16. Bölüm

892 49 0
                                    

Ertesi günün sabahıydı. Bu gün taburcu olacak, anılarla dolu geçmişini bıraktığı evine dönecekti. Bir yanı heyacanlıyken bir yanı yine de buruktu. Fakat herşeğe rağmen yeşertecekti içindeki fidanı soldurmayacaktı. Yeniden canlanmıştı adeta. Küllerinden doğmuş ruhu beden bulmuştu. Anne ve babası içindi bu diriliş. Onlar huzur içinde yatsın evlatlarıyla gurur duysun istedi. Hem annesi demezmiydi ona "ela gözlerin yaşla dolmasın, yüzün solmasın, sen bir kere umudunu kaybedersin, bir kere üzülürsün ama annen senin için ömür boyu üzülür. Anneler babalar çocukları hep şen olsun, hep gülsün ister Barışım."
Savaş yanına Cemileyide alarak onu almaya gelmişti. Savaş önden, Cemile arkadan girdi kapıdan. Ellerini yanlara açarak;
"İşte bu dostum, özlediğim tablo" dedi onu dimdik ayakta gördüğünde.
Kafa kafaya tokalaştılar.
Savaş Barışın omuzlarından tutarak "seni hep böyle görmek isterim dostum" dedi.
Barış "Anem için babam için ayaktayım" dedi.
"Kim için olursan ol yeterki ayakta ol . Sensiz bu hayat çekilmiyor be dostum"
Yaptığı espiriyle gülen Savaşa Cemilede katıldığında Barışda gülmüştü.
"Seni gülerken görmek ne güzel" dedi Savaş.
Sandalyede oturmuş onları keyifle izliyordu Cemile, bir an duygulandı ve eliyle gözlerini silerek ayağa kalktı. Sandalyeyi kenara çekerek;
"Gidelimmi küçük bey?" diye sordu.
Gülen yüzlerle  koyu bir sohbet eşliğinde yürüdüler hastane koridorunda. Süleyman ağa onu bu acılı günlerinde her ne kadar konakta misafir etmek istesede o kabul etmedi. Evine gidecek orada yaşayacaktı. O evde anne ve babasının kokusu vardı. Anne ve babasından izler vardı. Araba durduğunda kapıyı açarak bir ayağını dışarı attığında inmek için, Savaşında inmek için elinin kapıya gittiğini gördü.
"Gelmenize gerek yok dostum. İyiyim ben."
"İçeriye kadar eşlik etseydik"
"Yeterince zahmet verdim, gerisini ben hallederim."
"Ne zahmeti dostum, senin az mı yardımı, iyiliğini gördüm. Dostlar kara günler içindir"
"Sağol dostum"
"Sende sağol"
Arabadan inerek kapıyı kapattığında, Cemile camdan seslendi;
"Barış ablam bi ihtiyacın olursa çekinme hemen gel."
Arabayı çalıştıran Savaş yoluna devam ettiğinde o da kapıya yöneldi. İlk işi köpeği krala bakmak oldu. Köpeği kralın kulübesine giderek ıslık çaldı.
"Kral ben geldim oğlum"
Köpeği ortalıkta görünmüyor, havlamıyordu. Oysa o evinin etrafında dolanırken onun ayak sesine kokusuna ne çok havlardı.
"Kim var içerde" diye çağıran komşu kadın "bu kapı niye açık" diyerek merakla tedirgince uzattı kafasını kapıdan.
"Barış senmisin oğlum"
"Benim teyze"
"Geldinmi evine yavrum"
"Geldim teyze"
"Hoş geldin yavrum, yüreğim ferahladı valla. Bu çocuk ne olacak diyordum. Kara kara düşünüyordum."
"İyiyim teyze merak etme."
Komşu kadın Barışın sırtını sıvazladı.
"Kader yavrum, ölenle ölünmüyor, sen akıllı çocuktun, etme yavrum günah değilmi sana."
Yaşlı kadına kraldan haberi olup olmadığını sorduğunda bir kez daha hüzün düştü içine.
"Gelin çoluk çocuk kaç gündür evde yoktuk yavrum. Ölmüş hayvancağız geldiğimizde belediyeciler aldı köpeği götürdü. Konu komşu kokusundan duramamış. Zaar açlıktan öldü hayvan."
Başını ve sırtını duvara yaslayan Barış " sendemi kral" dedi kederle.
"Hava ayaz hasta olcan evine gir yavrum, eksiğin gediğin ne varsa çekinme gel emi güzel yavrum"
Önünde koca bir gelecek vardı. Bu günden itibaren geleceğini kuracaktı. Bıkmadan usanmadan çok çalışacak, okul boyunca harcayacağı masrafları kazanacak, yeniden hukuk fakültesine yerleşip hukukçu olacaktı. Hem durmadan bir işle meşgul olmak ona iyi gelecek kendini iyi hissedirecekti. Uğraşacağı her iş her meşgale onu kendine çekip acısını hafifletecekti bir nebzede olsa.
Sarı boyalı tahta kapıyı açarak girdi evine, kapattı kapıyı. Kapıya yaslanıp derin bir nefes çektiğinde babasının o anlamlı cümlesi canlandı hafızasında.
Oyuncak arabası kırılan küçük çocuk babasının yanına ağlayarak geldiğinde babası oturttu onu kucağına, gözyaşlarını sildi ve ona bir nefes al dediğinde küçük çocuk bir nefes almıştı. Şimdide ver dediğinde o nefesi vermişti. "Gördünmü evlat herşey tıpkı bu nefes gibi gelip geçici" demişti.

DOSTUN İHANETİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora