32. BÖLÜM

24.1K 756 115
                                    

Bu bölüm de Sevgili Yosun'a gidiyor:)))))

5 ay sonra

Rüya doğduktan sonra Kerem her hafta, bazen haftada iki kez Urla’ya gelir. Zeynep bu gelişlerin hiçbirinde Kerem’le görüşmeyi kabul etmez. İlk zamanlar havalar serin olduğu için Kerem’i eve alsa da her zaman onu karşılayan Gülen olur. Zeynep odasına kapanıp çocuğu Gülen’le babasına gönderir. Ancak söz verdiği gibi Rüya’yı Kerem’in nüfusuna kaydettirmekte hiç sorun çıkarmamıştır. Urla’da bulduğu bir avukat aracılığıyla kızının babasının nüfusuna kaydedilmesi sağlamıştır. 

Havalar düzelince bebeği yine Gülen’le kafeye göndermiş ama Kerem’i ne kadar ısrarcı olursa olsun görmeye yanaşmamıştır. 

Kerem, kızıyla giderek daha zor ayrılır olmuştur. Her defasında kızına sarılmasını ve onu bırakırken çektiği acıyı gözlerinden okuyan Gülen, Zeynep’le ne kadar konuşursa konuşsun onun duvarlarını yıkmayı başaramaz.

Kerem, giderek sabrının sonuna gelmektedir. Birkaç kez yine Gülen teyze aracılığıyla Zeynep’e mektuplar yollamış ama onlara da tepki alamamıştır.

                        XXX

İstanbul’da güzel bir bahar sabahı Kerem, Barışların evinin bahçesinde Begüm ve Barış’la kahvaltı sonrası kahvesini içmektedir. Gözü onlardan biraz uzakta bakıcısıyla top oynamakta olan Kerem’in üzerindedir. Ona her bakışında kendi kızı, gözünün önüne gelmekte ve ondan ayrı kaldığı her saniyeye lanet etmektedir. 

İstanbul’a dönünce babasıyla görüşmeden Zeynep’e gitmiş olmasa bu acıyı bu kadar derin yaşamayacaktır belki de. “O zaman Rüya da olmazdı ki!” diye düşünür. “Şimdi hiç değilse boktan hayatımın içinde bir tek güzellik var. Ah, Zeynep; bir kez, sadece bir kez dinlesen beni…”

-Kerem, daldın yine.

-Ha, ne dedin Barış?

-Daldın diyorum.

-Evet ya, düşünüyordum. Ben bu şekilde devam edemeyeceğim Barış ya!

-Rüya’yı mı diyorsun.

-Zeynep ve Rüya… Böyle götüremeyeceğim ben! Giderek daha da dayanılmaz oluyor. Kızımın her şeyini kaçırıyorum. Yarın yürüyecek, konuşacak ve ben bu ilklerin hiçbirini yaşayamayacağım.

-Zeynep hâlâ konuşmuyor değil mi?

-Ne karşıma çıkıyor ne konuşuyor. Rüya ile ilgili hiçbir engel koymuyor hakkını yiyemem ama onlar Urla’da ben İstanbul’da… Bir şey olsa ulaşmam bile saatler alır.

-Avukatlar bir görüşme ayarlasa…

-İşi o yola dökmek istemiyorum Begüm. Bu daha da itici yapacak her şeyi…

-Acaba diyorum ki ben…

-Hayır Begüm! Sağ ol… Yağmur’u ikna etmen benim için dünyaya değer ama Zeynep, Yağmur gibi değildir. Daha da kötüleştirir her şeyi…

-Anlamıyorum abicim ya! Gerçekten anlamıyorum. Birbirinizi deli gibi sevdiniz. Bir çocuğunuz var. Hiç mi merak etmiyor ne olup bittiğini? Gerçekten dediği doğru mu acaba? Gerçekten sevmiyor mu Kerem?

-Buna inandığım an, işte o an, gerçekten biterim, Barış! Hayır! Doğru değil. Bir an bile inanmadım buna ve inanmayacağım da… 

-O zaman niye?

-Bir defa görse bir kez konuşmamam izin verse özenle ördüğü kalede gedik açılacak. Çok iyi biliyor. Kaçtığı bu işte! Güvenini yok ettim ben onun. Zeynep, güvenemediği insanla öldürsen bir arada olmaz. Ne kadar severse sevsin, güvenmiyor bana. Duygularını sarıp sarmalayıp sakladı. Ortaya dökülmelerine izin vermez. O yüzden kaçıyor işte.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin