45.BÖLÜM

3.6K 166 29
                                    

Yenk yazmaya başladığım GECEYE TUTSAK kitabıma beklerim ❤️ Profilimden ulaşabilirsiniz.


Yazım yanlışlarını mazur görün lütfen...

=============

Dün o kadar saçmlalığın, okul müdürlerinin kavagalarının ardından kamp sahibi olaya el atmıştı ki atmaz olaydı. Diğer okulun daha disiplinli ve daha çabuk uyum sağlayan bir okul olduğundan, bizim ise uyumsuz ve kavgacı olduğumuzdan bahsetmişti...Kesinlikle bu işte bir iş vardı. Kavga, dışarıda gerçekleşmiş bir olayken üstelik kimsenin haberi dahi yokken, Kamp sahibi nasıl anlamıştı. Tamam kamp içinde bir iki atışmalar, sözlü sataşmalar olmuştu ama kamp içinde cok fazla ileriye gidilmememişti... Sanki birisi zorla bizi göndermeye çalışıyordu kamp alanından. Her neyse olay hakkında bir bilgimiz bile olmadan kapının önüne çoktan koyulmuştuk.

Gelirken çektiğim yorucu yolculuğun aynısını bir kaç saat daha çekmek zorunda kalmıştım. Neyse ki İstanbul'a dönüşümde Batu'yla sevgiliydik ve daha rahat geçmişti. En azından omzunda uyuyarak geçirmiştim bit kaç saati. Otobüs bizi aldığı okulumuzun önünde durduğunda Batu'nun omzuna yasladığım başımı yavaşça kaldırdım.

"Şükür gelebildik."

Batu nayıflanmama hiçbirşey söylemeden yerinden kalktı. Benimde kalkmamı işaret ettiğinde uyuşmuş olan dizime aldırmadan yerimden kalktım. Hava hafif hafif karamaya başlamıştı bu sebepten dolayı otobüsten inen öğrenciler evlerine gitmek için kapının önünde duran kişisel araçlarına yada ailelerinin gönderdiği şöförlerin yanlarına gidiyorlardı...Batu kolumdan tutup beni kalabalığın arasından çekip dışarıya sağ salim çıkarmıştı. Otobüsten çoktan inmiş olan Gamze, Gül ve Cem okulun yanında ki banklara oturmuşlardı. Büyük ihtimalle bizi bekliyorlardı. Batu'nun kolundan çekiştirip elimle bizimkilerin oturduğu Kampı işaret ettiğimde konuşmayıda ihmal etmemiştim.

"Bak bizimkiler orada. Hadi yanlarına gidelim. Hem hep beraber bir yere gidip birseyler yeriz belki."

Batu tek kaşını kaldırıp bana bakarken yüzüne hınzır bir sırıtış yerleştirdi ve ardından kolunu tuttuğum elimi indirdi. Eliyle belimi tutup beni okulun çıkış kapısına doğru ilerlettiğinde kulağıma eğilip fısıldadı.

"Benim daha iyi bir fikrim var."

Batu Soykan'ın bir fikrimi vardı? Genelde fikir üretmek yerine ona sunulan tüm fikirlere düşünmeden bile Hayır deme işinde iyiydi. Şimdi ise bir fikri vardı ha? Bakalim nasıl bir fikir. Hafif bir tebessüm ettikten sonra durup Batu'ya döndüm. Göz göze geldiğimizde konuşmayı bir an unutacağımı zannetsemde bu sefer çabuk toparladım. Alısıyordum...

"Fikrin nedir prens?"

"Bugün fazla ses kaldıracak havada değilim o yüzden beraber bir aksam yemeği yedikten sonra seni eve bırakacağım."

Tek kaşımı kaldırıp o 'cidden mi?' Der gibi baktım. Ohoo! Kaba çocuğum bana hiç fikrimi bile sormadınız. Ayıp oluyor ama..

"Peki ben şu anda etmediğin ve sadece emir verdiğin yemek teklifini kabul edecek miyim? Hem biraz kibar olsana ya!"

Dudağımı büzerek küçük bir kız çocuğu edasıyla konuşmama devam ettim.

"Hem bu bizim sevgili olarak ilk akşam yemeğimiz olacaktı."

Batu sözlerimin ardından eliyle çenesini sıvazladıktan sonra konuşmaya başladı.

"Of be kızım. Benden kibar olmamı bekleme istesemde yapamam ki."

Batu'nun gerçekten böyle kibar ve romantik sevgili havasına bürünemeyeceģini bildiğim için fazla üstelemedim. Hem ben zaten onu kendi olduğu için seviyordum. Tamam Gerçek Batu çok soğuk ve ön yargılı bir Batu değildi orası okey. Ama gerçek Batu da böyle kibar ve yılışık, romantik bir Batu'da değildi yani. Yavaş yavaş çözülüyor...Elimle arkada kalan bizimkileri gösterip konuşmaya başladım.

KABA ÇOCUK (TAMAMLANDI)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu