29. BÖLÜM

24.7K 754 134
                                    

Zeynep, Can’la yaptıkları konuşmadan sonra telefonu kapar. İki eliyle başını avuçlarının arasına alıp öylece kalakalır. Duydukları onu hem şoke etmiş hem de fena hâlde korkutmuştur. Can ona Kerem’in Seda’yla evlenmediğini ve kendisini sormak üzere iş yerine Yağmur’u görmeye geldiğini anlatınca neye uğradığını şaşırmıştır. Hayretten ne hissettiğini bile sorgulayamamıştır. Rahatlama mı, korku mu, nefret mi, özlem mi? “Ne özlemesi be! Saçmalama kızım!” diye kendini durdurur. 

Can, söyleyeceklerini bitirince ona “Zeynep, şimdi hâlâ kararın aynı mı?” diye sormuştur. “Ne kararı Can?”, “Yani bebeği söylemeyecek misin babasına?” Hiç düşünmeden cevaplamıştır Zeynep. “Hayır Can! Asla söylemeyeceğim!” “Peki, o hâlde şimdi dediklerimi yapıyorsun…” Sonra ardı ardına bir sürü direktif vermiştir. Telefonunu değiştir, Sadece bizimle konuşmak için isimsiz bir hat al. Bizim numaralarımızı kaydet. Gülen teyzeyi seni soran herhangi birine karşı uyar. Skype ile görüşme yapma, mail atma vs… 

“FBI ajanı olmalıymış Can!” diye düşünür ama haklıdır arkadaşı. Zeynep de Kerem’i Can gibi iyi bilmektedir. Eğer aklına koyduysa… Hayır, bu kez olmaz. Ben sana bir defa güvendim Kerem! Hayatımın en büyük hatalarından birini yaptım! Bir daha asla!... Ne olursa olsun bundan sonra seni hayatıma, hayatımıza sokmayacağım Kerem!”

XXX

3 ay sonra

Kerem, işten çıkmadan önce Ufuk’u yanına çağırtır. Ufuk, içeri girdiğinde başı mahcup bir hâlde eğiktir. Kerem’in bir kez daha ona çok öfkeleneceğini bilmektedir. Kerem, Ufuk’a bir süre bakar

-Ufuk, hâlâ bir gelişme yok mu?

-Maalesef Kerem Bey…

-Ne demek “maalesef” Ufuk, ne demek?

-Kerem Bey, aklıma gelen her yer yolu deniyorum ama Zeynep Hanım’ın izine ulaşamadım henüz.

-Ufuk! Bir kadını bulmak gerçekten bu kadar zor mu yoksa sen giderek daha mı beceriksiz oluyorsun?

-Kerem Bey, inanın mazeret olarak söylemiyorum ama sizinle ilk konuştuğumuz günden beri Yağmur Hanım’ı takip ettiriyorum. Ancak bir tek şeyden eminim Zeynep Hanım İstanbul’da değil.

-O kadarını ben de biliyorum. Peki ya telefon işi?

-Yağmur Hanım’ın telefonunu sürekli dinletiyorum ama hiç görüşmedi Zeynep Hanım’la. Tek bir mesaj atmadı. Mailleri kontrol ediliyor. Zeynep Hanım’ın bizdeki telefonunu denedim ama kullanım dışı. Tüm araştırmalarıma rağmen yeni bir hat aldıysa da onun numarasını bulamadım. Kısacası ne yazık ki çok utanarak size bir gelişme olmadığını söylemek zorundayım Kerem Bey. Ancak en küçük bir şey bile bulsam…

-Yağmur, hiç şehir dışına çıkmadı mı Ufuk? 

-İki defa havaalanına gitti birinde Bodrum’a diğerinde Ankara’ya gitti efendim. Birkaç günlük gezilerdi. 

-Ufuk! Ne gezisi? Gezi filan değil. Bir şekilde Zeynep’in yanına gitmiş. Orada kaldığı yerleri kontrol ettin mi?

-Hayır efendim. İki gezi de bana iş gezisi gibi görünmüştü.

-Kadın psikolog Ufuk! Allah aşkına ne iş gezisi olacak? Ben mi söyleyeceğim sana ya! 

-Kerem Bey çok özür…

-Özür filan dileme Ufuk! Özür dileme. Bana Zeynep’i bul!

Ufuk gittikten sonra Kerem şirketten çıkar. Arabadan Barış’ı arar. 

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin