29. Bölüm

1.2K 42 3
                                    

Sevda...

Kapının çaldığını duymuştum ama nasil olsa Müşbela teyzem uyanıktır diye düşünüp kalkmaya tenezzül bile etmemiştim. Ta ki Yağız ve Emre Bey'in sesini duyana kadar. Ne?

Hemen üzerime bi tayt ve kazak geçirip kapıya koştum. Allah'ım ben sana naaptım yareppim niye sen bana böyle yaptın? Ilk önce görüş alanıma Yağız'ın Emre'ye dönük ama kırmızılığı 5 metre öteden belli olan yüzü girdi. Sonra da sıkmakta olduğu yumruğu. Sanki ağır çekime almışlardı dünyayı ya da ben Yağız'ın öfkesinden o kadar çok korkuyordum ki yürümeyi unutmuştum.

Ama şimdi yürümeyi unutma zamanı değildi. Ben çocuğumun babası, anası yüzünden katil olup hapislere düştü dedirtmem çünkü.

"Yağız, kim gelmiş?" Sanki bilmiyorum kim geldi. Sabahın köründe niye gelir ki bu adam ya öffff.  Ne o elindeki? Allaaah bi de poğaça alıp gelmiş. Tatlım bu samimiyet nerden geliyor?

"Avukatın gelmiş hayatım ben de tam gerek olmadığını söyleyip kendisini dovecek, pardon yolcu edecektim"

Evet evet döversin. Tamam tamam inandım.

Hızla yürüyüp Yağız'ın yanında durdum.

"Hoş geldiniz Emre Bey diyip gülümsedim."

"Aslına bakarsanız pek hoş bulamadım Sevda Hanım. Zira boşanma davası açtığımız eşiniz ile burada karşılaşmayı beklemiyordum."

"Lavuğa bak ya zira falan entel dantel konuşuyo çakıcam şimdi bi tane" Yağız'ın dişlerini sıkarak söylediklerini yalnızca ben duymuştum çok şükür ve hemen koluna bi çimdik atıp susturuverdim. Kız Sevdaaa aslan gibisin be.

"Emre Bey şöyle anlatayım Yağız, yavrusunu, evladını, biricik çocuğunu görmeye geldi ki bu sizi hiiiç alâkadar eden bir durum değil. Siz ne için gelmiştiniz?"

"Aslanım be" Yağız'ın bu kez de gülmemek için dişlerini sıkarken söylediklerini duyup bi çimdik daha attım. Oooh!

"Haklısınız Sevda Hanım. Ben yalnızca şaşırdım. Mazur görün. Sizi aradım fakat telefonunuz kapalıydı. Ben de bu gün saat 3 de mahkeme olduğunu hatırlatmak için" gerisini pek dinleyemedim çünkü kapı Emre Bey'in suratına kapanmıştı. Derin bir nefes alıp yavaşça Yağız'a döndüm.

"Bugün saat 3 de mahkeme var demek?" Sesi değişikti. Hic olmadığı kadar durgun.

"Evet unutmuşum ben" diyip gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

"Kararlı mısın Sevda? Hiç mi değiştiremedim fikrini?" Kararlı mıyım gerçekten? Bir gün uyanıp artık Sevda Tan olmamaya hazır mıyım? Pek sanmıyorum.

"Kararlıyım" sanırım bir miktar da aptalım. Yağız bi 3 dakika falan hiç bir şey söylemeden durdu. Sonra gözlerimin içine baktı. Şu ben üzgünüm ama tehlikeliyim anlamına gelen gülüşünü de yaptıı, bittim ben.

"Ee" durdu. Taksit taksit söylemesene be adam. "Artık mafya olmanın zamanı geldi." Ne mafyası ya?

"YAĞIZ NAPIYOSUN BEYİN KANAMASI GEÇİRİCEM" evet anlamış olmanız gerek. Yağız'ın poposuna bakıyorum.

"Bu sahne bana bir yerlerden tanıdık geliyor" diyip gülen Yağız'ın sesi ile yıllar öncesine gittim. Bir de Yağız'ın arabasına. Gerçek anlamda. Nasıl bir hızdır yarabbi. 5 saniyedeo merdivenleri nasıl indin? Arabaya nasıl geldin?

"Ya sen beni kaçırıyor musun şu an?" Soruma tek cevabı 'sen ciddili mi soruyorsun bu soruyu' bakışı olan, yani öyle tahmin ediyorum çünkü gözleri poposunda değil, Yağız'ın koluna bi yumruk attım.

"Yağız, Yekta bensiz korkar. Hadi geri götür beni" olabildiğince ılımlı konuşuyordum çünkü bu Yağız var ya deli. Bakmayın bu layt erkek tavırlarına. Sinirlendiğinde kimse karşısında duramaz. Arkasında durur çünkü OMZUNA ATIP KAÇIRIR.

"Babasız durup korkmadıysa biraz da annesiz durabilir." Bu çok kırgınlık dolu bir cümleydi. Haklıydı da. Oğlunu ondan ayıramaya hakkım yoktu. Yağız'ın sesiyle düşüncelerimin içinden çıkabildim.

"Uygar. B planı abicim. Çok konuşma yoldayız işte. 10 dakikaya. Tamam."

"Ne planından bahsediyosun manyak. Hii inanmıyorum Yağıız sen ajanlı şeyler mi oldun. Allahiim daha neler göreceğim yarappiim"

"Saçma sapan konuşma Sevda'm ya." Hem saçma sapan konuşma hem de Sevda'm. Cümleye bak ya manyak.

"Ajan olduğun fikrini, dün gece evimin önüne gelip yaptıklarının 'A' planı dahilinde olmasına yeğlerim." Sesim beklediğimden alçak çıkmıştı. Çünkü arabanın camlarını kıracak kadar bağırmayı düşünmüştüm.

"Senin ne kadar zeki olduğunu bazen unutuyorum." Diyip gözlerime baktı uzun uzun.

"Yola bak gerizekalı" uyarmasam ölücez ya. Mala bak. Ne kadar zeki olduğumu unutuyormuş. Ya ben zeki olsam senle mi evlenirdim.

Araba durduğunda nerede olduğumuza baktım.

"Dalga mı geçiyosun Yağız? Yine mi?"

"Hayır hayatım kesinlikle dalga geçmiyorum. Beni, seni tekrar bu tekneye kaçırmaya mecbur ettiğin için sana teşekkür ederim" ve o iğrenç 'ben manyağım tatlım' sırıtışı. Ama romantik değil mi yaa?

YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR)Where stories live. Discover now