11. Bölüm

925 49 0
                                    

Okulda son hafta

Sonbaharın yağmurları, kışın Beyaz örtüsü, baharın çiçek kokusu derken mevsimler geçmiş, gün gün artan sıcakla birlikte yaz gelmişti. Okulda yaz tatili için geri sayım başlamıştı. Yaz tatiline girecek öğrenciler, sınavların bitmesiyle rahat bir nefes alırken, veda partileri, diploma töreni hazırlıkları için yoğun bir koşuşturma içindeydiler.

Bu gün okulun kantininde  arkadaşlarına veda ederek, İstanbula gidecek olan Seher için sürpriz parti hazırlıkları devam ediyordu. Balon ve süslerle bezenen kantinde masalar yan yana kurulmuş, ikramlıklar masalarda yerini almış, pasta hazırlanmış bir kaç saate tüm hazırlıklar bitmişti. Saat beş civarı arkadaşları kantinde toplanmaya başladı. En son Seher katılacaktı partiye öyle ayarlamışlardı. Barış da davetliydi partiye. Kimisi onları sevgili sanırken, kimisi onları kanka olarak tanıyordu okulda. İçlerinden birisi sordu:
"Barış gelmedimi arkadaşlar?"
"Biraz gecikecekmiş"
"Ne yapalım, başlatalımmı partiyi?"
"Beklemeyelim, Seheri çağırıp başlatalım"
"Evet bencede zaten parti Seher için"
Seherin sıra arkadaşı Seheri partiye getirmek için gitti. Sürpriz bozulmasın diye kantinde çay içelim seninle konuşacaklarım var diyerek onu kantine getirdi. Sıra arkadaşına ısrarla sorsada ne konuşacağını cevap alamadı. Kantine ayak basan Seheri alkış sesleri ve arkadaşlarının yer aldığı topluluk karşıladı. İki eliyle ağzını kapatarak şaşkınlığını gizleyemeyen Seher mutlu olmuştu. Önce yanındaki sıra arkadaşına sarıldı.
"Çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum."
"Asıl ben teşekkür ederim canım, iyiki senin gibi arkadaşım olmuş"
Duygulanan Seher yanağındaki damlaları sildi. Sırayla yakın arkadaşlarını kucakladı, diğerleriyle tokalaştı. Barışında gelmesiyle kadro tamamlanmıştı.  Bir Barışa, bir partideki kızlara bakan Seher kıskanmıştı. Barış onun tek aşkı olsada, onlar aşkını gizli yaşamıştı. Dans müziğinin çalmasıyla Barıştan teklif bekledi onu beğenenler dansa kaldırması için. Bu bekleyiş boşunaydı, Barış kimseyi dansa kaldırmadı. Partideki kızlardan birisi Barışa sordu
"Dans edelimmi Barış"
Seherle yan yana oturan Barış Sehere baktığında tırnaklarını yemekle meşguldu. Barış başka zaman  diyerek geri çevirdiğinde  ısrarcı davrandı.
"Partideyiz Barış, bak herkes dans ediyor"
Barış "yorgunum" dedi.
Sırayla ellerini kaldırıp indirdi. "Bu ritimli dans değil" diyerek
Ağır basan kıskançlık duygusunu daha fazla gizleyemeyen Seher "Barış benimle dans edecek, kendine başka birini bul" diyerek Barışın dans etmesine izin vermedi.
...

Parti sonrası Seher arkadaşlarıyla teker teker vedalaşırken, Barışla vedalaşmamadı. Onunla yarın sabah erkenden uzun uzun vedalaşacaktı.

Ertesi gün

Sabah güneşiyle açtı gözlerini tavana dikti. Buruktu yüreği, sancıyordu kalbi. Serçesi uzaklara kanat çırpacaktı. Onu bir daha ne zaman görecekti kimbilir. Ama ne çare ayrılık vakti gelmişti. Kalkarak hazırlandı. Mavi kot pantolonunun üzerine ekose gömleğini giyerek duvardaki küçük aynada saçlarını jöleledi.
Giderken "annesi nereye oğlum" diye seslendi.
"Geliyorum bir iki saate" diyerek evden çıktı.
Dere kenarına giderek elleri cebinde dikildi. Seherden önce gelmiş, onun gelmesini bekliyordu. Arkadan yaklaşmakta olan Seher olduğu yerde durdu, arkası dönük Barışa baktı uzun uzun.
"Nasıl bırakıp gideceğim seni, çok zor, ya beni unutursan, yokluğumda başkası kaparsa seni, düşünmesi bile deli ediyor"
Yavaş adımlarla Barışa doğru yürüdü.
Titreyen hüzünlü sesiyle "geldim" dedi.
Barış arkasına döndüğünde, göz göze geldiler. Seher bir adım daha yaklaştı.
"Nasılsın?"
"İyi değilim Serçe"
"Ne olur öyle söyleme"
Barış sıkıntılı nefes alarak başını yana çevirdi ve tekrar Sehere döndü.
"Gidiyorsun ve benim elimden birşey gelmiyor"
"Uzağa gitmiyorum, mutlaka gelirsin, sen gelmessen ben gelirim."
"Geleceğim serçe söz"
Bunu duyduğuna sevinmişti Seher, en azından Barış söz vermişti geleceğine. Bir gün kavuşacaktı ilk aşkıyla.
"Gitmem gerekiyor, babam beni bekler"
"Hemenmi"
Seher başını salladı. Barış Sehere bir adım atarak onun gözlerine odaklandı.
"Beni unutma" dedi Seher Ağladığı için titrek ve boğuktu sesi.
"Ağlama serçe, sen ağlarsan ben ölürüm"
Seher Barışın eline uzandı, tuttu o eli, Barış boşta kalan eliyle Seherin diğer elini tuttu.
"Seni özleyeceğim serçe"
"Beni İstanbulda sensiz bırakma, çabuk gel"
"Geleceğim "
Usulca Barışın ellerini bırakan Seher koşarak uzaklaştı. Elleri boş kalan Barış arkasından seslenmek istedi ama seslenemedi. Gitme demek isterdi, fakat gidecekti. Geri dön demek isterdi fakat bu olanaksızdı. Şu an anladıki serçesi gitmişti artık yoktu.
"Sana aşığım serçe, bekle beni İstanbul" diyerek avazı çıktığı kadar bağırdı.
Sesi kayalıklarda yankılandı, kuşlar uçuştu.
"Kahretsin kahretsin" diyerek ağaca yumruk attı.
Eli yaralanmış incinmişti. O ise yaralı kalbiyle meşguldu, elini düşünemezdi.

DOSTUN İHANETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin