B.Ç.K - "ÇOCUK"

8.1K 602 33
                                    

Bu bölüm biraz değişik oldu baştan söyleyeyim. :)

***

Kalbim at yarışında gibi dört nala koşuyordu.

Dıgıdık, dıgıdık, dıgıdık...

Odanın köşesinde sırtını duvara yaslayıp oturmuş Fırat ve yere saçılan resimler.

Sevgili hayat, bu kadar ajitasyon bana fazla bilesin.

"Gitmedin mi Ayça'lara?" Niye fısıldayarak konuşuyor bu? İçim daha çok acıdı da.

"Hayır." kapıyı kapatıp gidip yanına oturdum. Odada gece lambası yanıyordu. Gözlerim yerde ki resimlerde dolaştı.

Benim ergenliğimde yüzüm de kafam kadar sivilce çıkıyordu bir de fasulye çangalınınkine bak! Yuh anasını!

-Bade, sen hala ergensin.

Sus, konumuz asla bu değil.

"Biliyor musun 10 yaşındaydım onu kaybettiğimde." Yerdeki resimlerin arasından bir resim seçip bana gösterdi. Arkadaşlarıyla toplu çekilmiş resimdi. Öglena Selim yoktu. sadece birini tanıyamadım resimde.

Onunda kim olduğu belliydi.

İçime öküz oturdu.

Boğazıma da olabilir.

"Biz çok küçükkenden beri arkadaşız. Ailelerimiz arkadaşlar zaten. Hepsi öz kardeşlerim gibi. Ondan Füsun'un duygularına karşılık veremedim."

Bu anlattıkları kendimi nedensiz bir şekilde özel hissettirmişti. Özeliydi sonuçta. Ve bana özelini anlatıyordu.

Kurban olduğum.

"O çok farklıydı. Evimizi temizleyen Fatma ablanın oğluydu. Ama bundan hiç utanmazdı. Tek başına bir köşede oturur annesinin işini bitirmesini beklerdi. Yalnız kaldığım bir gün beraber top oynamakta ısrar edince tanışmıştık. Çok iyi bir arkadaştı. Cidden çok, çok iyi bir arkadaştı."

Durdu. Sözünü kesmeden dinledim dediklerini. Üzerime bir yorgunluk düşmüştü. Ses tonu sakindi. Neden bilmiyorum ama sıkça hissetmediğim o tuhaf duygudan hissediyordum. Devam etti sözlerine.

"Onu grubama sokmak istiyordum. İlk başta itiraz etse de bizimkilerle tanıştıktan sonra kabul etti. Sonra bir gün top oynamaktan sıkılıp denize kaçtık."

"Eğer zorlanacaksan anlatma, uyuyalım boşver."

"Hayır, anlatmak istiyorum." dedi ve kafasını omzuma yasladı.

Allahım sana geliyorum.

"İlk başta kumlarda oynadık ama hava çok sıcaktı. Sadece biraz girip çıkacaktık suya. Kenarda duracaktık zaten. Ama öyle olmadı. Belden altımız sudaydı ve birbirimize top atıyorduk. Sonra ben topu ileriye attım. O da almaya gitti." Yutkundu. Sesi çatallaşmıştı.

Lütfen ağlama.

"Birden çırpınmaya başladı. Ne olduğunu bile anlamadım. Küçüktüm çünkü. Yardım bile edemedim. Donup kalmıştım. Beni bulduklarında hala suyun içinde oraya bakıyormuşum ve o kadar suda kaldığım için titriyormuşum. Onun bedeni de fazla uzakta olmadığımız için kıyıya vurmuş."

Omzuma bir ıslaklık düştü. İlk defa titrediğimi hissettim. Ve ilk defa bir başkası için gözlerimin dolduğunu...

Yavaşça kalktık ama yüzüne bakmadım. Yavaşça örtüyü açıp içine girdik. Gece lambasını kapattım ve kollarımı açtım. Kafasını boynuma koydu. Parmaklarımla saçlarıyla oynamaya başladım.

"Sen suyun içinden çıkmayınca aklıma o anlar geldi. Sende öleceksin zannettim."

Deme öyle kalbime birşeyler oluyor.

"Ama ölmedin ve burdasın."

"Burdayım." diye fısıldadım. Gözlerim daha çok doldu. Sanırım içkiliydi yoksa böyle şeyler söylemezdi. Umarım içkilidir ve yarın bunları hatırlamaz.

"Gitme hiç benden, alıştım ben sana yaban çiçeği."

Gözümden bir damla yaş düştü.

Ne oluyor anasını satayım.

"Sende hiç gitme benden. Bende alıştım sana."

Çocuk gibiydi. Küçük bir çocuk gibi. Saçlarını öptüm.

"Ölme sende." yine ıslaklık hissettim boynumda.

"Ölmem."

Biraz susup kaldı. Saçlarıyla oynamaya devam ettim. Biraz sonra fısıldadı.

"İyi geceler içimin canı."

İçimin canı.

Ben artık Fırat'ın benim için ne ifade ettiğini biliyordum. Ama korkuyordum.

"İyi geceler içimin aydınlığı."

Ve sanırım bunu bir süre gizleyecektim.

***

Şükür sonunda birbirlerine karşı ciddi bir adım attı evlatlarım :) Bade için dönüm noktası oldu bu bölüm. Ve Bade dönüm noktalarında ne yapar? Kaçar ahahhahaha

Şaka şaka ben bile kestiremiyorum ne yapacağını, kendinize iyi bakın, seviliyorsunuz. ❤

28 Ekim.

BAKIRKÖY'E ÇEYREK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin