otuz altı

19.6K 847 62
                                    

Bikinisinde Astronomi - Son Feci Bisiklet

***

Tüm yaşantım boyunca hayata, etrafıma ördüğüm duvarların arkasından baktım. Dışarıdan çok fazla umursamaz göründüm, bazen gerçekten de umursamadığımdandır belki de. Yanımda ailem ve arkadaşlarım olmasına rağmen hiçbir zaman kendimi kendim gibi hissedememiştim. Bilinmeyen'le konuşmak beni biraz olsun güldürüp iyi hissettirmişti. Onu, onun iyiliği için hayatımdan çıkardığımda aslında ne kadar büyük bir hata yaptığımın farkına varmıştım. Fakat aklımdaki karışıklıklar, güvensizliklerim beni ondan uzaklaştırmıştı.

Doruk...

Bilinmeyen'i sevmeye başladığımı düşündüğüm o anlarda kalbimi çok farklı attırmıştı. Yamaç'ın bana yaşattığı o akşamın mimarının Doruk olması onu cezalandırmak istememe neden olmuştu. Beni sevdiğini söylemesi o anda beni heyecanlandıramamıştı. Hayatımda hiçbir karmaşaya yer vermeyecektim çünkü. Bilinmeyen varken Doruk'a bir şans vermem imkansızdı. Sadece üzgünüm demiştim ona. Ve ardından, gitmiştim.

Onun gittiğini öğrenmek içten içe yıksa da beni, yapabileceğim hiçbir şey olmadığını söylemiştim Ezgi'ye. Fakat onun Bilinmeyen olabilmesi ihtimali durduramamıştı beni. Gözümün önünden tıpkı bir film şeridi gibi geçmişti yaşadığımız her bir detay.

Ezgi haklıydı. Ben Bilinmeyen'in ruhuna aşık olmuştum fakat o olduğunu bilmeden bedenine de tutulmuştum.

"Ne düşünüyorsun Gün Işığım?" Başımı göğsünden kaldırıp gözlerine baktım. Yüzümde hafif bir tebessüm oluşurken "Hiiiç," dedim uzatarak. Söylediğim bu yalana inanmadığını biliyordum.

"Hmm. Demek dakikalardır susuyorsun ve hiçbir şey düşünmüyorsun?" Sesindeki alay beni güldürse de belli etmedim ve başımı salladım.

"Hadi söyle güzelim. Kafanın allak bullak olduğunu biliyorum." Göğsünden başımı kaldırdım ve ellerimi montumdan çıkarıp ellerini tuttum. Şuanda, kışın ortasında, buz gibi bir hava varken sahilde oturmuştuk. Fakat onun yanında üşüdüğümü hissetmiyordum bile.

"Aslında tam olarak ne biliyor musun?" Başını iki yana sallayıp benim gibi sırtını banktan ayırdı.

"Aklım hiç bu kadar net olmamıştı. Günlerdir iki kişiye de aşık olduğumu düşünüp kafayı yiyordum ama artık umursamıyorum. Çünkü ikisi de kazandığım en önemli şeymiş. İnan bana eğer Bilinmeyen başka biri çıksaydı ne yapardım bilmiyorum."

"Yine de bu yakışıklıya gelirdin tabii ki. Ama bu yine de imkansız bir ihtimal çünkü benden başka kimseye aşık olmazdın. Bilinmeyen ben olmadığım sürece Bilinmeyen diye biri olmazdı." Başımı tekrar omzuna koydum ve kokusunu içime çektim. Soğuğun işlediği montundan parfümünün kokusunu alabiliyordum. Şimdiye kadar Bilinmeyen'e sarıldığım zamanlarda bu kokuyu nasıl almazdım bilmiyordum. Belki de her iki sarılmamızda da kafamın karman çorman olmasından kaynaklıdır. Hiçbir şeye dikkat edememiştim.

"Artık gidelim mi? Üşüdün." Onu onaylayıp ayağa kalkım ve kalkmaz kalkmaz eli elimi doldurdu. Bu yüzümde ufak bir tebessüm oluşmasını sağlarken gözlerimi yola çevirdim. Ve ardından huzurlu bir adım attım.

***

"Biliyordum be!" Ezgi sevinçle zıplayıp ellerini çırparken ben sadece ona gülmekle yetiniyordum. Birkaç gün daha bu sevinci yaşayacaktı muhtemelen.

"Hadi gel otur şuraya. Abartma Ezgi."

"Abartma mı?! Kızım sen kendine dışarıdan hiç bakmadın tabii o yüzden böyle diyorsun. Kardeşim yeniden dünyaya döndü resmen," dedi Ezgi. Haklıydı. Birkaç haftadır çok kötüydüm ama geri dönüşüm çok güzel olmuştu.

"Akşam hep beraber dışarı çıkalım mı? Çok bunaldım kaç gündür biraz eğleniriz." Ezgi teklifime heyecanla atılıp beni onaylayınca ben Doruk'a, Ezgi de Arda'ya haber verdi. Akın'ı da aradığımızda her şey tamamdı. Onaylarını aldıktan sonra hazırlanmaya başladık. Normalde uzun uzun hazırlanan ve çok fazla makyajlar yapan biri değildim ama bugün içimden yapmak gelmişti. Yaklaşık 1 saat sonra tamamen hazır olduğumuzda merdivenlerden aşağı indik. Anneme gideceğimizi söylediğimde önceki günlerde olan halim aklına gelmiş olacak ki hemen izin vermişti.

"Biz çıkıyoruz anne!"

"Telefonun açık olsun bak ulaşamazsam kırk yıl göremezsin telefonun yüzünü." Annemin muhteşem tehditinden sonra ayakkabılarımızı giyip evden çıktık. Arda ve Doruk az ileride bizi bekliyorlardı. Vakit kaybetmeden oraya yöneldik. Annem eğer bir erkek arkadaşım olduğunu öğrenirse ters tepebilirdi. Bu yüzden daha sonra söyleyecektim ona. Bir dakika, erkek arkadaş mı? Doruk bana böyle bir teklifte bulunmamıştı ki.

"Çok güzel görünüyorsun."

"Teşekkürler, sen de çok güzelsin." Hafifçe kıkırdadığında gözlerimi yumdum.

"Yine saçmaladım değil mi? Sen de çok yakışıklı olmuşsun demek istedim."

"Anladım anladım. Hadi bin arabaya." Yüzünde hala var olan sırıtmasıyla birlikte açtığı kapıdan içeri süzüldüm ve burnuma dolan harika kokuyu yok saymaya çalışarak geçireceğimiz geceyi düşünmeye başladım."

***

Selammm! Birkaç gün bekleyeyim de öyle bölüm atayım dedim ama yine duramadım yerimde attım bölüm wksjeksl Birazdan bir tane bölüm gelecek fakat paylaşımlardan oluşacak. Umarım bu bölümü sevmişsinizdir♡

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın♥

GÜN IŞIĞI [ Texting ]Where stories live. Discover now