☽ VAK'A ŞEHRİ

En başından başla
                                    

Bir Tanrıya rest çekmediğim kalmıştı o da oldu!

Yarım ağız güldü. "Şu işe de bak sen. Bana kim olduğunu kabullendirmek için her fırsatta 'Ben senin karınım!' diyen kadın şimdi kendini geri çekiyor. Sana bir fırsat sunuyorum, istediğin gibi gerçekten karım olman için ve sen bunu reddettiğini mi söylüyorsun?" Oturduğum yataktan kalkarak karşısına dikildim. Bir an için durup ayaklarıma bakacak gibi olsa da yapmadı.

Canım hala fazlasıyla acıyor olsa da umursamadım.

Su Tanrısı uzun boylu bir adam olduğu için boyum ancak göğsüne denk geliyordu. Avucumu sol göğsüne bastırdım. Kasıldı, tepkisi garip bir şekilde hoşuma da gitmişti. Benden etkileniyordu. Parmaklarımın altında kalbinin atışlarını hissetmek güzel hissettirmişti.

Yüreğim pır pır ediyordu. Onunla kavga etmek ya da tartışmak gibi bir niyetim yoktu sadece beni nasıl incittiğini anlasın istiyordum. Anlasın ve telafi etsin. İstiyorum... telafi etmesini istiyorum. Lütfen, telafi etki açtığın yaraların kabuk bağlamasına izin vereyim Aron.

"Bir Tanrısın ve sana tapan halkın senin için her şeyden önce gelir öyle değil mi Su Tanrısı?"

Birkaç saniye cevap vermedi, beni izliyordu. "Elbette öyle."

"Buraya gelmeden önce yani eski köyümde yaşarken bende Su Tanrısına tapan halktan biriydim." Sessiz kaldı. Sözlerimin devamının geleceğini bilircesine bitirmemi bekliyordu. "Sana tapan insanlardan biri sana karşı bir kırgınlık hissetse ona değer vermediğini, onun dualarını dinlemediğini düşünse bir nevi sana küsse bu seni rahatsız eder miydi?"

"Bir Tanrıya selefinden verilen ilk öğüt; kendisine tapınanlara karşı sorumlu olmaları gerektiğidir. Bir kişi de, yüz kişide aynı duayı etse benim gözümde aynı önemi taşırlar. Biri diğerinden üstün değildir hepsiyle eşit bir şekilde teker teker ilgilenirim."

"O zaman benimle de ilgilen." Tüm konuşma boyunca gözlerimi göğsünden ayırmamıştım. Kalbinin üstündeki kumaşı güç almak istercesine parmaklarımın arasında sıkarak başımı kaldırıp kehribarlarına baktım. Bakışları sorgu doluydu. "Senin sorumlu olduğunu düşündüğün halkından biride benim. Kalbim sana küskün Su Tanrısı ve bu kadın eğer bir eş olacaksa kocasının koynuna küskün bir kalple girmemeli. Bu yüzden ne yapacağın önemli değil yeter ki sana karşı hissettiğim bu kırgınlığı geçir. Sana ettiğim dua bu; affettir bana kendini." Suçsuzdum. Bunu o da çok iyi biliyordu.

Suçsuz yere beni cezalandırmıştı.

Defalarca sözleriyle incinmiştim.

Düzelemiyordum işte.

Anlatamama rağmen anlatmak istemezse ne yapardım bilemiyordum. O bir Tanrıydı... Hüzünle elimi kalbinden çektiğimde Aron fazla uzaklaşmama izin vermeden bileğimden tutarak beni kendine doğru çekti. Göğsüm göğsüne çarpınca yüzlerimizin birbirine ne kadar yakın olduğunu fark ederek nefesimi tutmuştum.

Kehribar ateşine bu kadar yakından tanık olmak beni o ateşte yakıyordu.

"Benim için bir lütuf mu yoksa şer mi olacağın hala muğlak. Çok garip bir kadınsın Mana. Senin yerinde başka bir kadın olsa yatağıma girmek için türlü bahaneler uydurup oyunlar oynardı. Benim teklif etmemle ise sevinçten havalara uçacağına bahse girebilirim ama sen... seni bir türlü çözemiyordum. Pekala, uslu bir kız olduğun sürece isteklerin dikkate almaya değer olacak ancak unutma..." Yaklaşarak boynuma derin bir öpücük kondurunca sesli bir iç çektim. Aramızdaki güç savaşı bir anda tutkuya evrilmişti. Kasıklarım ihtiyaçla yakınıyordu. Dudaklarını tüy kadar bir hafiflikle boynumdaki deriye sürterek kulağıma doğru çıkardı.

SU TANRISININ GELİNİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin