☽ ŞÖLEN

70.1K 5K 3K
                                    

Bana ulaşmak için;

İnstagram hesabım = endless_q.r

Twitter hesabım = Endless_QR

❤️

▏₰ Mana

Kalın perdeleri delip geçen yoğun güneş ışığı yüzüme vuruyordu. Hayatımda hiç bu kadar rahat bir yatakta yatmamıştım. Yüzü koyun uzandığım yastığımın içi tüyle doldurulduğundan yumuş yumuştu. O kadar mayışmıştım ki yavaş yavaş uyanan bilincime direniyor, bütün günümü yatakta tembellik ederek geçirmek istiyordum. Halbuki birazdan kapı gürültüyle açılacak ve Saya birkaç gündür ettiği işkenceye kaldığı yerden devam edecekti.

Kabuslarıma dadanan şölen gününün bir an evvel gelip geçmesi için dua ettirecek seviyeye getirmişlerdi el birliğiyle beni.

Tık! Tık!

Çalan kapıyı duyan kulaklarım beynime doğru 'Kalkma zamanı!' diyerek bağırsa da onu dinlemeden, el yordamıyla arayıp bulduğum yorganı kafama kadar çekip kendimi karanlığa boğdum.

Hiç rahatımı bozmadan ucundan kaçan uykumu geri kazanmaya yoğunlaştım. Günlük rutinimiz eksiksiz, aynı planı devredip durduğundan yanıt alamayan Sayanın dal düz odaya girişi beklediğim şeydi. Tamda düşündüğüm gibi üç saniye sonra kapı açılıp kapandı. Yatağın karşısında ellerini beline koyarak dik dik bana baktığını göremesem de biliyordum.

"Hanımım yatağın içine saklanarak kaçamazsınız. İki buçuk saat sonra dersleriniz başlayacak."

"Offff bıktım artık! Gelinliği bırakıyorum ben!"

Saya bıkkınlıkla nefesini dışarıya üfürdü. "Böyle bir seçeneğe sahip olmadığınızı bildiğiniz halde her gün inadınızdan taviz vermiyorsunuz." Bu kıza aramızdaki resmiyeti bir kenara bırakmasını söylerken iyi mi etmiştim gerçekten?

Kafama kadar çektiğim yorgan hışımla çekildiğinde az kalsın bende onunla birlikte yeri boyluyordum. Gözümün tekini zoraki bir şekilde açıp Saya'ya baktım. Kısılmış gözlerinde biraz daha oyalanıp kalkmazsam kirli yöntemlere başvuracağı yazıyordu.

Yanaklarıma doldurduğum havayı usanmış bir tavırla bıraktım. Hala uyku mahmurluğundaydım. Saya tekrar yatmayacağımdan emin olduktan sonra yatağın hemen karşısında ki -bir köyün tüm ihtiyacını karşılayacak çoklukta içi kıyafetle dolu- gardırobu açarak içinden bugün için giyeceğim elbiseyi seçmeye koyuldu.

O beğenmediği kıyafetleri elerken,yataktan doğrularak ayaklarımı yere sarkıttım. Gelin için dizilen oda da uyuşukça gözlerimi gezdirdim. Eski odamın dört, beş katı büyüklüğündeydi. Duvarlar mavinin en güzel rengine boyanmıştı. Az önce bahsettiğim deniz köpüğü rengindeki dolap kapının çaprazındaki bütün köşeyi kaplıyordu. Alt bölümü a'dan z'ye kadar çeşit çeşit ayakkabıya ayrılmıştı. Askılara asılmış sayısız elbise, çekmecelerde iç çamaşırları ve pijamalar vardı. Tam karşısına makyaj masası konulmuştu.

Oda da en beğendiğim şey cibinliği olan yatağımdı. Çift kişilik bir yataktan biraz daha genişti. Kar beyazı cibinliğin tülleri yere dek uzanıyordu. Akşama değin pert olan bedenimi güçlükle odama sürüklüyor ardından kendimi yatağa atıyordum. Bütün günün yorgunluğunu alıp götürüyordu üzerimden.

Ayrıca oda da oturmak için üç kişilik ve tek kişilik koltuklar yerleştirilmişti.

Anlayacağınız oda da yok yoktu.

SU TANRISININ GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin