☽ AHİT

62.2K 4.7K 1.1K
                                    

Bana ulaşmak için;

İnstagram hesabım = endless_q.r

Twitter hesabım = Endless_QR

❤️

YENİ BÖLÜM BİLDİRİMİ almak için lütfen beni wattpadden takip edin.

▏₰ Mana

Kaç!

Arkama bakmadan kaçarken ağzımdan alıp verdiğim nefesler bir süre sonra boğazımı tahriş etmeye başladığı için canım felaket yanıyordu fakat durursam biliyordum ki bu acıdan çok daha beterine maruz kalacaktım. Beni yakalamak için peşime düşenlerin ayak seslerinin daha da yakından geldiğini idrak edince kanım damarlarımda daha da hızlı dolanmaya başladı. Karanlıkta neredeyse kördüm. Sağıma soluma telaşla bakarak bana yardım edebilecek birilerini aradım. İzbe bir bölgede olduğum için etrafta kimse yoktu. Gerçi birilerini bulsam bile bana yardım etmek yerine onların eline teslim de edebilirlerdi.

Panayırdan gelen ışıkları görebilsem de oraya ulaşmak için doğru yolu bulmam gerekiyordu. Kaybolursam biterdim! Koşmaya devam ederken eğlenen insanların çıkardığı gürültünün gittikçe arttığını fark ederek hızlandım. Etrafta yeni yeni büyümeye başlamış tuz sediri ağaçları vardı. Bodur ağaçların ince dallarından biri elbisemi yırtarak bacağımı sıyırıp geçince çığlığımı ağzımın içinde boğarak birkaç kere tek ayağımın üstünde sekip yoluma devam etmiştim. Kolumla gözlerime acıdan dolan yaşları silip görüşümü tekrar netleştirdim. Zaten karanlıkta burnumun ucunu bile zar zor görüyordum!

Bir an önce Aron'u bulmam lazımdı!

O kızı kurtarmalıydık!

Bu şehir kullanıcıların toplandığı bir yerden çok daha fazlasıydı! Su Tanrısını bulup gördüklerini bir an önce ona anlatmalıydım. Sonunda panayırın içine dalıp insan seline karıştım. Hızlıca soluk alıp verirken göğsüm ihtiyaçla inip kalkıyordu. Durarak etrafımda dönüp Aron'u aramaya başladım. Ne diye adamın elini bırakırsın ki! Gördün mü başına gelenleri!

Onu en son gördüğün yerde bulmayı ümit edip oraya doğru gitmeye karar vermişken enseme yediğim sert darbeyle gözlerim karardı.

2,5 saat önce...

Şhika'yla birbirimize meydan okuyup durduğumuz akşam yemeğini atlattıktan sonra odalarımıza uyumak için çekilmiştik. İçini neyle doldurduklarını bilmediğim yatak kaskatı olduğu kadar içindeki bir şeyler sabaha kadar orama burama batıp durmuştu. Ay Aronla ilk kez aynı yatağı paylaşacak olmamın heyecanını bile doyasıya yaşayamamıştım! Ayrıca bu adam nasıl bütün gece hiç kıpırdamadan nasıl yattıysa öyle uyanmış olabilirdi ki? Sanki köyden gelen ben değildim de oydu. Bir şekilde sabahı ettiğimizde yine ağrılarla uyanmıştım. Günlük güneşlik, cıvıl cıvıl öten kuş sesleriyle gözlerimi açtığımı bende söylemek isterdim tabii Vak'a şehrinde bir sabaha uyanmasaydım.

Etraf puslu bir mor rengindeydi; siyah güneş ise çoktan gökyüzündeki yerini almıştı.

Dünden beri bu şekilde uyuyup uyanmaktan bıkmıştım.

Biraz sonra kahvaltıya inip yine o muşmula suratlı kadını göreceğim için iyiden iyiye içim kararmıştı. Tam da bu sırada odanın kapısı çalıp gelen hizmetçiden Şhika'nın acil bir işinin çıktığını bu yüzden kahvaltıda bize katılamayacağı için özürlerini ilettiğini duyunca neşem yerine gelmişti. Aronla sessizlik içerisinde kahvaltı yapmak bile etrafa gülücükler saçmama neden olmuştu. Hizmetçiler tarafından gözetlenip durduğumuzdan istesek de rahat konuşamayacağımız için buna çokta takılmamıştım.

SU TANRISININ GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin