13. Bölüm

867 49 0
                                    

Yıkamış olduğu çamaşırları bahçedeki çamaşır teline asarak, elini beline koydu soluklandı. Elinin tersiyle alnını sildiğinde gözünü alan güneşe baktı gözlerini kısarak. "Hava sıcaklaştı, toprak kurumuştur bahçedeki fidanlarıda sulamalı" diye geçirdi aklından. Çamaşır sepetini bahçe duvarının dibindeki tahta masaya bırakarak, divana oturdu. Köşeye sıkıştırmış olduğu örgüyü eline aldı. Kapının önünde sandalyeye oturmuş ayakkabılarını boyayan Ömer hoca, işini bitirerek, oda oturdu divana.
"Şimdiden hazırlıklara başlamışsın hanım"
"Başladım ya Ömer pembe kazak bitsin, arkasından patik öreceğim."
"Yorma kendini hanım, çocuk doğsun olmadı alırız"
"Masrafımız çoğalacak Ömer, Barışın okulu" inşaat halindeki evi göstererek "Barış için yaptırdığımız şu ev" diye devam etti sözlerine.
"Allah sağlık sıhhat nasip eylesin, hepsi olur hanım, merak etme"
"Boş boş oturmaktansa, kızımıza patik, kazak örerim. Elimiz kolumuz tutarken niye boş yere para harcayalım Ömer"
"Sen olmasan bu ev böyle yürürmüydü hanım"
"Senin emeğinin yanında benimki neki Ömer"
"Ne olsun hanım, elinden geleni eksik etmedin. Ev işi yanında bağ bahçe işi çocukla uğraştın."
"Huzurumuz olsun da ben çalışmaktan gocunmam, yorulmam"
"Biliyorum hanım"
Zümrüt bir çok kasabalı kadın gibi yazın gelmesiyle Ömer hocayla birlikte bahçede tarlada çalışırdı. Yaz ayları sonunda kış hazırlıklarına başlardı. Domates, patlıcan gibi sebzeleri ipe dizerek kuruması için duvara asardı. Ağaçtan topladığı kayısı ve vişneleri reçel yapardı... Bağ bozumu topladığı üzümleri Ömer hoca toptancıya satarken, küçük bir miktarını kendilerine ayıran Zümrüt bir kısmını kurutur, bir kısmıyla pekmez yapardı. Şimdi bir bebekleri olacağı için zaten tutumu elden bırakmayan Zümrüt, daha tutumlu olmalıydı.
"Hesabımızı bilelim Ömer, harcamalarımızı dikkatli yapalım"
"Korkma hanım paramız yeter, bankada da hesabımız var"

Onlar birde kız çocukları olmasını ne çok dilemişti. Barışa kardeş olacak, abi kardeş birlikte okula gidecekti. Ama hayal ettikleri gibi olmamıştı. Barış büyümüş, üniversite çağına gelmiş, sınavlara hazırlanıyordu. Abili kardeşli büyümeselerde, abisi büyütür artık kızımızı hanım diyordu Ömer hoca şakayla karışık. Yıllardır beklediği müjde üç ay önce gelmişti ama doktor onlara kız bebek derken kesin konuşmamıştı. Hissediyorum Ömer kızımız olacak diyen Zümrüt doğacak bebeği için pembe renkli kazağı örmeye başlamıştı bile.

