14. Bölüm: Hastane (Part 2)

679 51 11
                                    

Rita Ora - RIP ile okuyabilirsiniz.
***

İkinci kata merdivenden yürüyerek çıkmayı tercih ettim ve Justin de bu kararıma saygı duydu. Bana karşı bu kadar nazik olmasına bayılıyordum ama sanki biraz fazla abartmıyor muydu?

Liam ona göre biraz daha maçoydu. Tamam, cidden ilgiliydi benimle ama Justin kadar kesinlikle değildi.

Justin önceden böyle değildi, şimdi ne değişmişti?

Birden aklıma şimşek hızıyla babam geldi. Babam! Elimi başıma götürdüm ve olduğum yerde kalıp gözlerimi yumdum. "Lanet olsun." diye mırıldandım. Justin'in ne işi olduğunu soracaktı ve verecek cevap bulamıyordum. Hem uzun süredir görüşmemişlerdi.

"Cyrus, ne yapıyorsun orada?" sesi geldi. Gözlerimi açtım ama Justin yoktu. Merdivenlere baktım. Yukarıdan iniyordu. Beni görünce kaşlarını kaldırdı. "Bir şey mi oldu? İyi misin?" endişeli sesine karşın gayet sakin bir sesle "İyiyim." dedim.

İyiyim ama hayatım hiç de iyi değil..

"O zaman sorun ne?"

Elimi cebime koydum ve ona baktım. "Sadece babam beni sorguya çekebilir." Bu halime gülüp yanıma geldi. Elimi tuttu ve beni üste çekti. "Ne yapıyorsun Justin?" dedim. "Bana hiç yardımcı olmuyorsun." diye homurdandığımda tekrar güldü. "Baban bir şey demeyecek, eminim." dediğinde ona inanmak istedim ama bu beni bir hayli zorladı.

El ele birinci katı aştık. İkinci katın merdivenlerinde durdum. Justin bana tek kaşını kaldırarak baktığında "Korkuyorum." diye söylendim. Yanıma yaklaştı. Bana yaslandığında kalçam korkulukların soğuk demirine değdi ve içim ürperdi. Ellerini belime koyup burnunu burnuma sürttüğünde istemsiz olarak kıkırdadım. "Ben yanındayım, daima." diye yüzüme fısıldadığında gözlerimi kapattım.

"Yine de korkuyorum." dediğimde dudaklarıma dudaklarını sürttü. O sırada öksürük sesi geldi. "Miley?" Babamın sesini duyunca ışık hızıyla Justin'den ayrıldım, gözlerimi açıp babama baktım. Babam gülümseyen bir yüzle Justin'in omzuna elini koydu. "Naber Justin, uzun zaman oldu görüşmeyeli?"

Justin babama sırıtınca ellerimi cebime koydum. Resmen görünmez olmuştum!

Onlar konuşmaya dalınca sitemli sitemli yürüyerek büyükannemin odasını aramaya başladım. Bulduğumda tıklayıp "Gel." sesini duyduktan sonra girdim. Büyükannem normal bir yatakta doğrulup oturuyordu. Ona gülümseyip yanına ilerledim. Bana açtığı kollarının arasına yerleşip "Nasılsın?" diye sordum.

Bana sarıldı. "İyiyim Smiley! Sence ben ufacık bir rahatsızlıkta devrilir miyim?" Onun neşesine karşı ben sadece gülümsedim. "Beni çok korkuttun." dedim sonradan. Bana baktı. "Neden korkuyorsun ki? Ben kocaman bir çınarım! Öyle bir iki esintili rüzgarda devrilmem!"

Kapı açılınca açılan ağzımı kapattım. Beraber kapıya döndük.

Babam ve Justin beraber içeri girdiler. Büyükannem Justin'e baktı. "Bu genç adam da kim?" Babam Justin'in omzuna kolunu koyup onu kendine çekti. "Miley'nin eski sevgilisi ve ünlü bir arkadaşı." Yanaklarım kızarırken Justin'e baktım. Bana göz kırptı.

Bu daha da kızarmama yol açarken büyükannem "Liam nerede?" diye sordu. Öhöm, öhöm. Sanırım önemli yere geldik.

"Biz ayrıldık." diye mırıldandım. Ki kimsenin duymadığına bahse girerdim. "Ne?" Büyükannem ve babam sanki sözleşmiş gibi aynı anda konuşunca biraz daha yüksek sesle söyledim. Bundan utanıyordum. Liam'ın beni düşürdüğü bun durumdan utanıyordum. Lanet olsun!

Kamera Arkadaşı  (Jiley FanFic.)Where stories live. Discover now