47. BÖLÜM

23.1K 829 132
                                    

Sevgili Arkadaşlar,

Hafta sonu tatile çıkıyorum. Bir hafta buralarda olmayacağım. Nete girebilme ihtimalim de çok düşük. Doğal olarak bir hafta bölüm ekleme şansım da yok. Umarım tatilden enerjiyle dönüp gelince açığı telafi edebilirim:)))) Anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.

Kerem ve Deniz gelen yolcu kapısından çıkarlar. Her ikisi de sözleşmişler gibi aynı anda çıkarırlar telefonları biri Seda’yı diğeri Zeynep’i aramaktadır. Daha ikinci çalışta açar telefonu Zeynep.

-        Şimdi çıktık hava alanından güzelim.

-        Uçak rötar mı yaptı Kerem? Çok merak ettim.

-        Biraz. Şimdi atlayıp arabaya geliyorum. Çok özledim sizi.

-        Biz de seni. Dikkatli ol.

Aşağı yukarı aynı anda Deniz de kapamıştır telefonu. Kerem, ona dönerek

-        Hadi gel, ben bırakırım seni.

-        Yok, abi ya! Seda yoldaymış. O gelip alacak beni. Ben oyalanırım burada. Sen git!

-        Tamam, o zaman. Yarın görüşürüz. Seda’ya selamlar.

Kerem, daha fazla oyalanmadan otoparka yürür. Altı üstü üç gündür ayrıdır Rüya ve Zeynep’ten ama günler geçmek bilmemiştir. Her gün, aramış hatta kızını ekranda görmüş de olsa onlara dokunamamak, sarılamamak özlemini iyice artırmıştır. Bir an önce eve varıp Rüya öğlen uykusuna yatmadan kızına doya doya sarılmak istemektedir.

Arabaya binip yola çıkar. Şansına trafik çok değildir. TEM’e girip hızını artırır. O sırada telefonu çalar. Ekranda Barış adını okuyunca içinden kendine küfreder. Bugün Barış’ın doğum günüdür. Büyük ihtimalle onları akşam yemeğe filan çağıracaktır. Telefonu açar. Tahmin ettiği gibi Barış, davet için aramıştır ama neyse ki hafta içi olduğundan kutlamayı pazar gününe almışlar ve onları pazar günü için davet etmektedir. İçi rahatlar. Bugün ne olursa olsun sadece karısı ve kızıyla olmayı istemektedir, çünkü.

Barış’la konuşurken rampanın alt tarafında trafiğin aniden tıkandığını görür. Ayağı fren pedalına gider, ancak frene bastığı an bir gariplik olduğunu anlar. “Siktir!” diye söylenirken telefondan Barış’ın “Kerem ne oldu, oğlum?” dediğini duyarsa da cevap veremez. Frene tekrar basar ama frenin tutmadığını fark etmesi uzun sürmez. Direksiyonu sağa kırıp hızı azaltma çabası yokuş aşağı inmekte olduğundan sonuçsuz kalır ve ne olur bittiğini anlayamadan önündeki kamyonun damperine hızla girer.

Barış, kapanmayan telefondan çarpma seslerini duyar. “Kerem, Kerem…” feryatları cevapsız kalınca telefonu deli gibi kapayıp ofisten çıkar. Kerem, kaza yapmıştır. Kazanın yerini, Kerem’in iyi olup olmadığını hiçbir şeyi bilmemektedir.

Ok gibi fırlayıp arabasına atlarken bir yandan da Ufuk’u arayıp durumu ona haber vermektedir.

                                                           X         X         X

Gece Rüya çok huysuzlanmış ve bir türlü uyumak bilmemiştir. O uykuya daldığında Zeynep bitkin hâldedir. Kerem’in yokluğunda bomboş gelen yatağına uzandığında uzun süre uyuyamamış ve dönüp durmuştur. Sonunda çok zor da olsa tedirgin bir uykuya dalmıştır.

Bir beyaz ışık… Annesi ve dedesi yan yana… İkisinin de yüzü gülmüyor. Onlara doğru ağır adımlarla yaklaşıyor… Dedesinin eli annesinin omzunda… Annesinin gözleri yaşlı “Özür dilerim kızım! Senden çok özür dilerim!” “Neden özür diliyorsun anne? Ne oldu? Sen niye ağlıyorsun? Dedecim, annem niye ağlıyor?” “Yaşadıklarına sebep olduğum için kızım…” “Anne ben çok mutluyum! Niye öyle diyorsun? Âşık olduğum adamla evlendim, dünya güzeli bir kızım var. Mutluyum anne, bak gerçekten çok mutluyum” Dedesinin üzgün yüzü ve annesi giderek bulanıklaşıyor. Annesi sürekli “Özür dilerim, Özür dilerim…” derken ışıkla birlikte kayboluyorlar.

BENİ Geceye TESLİM ETMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin