FİNAL

5.9K 135 35
                                    

___________

'Ki sen güzelim ateşi yakıyorsun!

-ANC
____________

Demir sandalyede otururken Batu'da karşıda hasta yatağına rahat bir şekilde uzanmıştı. Ayaklarını birbirinin üzerine atarak yatmasıda sanki bu hastanenin sahibi gibi durduğunu anlatıyordu. Oldukça rahattı. Hastanede olması onun için bir şey değiştiriyordu sanki evinde gibi davranmaya devam ediyordu. Şaşırtıcı. Ben oldum olası hastanelerden nefret ederdim. Kokusu beyin döndürücüydü bir kere. Ve odaları; sürekli oraya girip çıkan hemşireler, doktorlar çok rahatsız ediciydi. Anlaşılan Batu için bu durum söz konusu değildi. Sessiz geçen bir kaç dakikanın ardından Batu'nun konuşmaya niyeti yok gibiydi hâla. Ki buna alıştığım için gene bir konu bulmak bana düşüyordu. Gözlerini tavana dikmiş bir şekilde dururken ne söyleyeceğimi bilmeden sadece bana bakması ve bir şeyler konuşması için adını söyledim.

"Batu."

Batu gözlerini tavandan ayırıp bana çevirdiğinde bir şeyler söylememi bekliyordu. Hafifçe bir tebessüm edip konuşmaya başladım. Üstelik ne söyleyeceğimi bilmeden. Aslında doğruları söylemek daha mantıklıydı.

"Sessizlik ürkütücü geldi... Ne düşünüyorsun tavana bakıp?"

Sorumun üzerine sanki bu sorumu bekliyormuşta hazır tuttuğu cevabı verir gibi konuşmaya başladı. Verdiği cevap açıkçası beni bira şaşırtmıştı. İlk defa içinde tuttuğu cevabı sorunun üzerine doğru bir şekilde vermişti. Ne bileyim genelde sorularını erteler veya farklı cevaplar vermeyi seçerdi. Ama bugün ilk defa gerçekten içinde ki cevabı vermişti.

"Savaş geldi biraz önce...-"

Savaş'ın geldiğini bende görmüştüm ama Batu söylemek isterse söyler diye sormamıştım... Batu'nun ağzından çıkan her bir kelimeyi dikkatlice dinlerken konuşmasında gözlerini benden kaçırmasına da bir anlam verememiştim. Gözlerini kaçırıyordu şu anda. Çenesinin seğerdiğini görüyordum. Sinirden miydi? Yoksa anlatacak olduğu kelimeleri bir araya toplamakta zorluk çektiği için miydi?

"...Pişman olduğunu ve onu affettmemi söyledi affedilecek bir şey yok ortada. Derdim zaten onunla değil. Derdim bize, Savaş'a böyle büyük bir hatayı, başkalarının canına kıymaya teşvik edecek kadar büyük olan olayların neler olduğu. Hayır anlamıyorum bir insan nasıl yapabilir bunu. Öz çocuğunu annesinden alıp nasıl başka bir kadına verebilir! Bir insan bu kadar iğrenç olabilir mi? Ailesini terk edip, eşini alda...-"

Son cümlesini yarıda keserken cümlesine devam etmedi. Anlatmak istemediği ve benden saklamak istediği bir şeyler vardı. Onu anlıyordum. Zaten hep kapalı kutu olmayı tercih ederdi. Bu konuları şu anda benimle konuşması bile çok şaşırtıcıydı. Oturduğum yerden kalkıp yanına doğru yaklaştığımda yumruk yapmış olduğu elini tuttum. Ve eğilip yanağına bir öpücük kondurudum. Yanında olduğumu ve onu bırakmayacağımı hissettirmek adına yumuşak bir ses tonu ile konuşmaya başladım.

"Tüm olan olaylar geride kaldı. Her şey bitti. Sen iyisin. Savaş yaptığı hatadan pişman... Ben varım yanında. Yeniden başlıyor herşey. Daha farklı bir şekilde. Hem ne demiş ünlü bir düşünür. 'Eski çöpe, yeni öne.' doğru demiş değil mi?"

Sözlerimin üzerine Batu'nun yüzünde çarpık bir gülümseme belirirken gözlerimin içine delici bakışları denk geldiğinde nefesim kesildi sandım. Dudakları bir şey söylemek için aralanırken bende nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.

"Kimmiş o ünlü düşünür?"

Tamam birazcık kendim sallamış olabilirim kabul. Ama iyi olmadımı. Bence geleceğin atasözü falan olabilir... Batu'nun sorusunun üzerine utançla karışık bir şekilde gülümserken benim uydurduğumu söylemeye hiçte niyetim yoktu valla.

KABA ÇOCUK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now