☽ SEÇİM

68.7K 4.8K 1K
                                    

Bana ulaşmak için;

İnstagram hesabım = endless_q.r

Twitter hesabım = Endless_QR

❤️

▏₰ Mana

Köy reisinin liderliğinde yapılan toplantının sonunda varılan karara kimse karşı çıkmamıştı. Köy ahalisi kâhinin müjdesiyle kurtulacaklarını düşünerek sevinmiş, bir genç kızın hayallerini kana bulamış oldukları gerçeğini göz ardı etmişlerdi.

Aithra hanımım kaderini işittiğinden beri yerinden kımıldamamış, hayattan bağlarını kopararak gözlerini diktiği halıya öylece bakar olmuştu. Halini gördükten sonra kimseye bir şey belli etmemek için üstüne gitmemiştik. Halk kurban gelin işini kutsal saydıklarından herhangi bir isteksizlik karşısında reisin kızını inançsızlıkla suçlayabilirdi. Köyün ileri gelenleri onaylarını aldıktan sonra üstlerinden büyük bir yük kalkmışçasına rahat bir nefes alarak hazırlanan yemekler yenilmiş, içecekler içilerek o akşam büyük bir eğlence düzenlenmişti.

Misafirler gittikten sonra Mithril hanımım daha fazla dayanamayarak Aithra hanımımın yanına gelmişti. Kaç kere seslenirsek seslenelim cevap vermemişti. Endişeyle bakışmıştık. Şok geçirdiğini anladığımızda bayılmamak için zor duran Aithra hanımımı odasına götürerek yatırmış ve sessizce dışarı çıkmıştık.

Kimse ne istediğini sorma gereği duymamıştı.

Bir gece düşünmek, yaşadığı şoku atlatmasına ve bulunduğu durumu hazmetmesine yeter diye umuyorduk. Sabah erkenden kalkmış Aithra hanımıma bakmak için odasına koyulmuştum. Bastırılmaya çalışılan hıçkırık sesleri iç burkan cinstendi. Nasıl teselli etmem gerektiğini bilmiyordum. En azından yanında olmayı deneyecektim.

Odasına girince beni kan çanağına dönmüş mavi gözler karşılamıştı. Güzelliği dillere destan olan hanımım sanki bir günde on yaş birden yaşlanmıştı. O kadar üzgün görünüyordu ki içim cız etmişti. Gözaltları uyumadığını belli edercesine şişmişti. Teni solmuş, hastalıklı bir renge bürünmüştü. Kıyafetleri kırışmış, saçları karman çorman olmuştu. Dün giydiği giysileri giyiyordu. Değiştirmesi için yardım teklif etsem de dokunmama izin vermemişti.

Başımı kaldırarak saate baktım.

"Birazdan anneniz sizi kahvaltıya çağırmak için birini yollayacaktır. Lütfen daha fazla ağlayıp kendinizi perişan etmeyin hanımım hasta olacaksınız." Gözlerinden durmak nedir bilmeyen yaşlar akmaya devam ederken kızarmış bakışlarını bana çevirdi. "Tek düşünmem gereken yapacağım kahvaltıymış gibi konuşma lütfen."

Gözlerini kaçırıp devam etti. "Hem belki hasta olursam Su Tanrısının beni böyle beğenmeyeceğini düşünüp kurban etmezler."

Saydığı mazeretlere sessiz kalmış, bahanelerinin arkasına sığınmasına engel olmamıştım.

"Ne yapacağım şimdi Mana? Tanımadığım bir canavarın eşi olamam!" Yerimde başkası olsa canavar sıfatını işittiğinde korkudan dilini yutardı. Muhtemelen kafir damgası da vururdu. Yere diz çökerek ellerini ellerimin arasına aldım. "Öyle demeyin hanımım. Su Tanrısını gocundurmak istemezsiniz." Uyarsam da umursamış görünmüyordu. "Zaten hayatımı mahvetti daha fazla ne yapabilir ki? Canımı mı alacak? Alsın! Onun koynuna girmek zaten ölüm olacak benim için!" Ağzından çıkanlara katlanamıyormuşçasına tekrar hıçkırıklara boğuldu. Eriyip gidiyordu resmen. Perişan haline şahit oldukça boğazıma oturan yumruyla gözlerime batan yaşlar arasında gel git yaşadım. Elim kolum bağlıydı, yardım edemezdim. İsterdim ki avutacak herhangi bir söz bulayım o da yoktu.

SU TANRISININ GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin