8. BÖLÜM

35.2K 837 61
                                    

Oturduğu banktan ağır ağır kalkar. Parkta biraz dolaşır. O sırada telefonu çalar. Arayan babasıdır. Bir yığın direktif, bir yığın soru ve yapılması gereken yeni işler… Telefonu kapadıktan sonra teslimiyeti yaşayan her insan gibi, sorgulamadan ve düşünmeden şirkete döner. Bütün gün deli gibi çalışarak beynini meşgul eder. Tamamen uyuşmuş, robot gibi düşünmeksizin hareket etmeye başlamıştır.

Kerem eve geldiğinde çoktan akşam olmuştur. Kapıya gelip anahtarını cebinden çıkardığında içine bir kaygı dolar. “Ya Zeynep’i evde bulamazsam ya gitmişse…” Kendi kendine bir veda etmeden gitmeyeceğini söylese de kapıyı korkarak açar. Mutfaktan gelen sesleri duyunca derin bir oh çeker.

Kerem’in kapıyı açmasını mutfaktan duyar Zeynep “Sonunda… Nihayet gelebildi beyefendi!” diye söylenerek mutfaktan çıkıp onu karşılamak üzere kapıya gider.

Kerem, Zeynep’i görünce bir an kalakalır. Zeynep, siyah kısa bir elbise giymiş, hafif bir makyaj yapmış, kıvırcık saçlarını dağınık bir biçimde toplamıştır. Baştan aşağı Zeynep’i süzdükten sonra “Hayırdır?” diye sorar Kerem. Zeynep gülerek

-Nerde kaldın, kutlama yapacağız işte!

-Kutlama mı?

Alışkanlıkla salonda birileri var mı diye içeri bakar, bunun saçmalığını düşünüp gülümser.

-Pardon da neyi kutluyoruz?

-Pasaportumu, özgürlüğümü, İstanbul’a dönüşümü… Neyi istersen…

-Haaa, anladım!

-Ne oldu, astın yüzünü!

-Yok bir şey, yok! Asmadım sadece şaşırdım da sana öyle gelmiş.

-Hadi Kerem, ya! Git duş muş ne yapacaksan yap da gel! Zaten çok geciktin.

-Tamam.

Yukarı çıkarken içinden söylenmektedir Kerem. “İstanbul’a gidişini kutlayacakmışız, hah! Bu tam oldu işte!” Yukarı çıkıp kendini duşa atar. Zeynep’i kapıda ilk gördüğü an, gözlerini alamamıştır üstünden. “Bu kadar sade, bu kadar zarif ve bu kadar güzel nasıl olabiliyor bu kadın?” diye düşünür. Sonra “kutlama” sözü gelir aklına ve yüreğine bir bıçak saplanır. “Bu akşamı, sakin ve kavgasız gürültüsüz geçirelim, ben başka bir şey istemiyorum!” der. “Onun gidişini nasıl kutlarım ben ya?” “Oğlum, topla aklına başına! Baksana Zeynep sevinçten havalara uçuyor. Keyfini kaçırma ve hiç belli etme. Zaten kız, radar gibi. En küçük değişikliği kaydediyor. Oscarlık oyun çıkar gözünü seveyim!”

Zeynep, Kerem’i beklerken mutfakta son hazırlıkları yapmaktadır. Gündüz kahve içmek için oturduğu cafede, akşam bir kutlama yapmak birden gelmiştir aklına. Kerem’i, onun kendisi için yaptıklarını düşününce küçük de olsa ona bir karşılık verme isteği duymuştur. 

Aslında ilk planı Kerem’e bir hediye almaktır. Ne alacağını çok iyi bilmektedir. Sorun nereden alacağıdır. Öğleden sonra epey dolaşması gerekmiştir. Sonunda tam içine sinen, düşündüğünden de güzel hediyeyi bulmuş ve satın almıştır. Ona bunu nasıl vereceğini düşünürken aklına akşam için çok özel bir yemek hazırlamak gelmiştir. Markete gidip alışveriş yapmış eve dönerken de bir şarap butiğinden çok özel bir şarap seçmiştir. Eve geldiği andan beri de yemek için hazırlık yapmaktadır.

Küçük yuvarlak masayı salona taşımış, güzel bir sofra hazırlamış ve kendi özel tarifiyle enfes bir et pişirmiştir. Yağmur, ona her zaman bir cafe açmasını ve muhteşem yemek yapma yeteneğini kullanmasını söylemişse de Zeynep için mutfak hep bir hobi bazen de terapi olmuştur. Mutfakta çok yetenekli olduğunun kendisi de farkındadır. Evine pek gelen giden olmasa da kendisi için denediği pek çok özel tarifi vardır. Bu akşam yaptığı et ise arkadaşlarının her zaman favorisi olmuştur.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin