40. BÖLÜM

26.3K 865 132
                                    

Bölüm sevgili gbmyheart'e gidiyor:))))) Umarım beğenirsin canım:)

Zeynep, sabah uyandığında kendini yatağında bulunca kısa bir süre şaşkınlık geçirir. En son hatırladığı, Rüya’nın odasındaki koltukta onu uyutmaya çalıştığıdır. Uzun süren bir çabadan sonra Rüya’nın ateşi biraz düşmüş ve minik kız uyuyabilmiştir. Sallanan koltukta onu kucağında tuttuğunu ve dalmasını beklediğini hatırlamaktadır. “Herhalde yorgunluktan, sonra kalkıp buraya geldiğimi hatırlamıyorum.” diye düşünür.

Yataktan kalkıp duşa girdiğinde bir önceki gece, bütün ayrıntılarıyla canlanır gözünde. Kerem’le yaşadıkları… Ondan özür dilemek için yanına gidişi… Kerem’in gecenin bir vaktinde kapıyı vurup evden gitmesi… Rüya’nın ateşlenmesi… “Kerem, eve döndü mü acaba?” diye düşünür. Nedense onun evde olması Zeynep’i rahatlatmaktadır. Evden gitmesi hele de kendisine bu kadar kırgın gitmesi canını acıtır. “Nasıl toparlayacaksın bakalım, bunu Zeynep Hanım?” diye sorar kendine. 

Kendi kırgınlığını kabullenmiştir. Kerem’i affedememesi, bir türlü onu bağışlayamaması büyük bir sorunken bir de onu manasızca kırmış olmak, aralarındaki şey her neyse, ona çok daha büyük zarar verecektir. “Birbirimizi bu kadar çok severken nasıl olup da bu kadar derin incitebiliyoruz ki?” diye düşünür. 

Dün akşam öğrendikleri Zeynep’i gerçekten çok sarsmıştır. Seda ile kardeş olmamaları, Seda’nın Barış’ın kardeşi olması, babasının Kerem’e yaptığı şantaj, Kerem’in her şeyi ondan saklaması ve Kerem’in babasının yaptıkları… Bütün bunlar kolay kaldırılabilir şeyler değildir, sadece bir tanesi bile en sağlam ilişkiyi yerle bir etmeye yetecek güçtedir.

Kerem, bütün bunları tek başına sırtlamış, en yakın dostlarına dahi anlatmadan sevdiği kadını kaybetmek pahasına bunu kendine saklamıştır. Evet, saklaması belki de büyük hatadır ama başkaları zarar görmesin hele en çok da kendisi zarar görmesin diye yaptığı açıktır. Onu yeniden bulduğu ilk günden beri Zeynep’i ne kadar sevdiğini defalarca söylemiş, her hareketiyle bunu ona hissettirmeye çalışmıştır. Rüya’nın doğduğu gece Yağmur’un ona söylediği bir cümle gelir aklına: “Seni ameliyathaneden çıkaracaklarını söylediğinde hemşire, hepimizden önce o koştu ameliyathane kapısına Zeynep! Kızı oradaydı, bir an bile tereddüt etmedi. Bebeğe değil sana koştu. Bu rol olamaz. Bilinçli olamaz. O adam sana hâlâ âşık!”

Zeynep’in aklı ve duyguları birbirine girmiş, neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemez hâle gelmiştir. Tek bildiği Kerem’i deli gibi özlediğidir. Dün gece yaşananlar bu özlemi fazlasıyla su yüzüne çıkarmıştır zaten. “Bir şeyler yapmam gerek, bir biçimde Kerem’den özür dilemeliyim. Onun benden uzaklaşmasına dayanamam.” diye düşünür.

Aklı karmakarışık çıkar duştan. Üzerine bir şeyler geçirip ilk iş Rüya’nın odasına gider. Rüya uyanmış, bakıcısıyla oyun oynamaktadır. Kadın onu görünce gülümseyerek

-Günaydın Zeynep Hanım.

-Günaydın Seher. Rüya’nın ateşi ne durumda?

-Sabah ilk iş kontrol ettim, düşmüş tamamen. Yorgun biraz ama keyfi yerinde... Zor bir gece geçirdi.

-Evet, ben de burada uyuyakalmışım.

-Geç vakit Rüya’yı kontrol etmeye geldim. İkiniz de koltukta uyumuştunuz. Ben kıyamadım sizi uyandırmaya. O sırada Kerem Bey geldi. Sizi odanıza götürdü. O kadar yorgundunuz ki uyanmadınız bile.

Kadının söyledikleri Zeynep’i hem şaşırtır hem rahatlatır. Demek Kerem gece eve dönmüştür. Kendini zorlayarak sorar.

-Kerem, çıktı mı?

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin