40. Bölüm FİNAL

3.2K 107 14
                                    

BEŞ YIL SONRASI

Mevsimler dönüyor dolaşıyor tekrar ediyordu. Kış ilkbahar yaz sonbahar. Senelik bir döngüydü bu her canlının dünyasında. Her mevsimin farklı rengi vardı. Hepsinde ayrı bir huzur ayrı bir neşe ayrı bir hüzün vardı. Beş yıl geçti hayatlarından. Geçmiş hatıralarda kalmış, herşey değişmişti. Bazen hüsran olan yıllar bazen sevinç olmuştu. Eskiden sevdiklerin şimdi el olmuştu kimisi için. Kimisi için yeni sayfalar açılmış, eski yapraklar yok edilmiş adı bile anılmıyordu.

Beş sene devrilmişti hayatlarından. Şimdi köşkte başka bir neşe vardı. Ömer Selimin bu köşkle tanışması üç sene önce olmuştu. Üç sene önce almışlardı oğullarını kucağına. Selim beyin torunu kucağına aldığı o akşam, tarifsiz bir heyacan tarifsiz bir sevinç yaşamıştı. Ne büyük bir lütuftu bu Selim bey için. Selim beyden sonra Ömer Selimi kucağına alan Gülten hanım sevinç gözyaşlarını akıtmıştı. O akşamın üzerinden yıllar geçmiş Ömer Selim oynuyor konuşuyor koşuyordu. Şimdi üç yaşındaydı. Şen kıkırdamalarıyla elinde kırmızı mavi sarı renkli balonları oradan oraya uçuruyordu. Selim bey ise havuz başındaki masada oturmuş dergi okuyordu. Gülten hanımın gözü küçük çocuğun üzerindeydi. Aman düşmesin, aman bir yerlere çarpmasın diye evham yapıyordu. Selim beyin doktor olan kızı girdi köşke. Küçük çocuk annesini çok özlemiş olmalıki balonları bıraktığı gibi anne diye sevinç çığlığı atarak koştu annesine. Annesi çökerek öptü yanaklarından tuttu ellerinden. Sırayla öptü ellerini.
"Birtanem sen anneyi çokmu özledin"
Küçük çocuk kollarını yanlara açarak "çokkk hemde bu kadar" dedi. Selim bey ve Gülten hanım keyifle gülüşüyordu öteden izledikleri bu sahneye. Annesi Ömer Selimi kucağına aldı. Havuz başına geldiğinde Ömer Selimi kucağından indiren Nihal babasını öptü.
"Hoş geldin kızım"
"Hoş bulduk babacığım"
Dadısını da öperek hal hatır sordu.
"Nasılsın dadıcığım"
"İyilik kızım"
Nihal yorgundu oğluyla biraz vakit geçirip odasına çıktı. Mesleğini yapmak için seçimini devlet hastanesinden yana kullandı. O çocuk doktoruydu. Orada özellikle yoksul hastalara şifa olacaktı. Onlardan maddi ve manevi desteğini esirgemeyecekti. Özelliklede ilgi ve alakasını. Onları gülerek karşılayacak hoşgörü ve anlayışla yaklaşacaktı. Bunlara hatta fazlasına sahipti şimdi mesleğinde. Hastalar tarafından aranılan doktor olmuştu. O bir hayli sevilen bir doktordu. Hastaları hayırlı dualarla ayrılıyordu hastaneden. En çok beklediği ise onların şifa bulmasıydı, Bütün bunlar onun üzerindeki bütün günün yorgunluğu alıyordu bedeninden. Çalışmayı kendisi seçmişti. Babası ve Barış ise onun seçimine saygı göstermişti. Şirket personeli ve Selim beyin yoğun çabası ve ısrarlarıyla avukat olarak şirkette kalmıştı Barış. Selim bey gönül rahatlığıyla şirketi ona teslim edip köşkte torunuyla bol bol vakit geçiriyordu.
Selim beyin saçlarındaki çoğalan  akları karıştırarak sordu kucağındaki torunu
"Dede saçlarına karmı yağdı"
Selim bey ve Gülten hanım gülüştüler
"Onuda nerden çıkardın" dedi Selim bey alnını kırıştırarak şakayla
Ömer Selim parmağıyla beyaz tellere dokunarak "bunlardan dede kardan adam gibi olmuşsun" diyerek şen bir gülüşle dedesinide güldürdü.
"Sen bu lafları kimden öğreniyorsun söyle bakalım küçük yaramaz"
"Babam arkadaşına demişti. Onunda saçları seninki gibiydi"
"Bak sen"
"Bisiklet binmek istiyorum" Ömer Selim büzdü dudaklarını.
Ömer Selimi kucağından indiren dedesi sırtına vurdu hafifçe "koş Nuray ablana söyle getirsin bisikletini"
Ömer Selim sekerek gitti.
"Çocuklar evin tadı tuzu Selim bey"
Selim bey başıyla onayladı.
"Nihal şuracıkta koşup oynardı. Şimdi oğlu koşup oynuyor."
"Yaşlanıyoruz Gülten hanım"
"Dün gibi gözüküyor herşey dile kolay nerden baksan koskoca yirmi beş yirmi altı sene geçmiş"
"Bu köşke ilk gelişinizi hatırlarımda Gülten hanım oldukça çekingen davranmış geri durmuştunuz"
"Nihal üç yaşındaydı onu kucağıma aldığımda"
"Bizim prensesi görür görmez bütün çekingenliğiniz gitmişti.
Karşılıklı tebessüm ettiler
"Ömür dediğiniz nedirki Selim bey sayılı günden ibaret değilmi. Bir varız bir yokuz"
"Ömür geçer geçmesine Gülten hanım yolun sonu da gelir yeterki amellerimiz iyi olsun"
"Öyle ya  günahımız büyük olmasın, Rabbim yolundan ayırmazın"
"Amin Gülten hanım"

DOSTUN İHANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin