"Ne alaka ?"

Telefonuna gömülü olan Tolga gibi dinlediğini belli edercesine sırıttı.

"Müslüman adam abdestsiz, namazsız gezmez. Beş vakit namaz kılar, orucunu tutar... "

Diye devam eden Mert'in sözünü Çınar kesti.
"Oğlum ne diyorsun lan? "

Onlar grupça kahkaha atarken tebessüm ettim.

"Mert, bebeğim boş yapma amık. "
Dedi Koray.

"Boş yapmak bizde baba mesleği. "

Elimdeki boş kahve bardağını arka tarafımdaki çöpe attım.

Çınar ağzı doluyken konuşmaya bir yandan da ayranını içmeye çalıştı.

"Ee tanışmayacak mısınız? "

Tolga Çınara doğru dönüp tek kaşını kaldırdı.

"Gerek var mı? "

"Kalk git lan masadan. " Dedi gülerek Çınar. Sonra da Tolganın sandalyesine tekme attı.

Tolga kahkaha atarken Koray bana doğru döndü.

"Homofobiksen tanışmayalım. "

Mert "Yürü yarim! " Diye yüksek sesle konuştu ve Korayın sırtına vurdu.

"Homofobik değilim. " Dedim.

Bunu neden sorduklarını anlayamamıştım açıkçası.

Alp kolunu omuzuma attı.
"Alp ben. " Bunu derken aynı zamanda kaşlarını oynattı ve sırıttı.

O nasıl bir mimikti ya?
İster istemez Alp'in koluna tip tip bakarken buldum kendimi.

"Umut ben de. "

"Sen ona yavşak falan da diyebilirsin,alınmaz.

" Adam haklı. " Dedi Alp sondaki "ı" yı uzatarak.

"Tolga ben de ama seni alakadar etmez. "

Bu çocuk bana neden gıcık olmuştu ki şimdi? Çok mu garip biriydim acaba?

Koray önce Mert'i sonra kendini işaret etti.
"O Mert. Ben Koray. "

"Tolga mal mısın amına koyayım. " Diyen Çınara doğru döndüm.

Biraz maldı, Çınar yeni mi farkettin bunu?

"Ses kes. " Dedi Tolga. Sonra bunu fazla ciddi bulmuş olacak ki ekledi.
"Makasın varsa tabii. "

Masadaki herkes yüzünü buruştururken Mert konuşmaya başladı.

"Allah sabrını versin, ne diyeyim."

Ortam biraz sessizleşince masadakileri inceleme fırsatı buldum. Korayın elinde siyah,deri bir eldiven vardı. Eldiveni diğer eşi ise Mert'in elindeydi. Koray bana homofobik olup olmadığımı sorduğuna göre... Hassiktir, tabi olum sevgili bunlar!

"Koray ve Mert siz sevgili misiniz?"

"Oha lan! Yeni mi anladın? " Dedi ve kocaman kahkaha attı Mert.

"Milletin içinde sevişmiyoruz ya, nasıl anlasın? "

Koraya hak verdim.

"Linç yeriz sevişsek ama çok belli etmedik mi? "

Merte de hak verdim.

İkiside haklıydı.

"Pek değil. " Diyerek
Tolga bana hak verince epey şaşırdım ama belli etmedim. En azından öyle umuyordum.

"Şey ben Tuğrul hoca ile görüşmeye gideceğim gezi hakkında. " Dedim ve ayağa kalktım.

"Tamam." Dedi Çınar. "Sonra  görüşürüz. "