Arkadaşı Savaşla dolaşacak olan Barış; anne ben çıkıyorum diyecektiki bakışları annesinin ördüğü pembe kazağa takıldı.
"O kazağı kime örüyorsun anne."
"Hiççç oğlum"
Oğlunun sırtına iki kere dokunan Ömer hoca;
"Konuşuruz evlat geç otur şöyle dediğinde"
Zümrüt eliyle yanını işaret ederek "gel annem" dedi
Barışla bir türlü konuşma fırsatı olmamıştı. Mezuniyet töreni, üniversite sınavlarına hazırlık derken meşgul olan oğullarına henüz söyleyememişlerdi bir kardeşi olacağını. Onlarda ağırdan almıştı zaten. Barışın tepkisini ne olacaktı kestirememişlerdi. Onları yadırgayacakmıydı bu yaştan sonra diyerek, ben bile üniversite çağındayım diyerek sevinçlemi karşılayacaktı.
Barış oturduğunda divana bir annesine bir babasına baktığında anne ve babasının neşeli yüz ifadesi, dudağındaki gülümseme gözünden kaçmadı.
"Evlat" diyerek oğluna kolunu atarak onu kendine çeken Ömer hoca devam etti konuşmasına "sana kardeş geliyor"
Şaşkınca açtığı gözleriyle babasına bakarken " anlamadım ne kardeşi" diye sordu.
"Bizim bir bebeğimiz olacak evlat"
Barışda biliyordu Anne ve babasının bir kız çocuğunu ne çok istediğini. Onun yanında da çok kere dillendirmişlerdi. Onlar adına sevinmişti. Annesini iki yanağından öperek tebrik etti. Babasınıda tebrik ederek
"Demek kız kardeşim olacak" dedi ve ayaklanarak babasından izin istedi.
"Ben gidebilirmiyim başka söyleyeceğiniz yoksa hava alacağım"
Ömer hocada ayaklandı
"Bende çıkacağım evlat önce camiye gidelim baba oğul, namazdan sonra dolaşırsın "
"Savaş bekliyor baba"
"Beklesin İbadetin bahanesi olmaz evlat, kulluk görevimizi yerine getirelim, gidersin."
Zümrüt onları bahçe kapısına kadar geçirdi "Allah kabul etsin" diyerek kapattı demir kapıyı.
Yolda konuşmadan ilerliyorlardı. Tıpkı eşi gibi Ömer hocanın aklında da o soru vardı. Barış üniversite okuyacaktı, birde bebekleri olacaktı. Hesap yapmalı, daha çok çalışmalıydı. Zümrütte doğum yapacak,bebekle ilgilenecekti eskisi kadar Ömer hocaya yardımcı olamazdı. Çocuklarının ihtiyaçlarına yetişmeli, onları darda bırakmamalıydı. Aklına takılanlarla sessizce yolu adımlıyordu. Barış babasının bu sessizliklerine alışık değildi. Babasının bu halini yadırgadı. Babası oğluyla sohbet ederdi, bu gün neden sesizdi. Sordu babasına;
"Baba hasta falan değilsin değilmi?"
"Onuda nerden çıkardın evlat"
"Yola çıktık çıkalı tek kelime etmedin."
"Sorun yok evlat" diyen Ömer hoca konuyu başka yöne çekerek sordu oğluna; "sen söyle bakalım üniversite de hangi bölümü seçeceksin evlat."
"Daha öncede sordun baba, hatta bir kaç defa sordun desek daha doğru olur"
"Hala cevap alamadık evlat"
"Cevabım aynısı baba bilmiyorum, düşünmedim,  kararımı verdiğimde söylerim" diyerek  geçiştirdi.
"Peki evlat, öyle olsun." diyen Ömer hoca "bir aya kalmaz tercihler açılır  iyi düşün pişman olacağın karardan uzak dur" diyerek onu uyardı.
"Biliyorum baba bu konuları daha öncede konuşmuştuk"
Aslında biliyordu, hangi bölümü seçeceğini. Çoktan kararını vermişti bile, o hukukçu olacaktı. Anne ve babasının  da gönlünü edecek bir meslekti hukuk. Adalet için çalışacaktı, adaletsizlik karşısında duracaktı. Şimdi söylemiyordu çünkü anne ve babasına sürpriz yapacaktı, tercih sonuçları açıklandığında yerleştirildiği an. Sabırsızlıkla bekliyordu, o günü. Babası ile yan yana kıldığı namaz sonrası çıktı camiden. Kasabanın yaşlılarından biriyle ayak üstü sohbet eden babasını bekledi.
"Selamın aleyküm Hasan emmi"
"Ve aleyküm selam Ömer hoca"
Barışı süzen yaşlı adam sordu
"Delikanlı oğlun mu?"
Kolunu oğlunun omzuna atan Ömer hoca "oğlum, hasan emmi" dedi.
"Maşallah, nede çabuk büyüyorlar Ömer hoca, kocaman olmuş"
"Zaman akıp gidiyor Hasan emmi, gençler büyürken, biz yaşlanıyoruz"
"Gidelimmi baba" derken sıkıldığını anlatıyordu Barış.
"Hoşça kal Hasan emmi" diyen Ömer hoca devam etti yoluna.

DOSTUN İHANETİWhere stories live. Discover now