☽ KÖR HEVES

84.9K 5.3K 2.3K
                                    

▏₰ Mana

Bileğimi tutan eli ve belime sarılan kolu hala yerli yerindeydi. Suratındaki şaşkınlıkla yüzümü incelemeye devam ettiği için hafifçe kaşlarım çatıldı. Ne zaman ellerini üzerimden çekmeyi düşünüyordu acaba? Düşmeyeceğim için artık beni tutmasına gerek olmadığını söyleyecekken bunu benim yerime öfkeli bir ses yapmıştı.

"Hemen uzaklaş ondan!" Bahçedeki kuşları korkutarak kaçıştıran seda ikimizi birden yeni bir şaşkınlığa sürüklerken tanımadığım adam sonunda üzerimdeki ellerini çekerek benden bir adım uzaklaşmayı akıl edebilmişti. Ragnar'ın fırtına bulutu rengindeki gözleri tanışmaya fırsat bulamadığım yabancının üzerine yıldırımlar indirmek istermiş gibi bakıyordu. Yabancı üzerinde ki bu gözlerin felaketini üstlenmemek için ellerini yukarı kaldırarak "Sadece düşmemesi için ona yardım ediyordum." derken alaycı dursa da beyaz şeytan lakaplı adamı kızdırmamak için temkinli yaklaşıyordu.

Ragnar adamın bahanesini -aslında gerçeği söylüyordu- yememişçesine önüne dikilerek gömleğini kavradığı gibi sertçe kendisine doğru çekti. "Ona bilerek çarptın." dediğinde aklıma sahiden de düşmeden önce birinin omzuma çarptığı an geldi. Sarışın adam Ragnar'ın ithamından zerre etkilenmemişti. Hatta Ragnar gibi ona diklenerek "İstediğini düşünmekte özgürsün sayın beyaz şeytan ama ona bilerek çarpmadım. Aklım başka yerdeydi, yetişmem gereken yere acele ederken önüme dikkat etmiyordum." dedi.

Ragnar dediklerine inanmadığı gibi adamın küstahlığına dişlerini bilerken sarışın karşısında bayağı rahattı. İyice merak etmiştim, kimdi bu adam? Ragnarla böyle ukala bir şekilde konuşabilecek pek kişi yoktu. Ünü sağ olsun herkes ondan çekiniyordu. Sarayda onu gördüğü yerde kaçan hizmetçilerin sayısı kaçmayanlardan fazlaydı.

"Neden bu kadar tepki veriyorsun? Ona asılmadım ya!" Sarışında Ragnar'ın gereksiz yükselişinin nedenini ararken birden aydınlanmışçasına şaşırarak tekrar bana bakıp ilgiyle incelemeye başladı. Şimdi suratında keyfi yerine gelmiş birinin gevşek ifadesi vardı.

"Tabii kızmanın nedeni bu kadının bahsi geçen yeni gelin olmasıysa o başka."

Ragnar sabrını zorlayan sarışına yumruklarıyla kafasına vurarak onu yere çakmak istercesine bakıyordu. Hala adını öğrenemediğim adamın dikkati tamamen bana yönelmişti. Yakasını Ragnardan kurtardıktan sonra önüme gelerek elimi izin istercesine tutup dudaklarını bastırdı.

Başını önümde eğerek "Selamlarımı sunarım Su Tanrısının güzel gelini. Az önceki kabalığım için lütfen beni bağışlayın, birilerinin düşündüğünün aksine kesinlikle sizin burada olduğunuzu görmedim." dedi. Elimi elinden çektiğim de yüzü düşecek gibi asılsa da ifadesini anında toparladı.

Ona karşı olan tavrımın Ragnarın söyledikleri yüzünden olduğunu varsayıyor olmalı ki omuz silkerek "O her zaman böyle. Ben yabancı bile değilim üstelik, saraydanım." demişti. Davranışları bana ucundan Towa'yı anımsatsa da sarışısın fazla cüretkardı.

"Kes lan zırvalamayı!" Adamın üzerine doğru yürüyerek "Daha şimdi sana ona yaklaşmayacaksın demedim mi!" diyerek kükrediğinde muhafızları başımıza toplamasından korktuğum için önüne geçip daha fazla ilerlemesine mani oldum. Olanlar Aronun kulağına giderse olay daha da büyüyecekti.

"Ragnar lütfen sakinleşir misin? Onun da dediği gibi sadece kazaydı." Sarışına dönerek imayla "Eminim beyefendi bundan sonra gittiği yere bakacaktır." dediğimde bana gülümseyerek "Direkt Su Tanrısının gelininden gelen tavsiyeyi nasıl olurda dikkate almam?" demişti. Bu adam eceline falan mı susamıştı?

Ragnar sıktığı dişlerinin arasından sarışına son bir ikazda bulunan bir bakış atıp "Seni uyarmadım deme çünkü bir dahaki sefere karşında beni bulmak için yalvarırsın." deyince yabancının gülüşü ilk kez sekteye uğramıştı.

SU TANRISININ GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin