10. Bölüm: Kurtarıcı

908 58 10
                                    

"Ne oldu Cyrus?"

"Evde misin?"

Arkasından hışırtılar geldi. "Evet, sana ne oldu? Sesin... çok garip geliyor."

"Sadece iyi değilim ve sana ihtiyacım var. Evdeysen sana geleceğim."

"Tamam, sen evde misin?"

"Evet."

"Bekle, seni almaya geliyorum."

"Gerek yok."

"Bekle dedim Cyrus."

"Tamam."

Telefon kapanınca cebime geri sıkıştırıyorum. Yanında Selena yoktu demek ki. İşte bu güzeldi. Yani tamam, bencillik olabilir ama yine de güzeldi. Bir tek benimle ilgilenecek olması gerçekten güzeldi. 

Evin anahtarını çıkarıp kapıyı açtım. Eve iki adım girip arabanın anahtarını yerine geri koydum. Her anahtardan üç tane vardı. Böylesi daha rahattı. 

Evi tekrar kilitleyip dışarı çıktım. Bahçede ilerleyip yere çömeldim. Bağdaş kurup oturdum. Kendimi yalnız hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Bu kötü olay iki kez başıma gelmişti ve omuzlarım artık bu yükü taşıyamıyordu. Tüm bedenim, ruhum ve ben yorulmuştuk. Birilerinin yardımına ihtiyacım vardı ve Justin bunun için biçilmiş kaftan gibiydi. 

Saatime baktım. Liam büyük ihtimalle uyuyordu. Tabii o kadına gitmediyse.. Bunu söylemek kalbimdeki acıyı daha fazla ağırlaştırıyordu ama bir yandan da bunun gerçek olduğunu biliyordum. Bu acı veriyordu.

O kadın bizim birlikte olduğumuzu bilmiyor muydu? Biliyorsa, neden yapmıştı? Hiçbir fikrim yoktu.

Ellerime baktım. Ayaklarımdaki ağrı inanılmazdı. Kesikler kalbimdeki gibiydi ama daha hafifiydi. Kalbimdekilerin anlatılması zordu, istesem de yapamazdım. Boynum lif yüzünden kanamıştı ve şimdi o da ağrıyordu. Aslında ölmem gerekiyordu ama hâlâ yaşıyordum. Bu diğer insanlara haksızlıktı. Onların yaşaması gerekirken yaşayan ölü Miley Cyrus yaşıyordu.

Bu cidden haksızlıktı...

Araba motorunun sesini duyunca başımı kaldırdım. Justin havalı adımlarla bana yaklaşırken onu izledim. Saçları dağınık ve bir o kadar harikaydı. Üstündeki beyaz tişört bol olmasına karşın kaslarını göstermekten geri alamıyordu. Altındaki siyah dar paça onu tarz sahibi biri yapıyordu. Ayağında her zamanki supralarından farklı olarak siyah Adidas vardı.

Yanıma gelip diz çöktü. "Ne oldu sana Cyrus?" Gözlerim dolarken ona sarıldım. Normal zamanda olsa bunu yapmaya cesaret edemezdim ama benim hayatımda hiçbir zaman normal olmamıştı. Her günüm, bir öncekinden daha da anormaldi.

"Her şey üst üste gelmek zorunda mı?" deyip burnumu çektim. Justin geri çekilip çenemi tuttu. "Seni ilk defa böyle görüyorum ve bu beni korkutuyor."

"Ölmek istiyorum."

Justin yüzümü avuçlarının arasına alıp yanaklarımı kuruladı. "Sen ölürsen, ben ne yaparım, hiç düşündün mü?"

"Nefes alamıyorum, ben.. Ben o kadar iğrenç biriyim ki! Kimse beni sevmiyor. Bıktım, yaşamaktan, her gün lanet bir güne uyanmaktan. Kalbim acıyor ve geçmiyor. Beni anlıyor musun?"

"Benim her gün olduğum gibi yani.. Cyrus, seve seve nefesin olabilirim."

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Seni de kendi karanlığıma çekerim, vazgeç."

"Tamam." deyince gözümden iki damla çeneme doğru hızla yol aldı. Justin bile beni istemiyordu. "O karanlıkta boğulmaya razıyım, yeter ki nefes almaya devam et."

Kamera Arkadaşı  (Jiley FanFic.)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن