B.Ç.K - "BANYO"

12.8K 751 260
                                    

"Ayça!" diyerek bağırdım gücüm yettiğince mahallenin başından apartmana doğru koşarken.

"Lan Ayça!"

Ev üçüncü katta olabilirdi, umrumda mıydı peki? Hayır.

"Ne bağırıyorsun kız kuyruğuna basılmış it gibi?"

Düşman tarafından Nergiz teyze. Boyu ve kilosu bilinmiyor. Yaşı hakkında asla bilgi vermez. Karşı apartmanda oturur ve yaşam alanı penceredir. En büyük hobisi pencereden dışarı bakıp laf yetiştirmektir.

Onu tanıdığımızdan beri aklımızda tek bir soru var.

Nergiz diye teyze adı mı olur be?

"Çünkü kuyruğuma basıldı Nergiz teyze." der demez kendimi apartmandan içeri attım ve bağırmaya üçüncü kata çıkana kadar devam ettim.

"Ayça! Ayça!"

Anahtarı kapı deliğine sokup içeri girdim. "Ayça! Lan nerdesin?"

Tabikide mutfakta tıkınıyor.

"Ne oldu lan? Ne bağırıyorsun kuyruğuna basılmış ördek gibi?"

Haydaa.

Siz ne istiyorsunuz bu hayvanların kuyruklarından?

"Oğlum, gerçek lan. Gerçekten evliymişim ben."

Elindeki Nutella kavanozunu kenara bırakıp yüzüme baktı. "Ne diyorsun kızım sen? Baştan anlat şunu."

"Hani geçen yazın kovulduğum bir iş yeri vardı ya."

"Sen geçen yazın bir sürü yerden kovuldun dozurik."

Dedim size. Bu kız düşman.

"Hani ünlü bir yerdi. Zenginler takılıyordu, hatırladın mı?"

"Evet" derken ikimizinde kafası odanın çaprazına doğru dönmüş, hayal baloncuğun kafamızın yanında belirmişti.

Ve başladım anlatmaya.

Tabiki de düzgünce değil, kendi tarzımla.

                              🐣

"Sonra işte çarptım kapıyı çıktım. Adam benden bir korktu var ya. Abla özür dilerim falan dedi. İşte yarın akşam yemeğe gidiyorum. Muhtemelen gece de orada kalacağım."

Ayça bana ,At yalanı kucaklayayım inananı der gibi baktı.

"Hem adam senden korktu hem de yemeğe gidiyorsun öyle mi?"

He ya, öyle.

"Acıdım kızım. Koskoca adam ayaklarıma kapandı."

Ulan senin yalanlarını seveyim Bade.

Ne kızsın be!

"Anladım. Sen eğlence arıyorsun, yoksa çoktan karakolluk olmuştun. Sende kankamsın ne yapayım. Allah da beni seninle sınıyor. Arkandayım ne yapıyorsan."

Ulan Salih. Keşke kankam sen olsaydın. Ya da Selena da olabilirdi. Hades'e bile razıyım be.

Kankam dediğim, aslında düşmanım olan Ayça'nın yanından kalkıp kendimi banyoya attım. Tabikide saatlerce banyoda kalmadım.

Su parası veriyoruz, bedava mı su?

Sonra yattım ve düşünmeden yarın oldu. Hemen uyuyordum ben, kafam yastığa düşmeden gözüm kapanıyordu.

"Kalk kız! Yemeğe gideceksin akşam oldu. Ayı gibi uyuyorsun dün geceden beri."

Anne beş dakika daha.

"Daha sana ağda yapacağım."

Ne, ağda mı? Yataktan anında doğrulmadım, doğrulamadım çünkü yere kapaklandım.

"Ben senin ağda eziyetini çekmemek için epilasyona gidip tüm paramı oraya yatırdım lan vicdansız."

Piç gülüş artı kötü kadın gülüşü.

"Günaydın dozuriğim. Nasılda hemen kalktın." üzerimdeki yorganı çekti ve yatağın üzerine bıraktı. Malum hala yerde yatıyordum panda gibi.

"Saat cidden dört oldu. Seni bilerek uyandırmadım. "

Sonrası, Ayça'nın saçını başını yolma, küfür, kapanış.

                                 🐣

"Emin misin bunları giyeceğine?" diye sorarken Ayça, bende aynada kendimi süzüyordum.

Her zamanki bendim işte. Sadece tişört yerine gömlek giymiştim fakat yine tişörtten vazgeçemeyip gömleğin içine tişörtü tekrar giymiştim. 

Huylu huyundan vazgeçmezmiş.

"Evet böyle gideceğim. Alt tarafı tanışma yemeği."

Anahtarı, telefonu ve Ayça'dan arakladığım parayı cebime tıkıştırıp kapıya çıktım. Tabiki de karşımda dün beni havada sallandıran adamı görmeyi beklemiyordum.

"Naber lan yabani, baba zürafa mı gönderdi seni?"

"Murat bey göndermedi, Fırat bey gönderdi."

Demek baba zürafanın adı Murat'tı.

Ve pembe şeytan fısıldar.

Murat.

Koyim de tur at.

"Tamam."

Arabaya bindik. Yine o tanıdık yola girince, yabani gelip kapımı açtı. Tabiki de arabayı durdurup kapımı açtı. Yanlış anlamayın.

"Yemek Murat Bey'in evinde olacak." derken zile bastı ve pencere kenarından bizi gizlice izleyen teyze kapıyı açtı. Evden çıkıyor gibiydi. Çantası falan elindeydi.

Ulan Bade çok zekisin.

Teşekkür ederim iç ses.

Önemli değil.

"Görüşürüz gelin hanım kızım. Fırat oğlum içerde."

Sen ne kadar tatlısın be, yerim.

"Görüşürüz."

Kendimi içeri atıp kapıyı arkamdan kapattım. Bu ev fazla mı sessizdi? Üst kata doğru adımlamaya başladım, iyi ki spor ayakkabılarımı giymiştim. Yoksa fena ses çıkardı bu sessizlikte ayaklarımdan. O değil de, daha iki gün öncesine kadar boş boş geziyordum, şimdi heyecan üzerine heyecan yaşıyorum anasını satayım.

Üst kata çıkıp tam dönecekken kenarda duran vazo yere düştü ve pat! Paramparça oldu.

"Hay senin!"

Koridorun sonundaki odanın kapısı birden açıldı.

"Ne oluyor lan orada?"

Ben vazoya, zürafa surat bana, vazo ise kendi halinde darmaduman olmuş şekilde yerde bize bakıyordu.

Yani gözü olsaydı kesin bize bakardı.

Gözlerimi vazodan alıp zürafa surata çevirdim.

Bir dakika bir dakika!

"Oha!"

Sadece belinde havlusuyla, banyodan yeni çıktığı belli olan karşımdaki kişi Fırat mıydı?

Allah'ım inşallah kör olmuşturum.

Amin.

***    

🐣🐣🐣🐣🐣🐣🐣🐣🐣

BAKIRKÖY'E ÇEYREK KALAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin