Karanlıktan korkarım ki ben

4.6K 546 311
                                    

Yetimhane müdürünün beni yaka paça sürüklemesi sonucu bodruma kilitlenmiş,soğuk parkeye çöküp ellerimi birbirine sürterek ısınmaya çalışıyordum.
Aslında soğuk değil de karanlığı sevmezdim ben. Karanlığı kim severdi ki zaten..
Olduğum bodrum katının çaprazında bulunan kırık cam içeriye az da olsa ışık soktuğu için tanrıya şükür ediyordum. Sırtımı boyası dökülmüş gri renk duvara yaslayıp,gözlerimi yumdum bir kaç saniyeliğine.
Belki de güzel şeyler düşünürsem unuturdum karanlığı.

Bir ışık düşunmeliydim.
Bir melek.
Belki de bir peri.

Hangisi olursa olsun aklımda canlanan tek şeyin o sarı saçlı çocuğun,park jimin'in masum yüzünün belirmesi ne kadar normaldi ki ?

Kapalı gözlerim onun güzel yüzü ile süslendiğinde huzurlu bir ifade kapladı yüzümü.
Gülümsemiştim.
Tam da onun sevdiği gibi tavşan dişlerimi göstererek gülümsemiştim.

Ben onun güzelliğine yeniden,yine ve ömrüm boyunca sürekli olacağı gibi tekrar kapılırken aniden açılan kapı ile gözlerim sert sesin geldiği yöne döndü. Demir kapı ardından bana hala sinirle bakan yetimhane müdürü  bana doğru sert bir şekilde adımladığında gözlerim korku ile büyümüş,yaslanmış olduğum duvara daha çok sinmemi sağlamıştı.

Tam önümde durduğunda abimin bana geçen sene hediye ettiği sarı tişörtümün yakalarından tutup beni doğrultu. Yüzüme yeniden yediğim tokat ile dudaklarımı acı ile sıkıp ağlamamaya çalıştım. Neydi amacım bilmiyordum ben de.
Belki de ağlamalıydım neden dudaklarımı ısırıyordum ki ?
Her çocuk dayak yediğinde bunu yapardı belki ben de yapmalıydım.
Ben de çocuktum sonuçta.
12 yaşında kanatları kırık bir çocuktum.

Ama yapamadım, o iğrenç adamın ağlayaşımı görmesini istemedim.
Belki de benim farkım buydu.
Güçlü olmasam da, omuzlarım zayıf ve küçük olsa da ben güçlü durmak zorundaydım.

Hayatın dünyadaki  tüm zayıf çoçuklara kuralı bu gibiydi.

Yediğim tokat sonrası patlamış dudağım ağzıma kan tadı gelmesini sağlarken öfkeli adam kullaklarıma o iğrenç sesini sunmaya devam ediyordu.

" Camı kırarsın ha !!
Sen baş belası bir veletsin !! Ama biliyor musun biz burada baş belası veletlere ne yaparız ? "

Sinirle tıslamalafı sonrası elini pantolonun kemerine attığında korku ile bağırmıştım. Dizlerim üzerine çöküp ellerimi birbirine sürterken bu sefer ağlamaktan korkmayıp hıçkıra hıçkıra yalvarmıştım.

"Özür dilerim efendim... çok özür dilerim.Yemin ederim bir daha böyle bir şey yapmayacağım lütfen beni affedin. Lütfen bunu yapmayın."

Yalvarıyordum,çünkü düşündüğüm şeyin gerçekleşmesinden deli gibi korkuyordum.
O ise dediklerimden bir şey anlamaz gibi hayretle bakarken pantolonun kemerini çıkarmaya devam etmişti.
Çıkardığı kemeri ikiye katlayıp omzuma sertçe vurduğunda düşündüğüm şeyin olmadığını anladığım için teşekkür etmek istemiştim.

Ben deli gibi bana dokunmasından korkarken o kemerle bana vurmayı tercih etmişti.
Ve yemin ederim ki bu yüzden ona minnettar olabilirdim.

Elinde katladığı siyah deri kemeri defalarca benim zayıf sırtıma vurmuş,her seferinde acı ile bağırmamı sağlamıştı.
Kemerin üç kısmında bulunan demir sırtıma her değindiğinde deli gibi kanadığına o kadar emindim ki.
Ama diyordum kendi kendime.
Ya ben değil de jimin çekecek olsaydı şu acıyı.

Benim kalbim buna dayanamazdı ki.
Bi yerden sonra sırtıma çarpan kemerler bende acı hissiyatının kaybolmasını sağlarken yorgunca yere yığılmıştım.
Artık acıdan bayıldığımı fark etmiş olacak ki elindeki deri kemeri pantolonuna yeniden geçirip terleyen alnını silerek beni soğuk ve karanlık odada yeniden tek başıma bırakmıştı.
Sırtımdaki yoğun acı ve gözlerim de oluşan ıslaklık yorgunluk ile bütünleşip uyuya kalmamı sağlarken vücudumu büküp kollarımı kendime yastık yapmıştım.

...........

Kulağımda yankılanan garip ses  gözlerimi yavaşça açmamı sağlarken duyduğum sesin gerçek olup olmadığını sorguluyordum.Eğer sağır olmadıysam veya hut delirmediysem bu ses tak tak sesinden başka bir şey değildi, ama başımı o yöne hafifçe çevirdiğimde gördüğüm yüz kesinlikle benim park jimin'ime aitti.

Uyuya kaldığım soğuk zeminden sonra başım kırık camdan bana bakan jimin ile buluştu.
Gözlerindeki korkuyu buradan bile görüyordum. Olduğum yerden doğrulup ona doğru bir kaç adım attığımda aramızda çok az bir mesafe kalmıştı.
Kırık cam ve parmaklıklar arasından elini bana uzatığında hızla elini geri itmiş endişe ile kızmıştım.

"Hey !! Cam kırık dikkat etsene ! "

Dediğim şey ile gülümserken büyük ihtimalle yanında taşıdığı deftere pek de güzel olmayan o yazısı ile yine bir şeyler yazmıştı.Etraf zifiri karanlık olduğu için yanında getirdiği feneri bana vermiş kağıda yazdığı şeyi bana uzatmıştı.

"Sen iyi misin cidden? Senin için çok endişelendim.."

Gördüğüm çirkin yazı ama bir o kadar da güzel sözler ona gülümsememi sağlarken başımı sallayıp iyi olduğumu belli edercesine hafif sesli bir şekilde bağırmıştım.

"Ahhhh tabi ki de iyiyim. O müdür bozuntusu sadece beni buraya kilitledi bana vuracak diye çok korktum ama hiçbir şey yapmadı salak herif. Karanlıktan korkacağımı düşünmüş olmalı ki beni buraya kitledi ama ben korkmuyorum tabi ki. Yani anlayacağın çok iyiyim benim için endişelenme."

Çok mu fazla yalan söyledim bilmiyorum ama mecburdum.
Ben cidden korkak biriydim. Çok fazla korkum vardı.
Yılanlardan korkardım, asansörlerden, davlumbaz fırının patlamasından,karanlıktan, köpeklerden,hakim amcalardan....
Çok fazla korkum vardı gerekli veya gereksiz,korkaktım işte...

Dediklerim son bulduğunda bu sefer aklıma takılan şeyi sormak için elimdeki fenerin ışığını yüzüne tutup gözlerinin kısılmasını sağlarken başımı yana yatırarak konusmuştum.

"Hey ! Bir dk sen benim burada olduğumu nereden öğrendin ki ? "

Elimdeki defteri ona cevaplaması için yeniden uzatığımda hızla yazmış bana doğru uzatmıştı yine.

"Senden önce de ceza yiyen diğer öğrenciler de hep buraya kilitleniyormuş. Diğer çocuklar söyledi."

Dedikleri ile başımı salladım. Elimdeki defteri yeniden ona uzatığımda bir şeyler yazıp yeniden bana uzattı.

"Bunu neden yaptın? Neden benim suçumu kendin yapmış gibi üstüne aldın?"

Okuduğum şey bir kaç saniye duraksamamı sağladı. Aslında ben neden bunu yaptığımı biliyordum ama o bilmiyordu. Ne diyecektim ki hem. Abim seni taciz etmiş ve bende bu yüzden büyük suçluluk hissediyorum bu yüzden seni korumak istedim mi diyecektim.
Hayır hayır bu kesinlikle imkansızdı.

"Sadece" dedim.Sesim titrerken "sadece seni korumak istedim. Hem belki de karanlığı sevmiyorsun diye buraya gelmeni istemedim."

Elindeki deftere bir şeyler yazıp bana gösterdi yeniden.

"Bir daha benim için böyle bir şey yapma.Çünkü ben cidden karanlığı severim benim için sıkıntı olmaz."

Son kez gösterdiği defter sonrası gülümsemiş parlak ayın ışığını gölgelemişti.
Ve o kırık camın önünden uzaklaşırken ben arkasından ona bağırmıştım.

" Fener için teşekkür ederim park jimin. Benim jimin'im. "




Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın 💜



God's Plan°Jikook Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang