FİNAL

2.1K 37 31
                                    

LÜTFEN SONUNA KADAR OKUYUN VE  BİTTİKTEN SONRA YORUM YAPIN. ÇÜNKÜ ARTIK SONUNDAYIZ VE NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ BİLMEM GEREK 💚💚💚💚💚





Zamanda yolculuk, zamanı durdurma/yavaşlatma gibi teoriler binlerce filme, kitaba konu olmuştur şimdiye kadar. Tebrikler artık bu bir teoriden fazlası. O silah Yağız'ı hedef aldığı anda zaman durdu ya da yavaşladı emin olamıyorum. 3 saniye kadar ya geçti ya geçmedi 45 yaşıma bastım. Bir yandan Yekta'yı korumaya çalışıp bir yandan da sevdiğim adamın hizasında duran silahı gözlerimle eritmeye çalışıyordum. Gözlerimi kırpsam ağlayacaktım, biraz daha sıksam kendimi gözlerimden kan fışkıracak ama duygularima, yaşadığım korku haline engel olmalıydım çünkü destek olmam gereken benden daha zor durumda birisi vardı.

"Yağızcım sakin ol. Bunları ilk kez yaşamıyoruz. Son teknolojiye sahip bir arabada olduğunu unutma hayatım. Sakince gaza biraz daha bas. Yekta ve ben güvendeyiz. Yalnız olsan nasıl hareket ederdin bunu düşün ve öyle durumu kontrol et." Yağız 2 saniyeliğine gözlerime baktı. Sakinliğimin şaşırtıcı olduğunu biliyordum ama böyle bir durumda daha çok panik yaratacak kadar aptal da değildim.

"Merak etme hayatım kocişin ilk kez yaşamıyor bunları" güldü. Durdu. Bana baktı. "Kociş ne Sevda'm ya valla hep senin lafların bunlar" kurban olduğum rabbim ölcez gitcez adamın takıldığı şeye bak.

"Sus da kurtar bizi be. Salak ya önüne bak önüne." Elimden geldiğince sakinliğimi korumaya çalışıyordum ama her saniye bu durum biraz daha zorlaşıyordu. Basit bir şey değildi içinde bulunduğumuz durum. Her şeyden önce canımızdan bir parça vardı korumamız gereken.

Silahlar sıkılıyordu ve bir çoğu arabaya isabet ediyordu da. Kurşun geçirmez bir arabada olduğumuz için çılgınlar gibi şükrediyordum. Biz şanslıydık ama karşımızdaki insanlar da akıllılardı.

Lastiklere isabet edecek kurşunlardı en çok korktuğum şey ve her zaman olduğu gibi korktuğum şey başıma geldi tabi bi. Sağ ön lastik ve sol arka lastiğa eş zamanlı giren mermiler Yağız gibi usta bir şoförün bile direksiyon hakimiyetini kaybetmesine sebep oldu.

Her şey bir kaç saniyeydi ama saatler geçiyordu. Yağız bana baktı. Belki de son kez ve ben de ona baktım. Yektama biraz daha sıkı sarıldım ve Yağız'a onu sevdiğimi fısıldadım belki de bağırarak söyledim ya da söyleyememiş bile olabilirdim.

Bu kadar basit olamazdı heralde. Bu kadar çabadan sonra bunca şeye göğüs gerdikten sonra 2 kurşun bitiremezdi bizi. 2 kurşun bitiremedi de.

Kontrolden çıkmış arabanın attığı 5 takla bitirdi muhtemelen...

***********************************

Gözlerimi açtığımda bi hastane odasındaydım. Sanki son 8 senedir uyuyormuşum gibi bir ağrı vardı vücudumda ve midem deli gibi ağrıyordu.

Kendime gelmeye çalışarak etrafa bakındım. Elimde takılı serum iğnesi dikkatimi çekti önce. Damarlarımı bulamazlardı kolay o yüzden kanı bile elimden alırlardı. Sonra koltukta uyuyakalmış Ada'yı gördüm. Üzerinde elbise vardı belli ki bi davetten falan gelmişti direk.

Ada'ya seslendim ama sesimi duyuramadım, en sonunda tüm gücümü toplayıp bağırdım

"ADA!" Bir anda yerinden fırlayıp boynuma atladı.

"Sonunda uyandin Sevda ya öldüm burda." Ne zamandır uyuyordum? Neden sadece Ada vardı? Annem babam neredeydi? En önemlisi de Yağız ve Yekta neredeydi? İyiler miydi?

"Yekta." Dedim zorlanarak. Boğazım fazla kuruydu yutkunmaya çalıştım. "Yekta nerde Ada iyi mi? Ya Yağız o nasıl?" Ada bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu.

Kalkmaya çalıştım ama midem çok fazla acıyordu.

"Ada bir şey söyle iyiler mi nerdeler?" Ses tonumu yükseltmiştim. Ada ise şaşkın bakışlarla

"Onlar kim?" Diye sormuştu. Nasıl yani? Şaka mıydı bu?

"Ada dalga mı geçiyosun? Yekta işte. Yeğenin hani. Benim de yavrum evladım. Yağız da biricik kocam senin de enişten?" Anlamıyordum. Halâ bana anlamsız bakışlarla karşılık veriyordu.

"Sevda sen daha dün bekardın. Bugün evli olduğunu hatta bir de çocuğun olduğunu mu söylüyorsun?"
Sakin olmalıydım. Belli ki bir yanlışlık vardı. Ada'nın sağlık durumunu ölçmeliydim.

"Ada bugün günlerden ne ve hangi yıldayız?"

"Sevda bugün Perşembe ve 2014 yılındayız. Hatta dün gece doğum günündeydik. Sen gerçekten iyi misin? Bu sadece alkol zehirlenmesinden olacak bir şey değil dün kafanı falan mı çarptın?" Durdum. Zaman falan da durdu. Mümkün değildi.

"Telefonumu ver." Uzattığı telefonuma baktım.  24 Temmuz Perşembe 2014 yazıyordu.

Google'a girdim. Aramaya Yağız Tan yazdım. Son dakika haberlerinde Yağız Tan'ın sevgilisi ile beraber trafik kazası geçirdiği ve hayatını kaybettiği yazıyordu.

Yağız Tan'ın fotoğraflarına baktım. Hayır bu benim Yağız'ım değildi. Bu nasıl olabilirdi? Anlam veremiyordum ve başım dönüyordu.

"Ada psikiyatri polikıliniğine götür beni aklımı kaybediyorum." Ağlamaya başlamadan önce kurduğum son cümle buydu.

Neydi tüm bunlar sadece bi rüya mı? İmkanı yok.

            
BU DEFA GERÇEKTEN
-SON-

MU ACABA?







YAAAAAA SONUNDA HARİKA BİR FİNALLE KARŞINIZDAYIM. KİTABIN BAŞINDAN BERİ BURADA OLAN HERKESE MİNNETTARIM. SİZLERİ O KADAR ÇOK SEVİYORUM Kİ İNANIN ANLATAMAM.

SİZ SAHİP OLDUĞUM HER ŞEYSİNİZ.

YENİ BİR HİKAYEDE GÖRÜŞMEK DILEĞIYLE BALLI ÇÖREKLERİM 💚💚💚💚💚

YORUMLARINIZI BEKLİYORUM HEYECANLA LÜTFEN YORUM YAPIM.

🎉 YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR) hikayesini okumayı bitirdin 🎉
YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin