52. BÖLÜM

19.4K 800 147
                                    

Bu bölüm sevgili senaak123'a gidiyor. Seversin umarım canım:)

Kerem’in yolculuk planını ona açmasından sonra Zeynep, Kerem’in olmadığı bir anda onun doktoruyla konuşmuş; bu planı onaylayıp onaylamadığını sormuştur. Doktor gülümseyerek ona bakmış ve

-Kerem Bey’e de söyledim. Hiçbir sakıncası yok. Extrem sporlarla uğraşmayacaksa, aşırı alkol almayacaksa, çok uzun süreli uçak ya da araba yolculuğu yapmayacaksa bir engel yok. O da bunların hiçbirini yapmayacağına dair söz verdi.

-İyi ama Doktor Bey, uçak yolculuğu planladığını biliyorum ben.

-Birkaç saatlik bir yolculuk sorun olmaz Zeynep Hanım, ben uzun süreden söz ettim. Gideceğiniz yeri bilmiyorum ama Kerem Bey bana uzun süre uçmayacağınızı söyledi.

Seyahat planıyla ilgili tek öğrenebildiği de bu olmuştur Zeynep’in. Şimdi Kerem, pilota kalkış için direktif verip yerine geçip oturduğunda dahi nereye gideceklerini bilmemektedir. Kerem’e her soruşunda “Sabret güzelim!” den başka cevap alamadığı için artık sormayı da kesmiş beklemektedir.

Uçağa bindiklerinden yaklaşık 4 saat sonra pilot, inişe geçtikleri bilgisini verir. Zeynep’in ısrarıyla havalandıktan sonra uykuya dalan Kerem, iniş haberiyle uyanıp koltuğunu dikleştirir. Uzanıp Zeynep’in elini tutar. Zeynep kaygıyla onun yüzüne bakarken “İşte, geliyoruz!” der gülümseyerek. Zeynep, hâlâ tedirgindir. “ İyisin değil mi? Yorulmadın değil mi?” soruları arka arkaya gelince Kerem, avcundaki eli dudaklarına götürüp “Bak, bir konuda anlaşalım! Ben doktora söz verdiğim gibi dikkatli olacağım ama sen de bana hasta muamelesi yapmayacaksın ve endişelenmeyeceksin, tamam mı? Sadece iki gün Zeynep… Sadece iki gün sen ve ben olacağız ve bizden başka hiçbir şey düşünmeyeceğiz, anlaştık mı?” Onun gözlerinde yine kaybolur Zeynep. Usulca “anlaştık” diyebilir sadece. Kerem, “Güzel!” diyerek dudaklarına uzanır. Öpücük, tekerleklerin piste değen sesiyle kesilir. 

Uçaktan inip havaalanına girdiklerinde Zeynep, Paris’te olduklarını şaşırarak fark eder. 

-Kerem…. Bu… bu nerden geldi aklına?

-İş için Paris’e ilk geldiğimde birkaç gün şehrin tadını çıkarmak istedim. İş yaptığımız yaşlı Fransız’a yemekte neler yapabileceğimi sordum. Adam bana gülerek “Evlat! Paris aşk şehridir. Buranın öyle tek başına ya da günübirlik heyecanlarla tadını alamazsın. Paris’i sevmek istiyorsan, onu yaşamak istiyorsan âşık olduğun kadını alıp geleceksin!” dedi. O cümlesini hiç unutamadım. Daha sonra birkaç defa geldim yine ama adam haklıydı galiba o kitaplardaki muhteşem Paris’i bir türlü bulamadım. Şimdi o yaşlı Fransız’ın öğüdünü tuttum işte! Bakalım, bu defa sevebiliyor muyum Paris’i?

-Sen gerçekten delisin!

-Ben de seni seviyorum, karıcığım…

Sonra Zeynep’in elini tutmuş ve yavaş yavaş akşamın çöktüğü şehre adım atmışlardır. Bindikleri taksi onları Champs- Elysees’de çok şık bir otele götürür. Zeynep ışıl ışıl aydınlatılmış caddeden geçerken şehrin büyüsünün onu ilk anda içine aldığını duyumsar. Kerem’in avcundaki eli, sıcaklığı, yaşadığı anın rüya olmadığını fark ettirse de kendini uzun zaman sonra ilk kez bu kadar huzurlu hisseder. Gülümseyerek başını Kerem’e çevirdiğinde onun gözlerindeki ışığın güzelliğini bir kez daha fark edip buna sebep olmanın keyfini yaşar.

Odaları, otelin üst katlarında muhteşem manzarasıyla göz kamaştıran bir dairedir. Bavulları getiren görevli dışarı çıktıktan sonra Zeynep, pencerenin yanına gidip ışıklar içindeki şehri izler. Kerem, yanına gelip beline sarılmıştır. Başını onun göğsüne yaslayıp sessizliğin huzuruyla bir süre öylece kalırlar. Kerem, Zeynep’in saçına hafif bir öpücük kondurur ve yavaşça “Hadi!” der. Zeynep başını çevirip “Ne hadi?” diye sorar. 

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin