5.Bölüm

1.2K 81 10
                                    

Güz mevsimi biterken kış iyiden iyiye yüzünü göstermeye başlamıştı. Aylardan kasımdı, soğuk kendini hissettiryordu. Evlerin bacalarından tüten dumanlar, meyvesiz yeşil örtüyü atan dallar, sararan yapraklar kasabadaki sonbaharın resmiydi. Sokaklar sessiz ve boştu genelde. Güneşli günlerde okul çıkışı tatil günleri oyun oynayan çocuklar sokakları şenlendirirken, kasaba kadınları mahaller aralarında  sohbet ederdi. Her ne kadar güneş olsada üşüten soğuğa karşı dayanamayan kasaba halkı, sokakta fazla uzun durmaz soba yanan evlerine çekilirdi. Komşuluklar hala vardı bu kasabada. Özelliklede kışın gelmesiyle yaşanırdı komşuluklar, akşam yemeğinden sonra evlerde misafirler ağırlanırdı. Çaylar demlenir, mısır patlatılır, kış meyvelerinden olan portakal, mandalina misafir sofralarında yerini alırken, börek,pasta ikramları eksik olmazdı.

Süleyman ağanın yaşantısı kasabalıdan farklıydı. Kasabadaki tek konak ona aitti. Onun evinde soba yerine şömine ve kalorifer yanardı. Koca konak ve çiftlikte onlara hizmet eden hizmetkarları vardı. Sabah, öyle, akşam her yemek masası kurulduğunda Sultan kadın masanın başında dikilerek masayı kontrol ederdi eksiği var mı diye. Yemek vakti Sultan kadın ve Süleyman ağa birlikte otururdu masaya. Savaş ise istediği zaman yerdi yemeğini. Çocuk olduğu için ses çıkarmazdı anne ve babası ona. Okula gitme vakti geldiğinde annesi Savaşı uyandırıp, hazırlar, yemeğini yedirdikten sonra okula uğurlardı. Sultan kadın Savaşın herşeyiyle kendi ilgilenirdi. Hergün Savaşı okula şöför Bayram bırakır, çıkışta yine o alırdı. Okul yakındı yakın olmasına ama onlar oğullarının rahatını önemserdi. Oğullarına her türlü kolaylığı ve rahatlığı sunarlardı. Bunun içinde imkanları vardı zaten.

Hafta sonu tatili sonrası pazartesi sabahı Sultan kadın Savaşı uyandırarak, kahvaltı için masaya oturttuğunda, annesinin masadan kalkıp mutfağa geçmesiyle o da masadan kalkarak boş kanepeye uzandı ve uyuklamaya başladı. Sultan kadın tekrar geldiğinde masada oğlunu göremeyince etrafına bakındı. Kanepede uyuyan oğlunu gördüğünde, giderek başucuna oturdu.
"Savaş paşam kalk hadi okula geç kalacaksın. Kahvaltını yap Bayram seni okula bıraksın. Hadi paşam."
Savaş gözlerini açmadan yarı uykulu sesiyle cevap verdi.
"Anne biraz daha uyuyayım, uyandıktan sonra giderim."
Sultan kadın oğlunu başından tutarak kaldırdı, oturttu kanepeye kollarından sıkıca tuttu ve yüzüne doğru eğilerek;
"Benim tepemin tasını attırma, çabuk masaya kahvaltını yapıp doğru okula."
Sultan kadının azarını işiten Savaş oflayarak kalktı kanepeden ve kahvaltı masasına giderek kahvaltısını yapmaya başladı. Anneside oğlunun yanına sandalye çekti.
"Önce sütünü iç" diyen Sultan kadın masada Savaşın önünde duran bardağı alarak ona içirmeye başladı.
"Kendim içerim" diyen Savaş annesinin elinden bardağı kuvvetlice çektiğinde süt üzerine döküldü.
Sultan kadın sesini yükselterek "bi günde sorunsuz git şu okula, bıktım senin şu şımarıklıklarından" diye söylene söylene oğlunun üzerindeki önlüğü çıkardı. Savaşın elinden tutarak onu odasına götürdü ve diğer temiz önlüğünü giydirdi. Sultan kadın oğlu için her zaman yedekte eşya bulundururdu. Önlük olarak da oğluna fazladan bir önlük almıştı. Diğer taraftan söylenmeyi de bırakmıyordu.
"Babası ayrı dert, oğlu ayrı dert. Babasıyla ayrı uğraş oğluyla ayrı uğraş."
"Ben size diyorum anne beni okula göndermeyin. Niye okula gönderip benimle uğraşıyorsun."
"Sus bakayim sen, kabahatinle otur."
Haradan gelen Süleyman ağa salona girerek kanepeye oturdu ve seslendi iki kere.
"Sultan kadın" ses gelmeyince arkasından söylendi "yine hangi delikte bu kadın" evin hizmetçisi Cemileye seslendi yüksek sesle.
"Cemileee"
Süleyman ağanın seslenişini Sultan kadında işitti.
"Baban geldi, babana görünmeden doğru okula, geç kaldığını görmesin."
Savaş giymekte olduğu pantolonunu çekiştirerek homurdandı.
"Tamam anne ya."
Cemileye seslendi Sultan kadın.
"Kocası bir yerden, karısı bir yerden seslenir. Hangi birinize bakayım, yüz elim yok."
"Kız Cemile duymuyormusun beni, sana diyorum"
"Duyuyorum, sağır değilim" diye söylenen Cemile " geldim abla" diyerek odaya girdi.
Ters ters Cemileye bakan Sultan kadın "al paşamı Bayrama teslim et, hemen okula yetiştirsin, sende çabuk gel, çıkarken sakın Süleyman ağaya görünme." dedi.
"Tamam hanımım"
Cemile Savaşın elini tuttuğunda, elini hızla çeken Savaş "ben giderim" diyerek hızlıca odadan çıktı ve koşar adım merdivenleri indi.
"Kız Cemile ne bakıyorsun bön bön, koş çocuğun arkasından yetiş."
"Hemen hanımım"
Yatağın üzerindeki montu eline alan Sultan kadın söylendi.
"Montunu da burda unutmuş soğukta. Kimlere çekti bu çocuk bilmem. Birazdan şöför gelir gönderirim onunla. Onun arkasını topla, bunun arkasını topla bıktım valla."
Sesine kimse gelmeyince tepesi atan Süleyman ağa sesini daha da yükseltti.
"Sultan kadın, Cemile öldünüzmü be"
"Geldim geldim, patlama"

DOSTUN İHANETİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora