17. Bölüm

8.6K 380 24
                                    

Merhaba sevgili arkadaşlarım. Koyduğum sınırın geçilmesi uzun zaman aldığı için yeni bölümü bira geç atıyorum. Olayları gün gün işleyemem bu yüzden biraz hızlandırmak gerek.

İyi okumalar...

2 hafta sonra...

Bu 2 hafta içinde çok şey değişmişti.. Yağız olduğu kişiye geri dönmüş, annem ve babamla aramızda ki buz dağları kayaliklara dönmeye başlamıştı. Annem ve babam benim evimin çok yakınında bir ev tutmuşlardı. Ayrıca babamın tüm ailesiyle tanınmıştım dolayısıyla Yağız'ın ailesiyle de. Biraz fazla gergindim ama kardeşi Uygar, o kadar tatlıydı ki, ortama girdikten sadece 3 dakika sonra salaklığı ile rahatlamamı sağlamıştı. Üvey kardeşi olan Hira ilk başlarda biraz soğuk olsa da muhabbet ilerledikçe gülmeye ve güldürmeye başlamıştı. Üvey annesi Filiz hanım Uygar ve Yağız'a kendi çocuğundan farksız davranıyordu. Gerçekten harika bir kadındı Yağız ve Uygar neden sevmiyor anlayamadım.

Yağız ile kendi evim de kalmam konusunda ufak çaplı bir kavga etmiş ve evin etrafında korumalar olması şartı ile evimde kalmamı kabul etmişti.

Ada ve Hulk sonunda evlilik kararı almış, yüzük bile takmışlardı. Yan komşumuz olan Müşbela teyze kurdeleyi keserken bana 'hadi gız sıra sana geldi' bakışı atmıştı. Yağız ise ona baktığım bi sırada göz kirpmisti. Annem bos durur mu bir Yağız'a bir bana bakıp gülmüş, babam ise ona katıldığı sırada göz ile yaptığım taciz sonucu öksürük krizine girmişti.

Anlayacağınız Ada evlenirken ayakkabısının altı isimler ile doldurulacaktı ve bütün isimler benim ismim olacak, çiçek atılırken herkes açılacak benim kapmam sağlanacaktı.

Bu saçmalıklara dayanamayıp bileklerime ketçap sıkacaktım fakat tam iş üzerindeyken mutfağı basan Müşbela teyze 'komşular yetişin kız dellendi' nidalari ile tüm evi başıma toplanmıştı.

2 hafta boyunca Yağız'ın ''şttt yavrum hepsi senin mi?'' ''Adamlar vuruşuma, ben sana hasta'' ''hey yavrum hey'' gibi sözlü tacizleri ile canımdan bezmiş en sonunda Yağız'a bildiğim küfürleri sıralamıştım ama Yağız ceketini geriye ittirip belindeki silahı göstererek gülünce 'canım sevgilim!' Diye bağırıp boynuna atlamıştım.

2 haftanın sonunda bir iş bulabilmiş; annem, babam ve Yağız üçlüsünü çalışmama izin vermek zorunda olduklari konusunda ikna etmiştim.

Bugün ise iş yerinde ilk günümdü. Patronum çok tatlı bir bayandı ama nedense 1 hafta içinde arkasından demedigim kalmayacakmis gibi hissediyordum. Beyaz; siyah dantel işlemeli gömleğim, siyah pileli eteğim ve supergalarım ile iş hayatının vaz geçilmezi aslan yürekli Sevo olacaktım. İsmim çalıştığım ajansın kapısına altın harfler ile yazılmayacaktı belki ama en yakın zamanda şu isim yazılan masaya konan şeylerden yaptıracaktım kendime.

Kocaman harfler ile Paradise Reklam Ajans yazan kapının önünde 5 saniye durup ajansın ismini ingilizce koyup, devamını Türkçe getirerek cümleyi follos eden kişiye sayısız hakaretlerimi sunarak ilerledim. Karşılaştığım hiç kimseyle göz teması kurmadan kartımı gösterirken iki çift muhabbet etmeyi kendime görev bileceğim güvenlikçi, Güzin abla ile selamlaştım. Başvuru için geldiğim gün ajansın işime yarayacak kısmını aklıma kazimistim.

7 katlı ajansın 7. katındaydı çalışacağım oda. Burası büyük bir ajanstı ve çalışan olmak kolay değildi fakat üniversitede ki başarım ve dekanın önerisi ile işe alınmıştım.

Sevgili patronum ilk iş günümde onu görmemi söylediği için onun odasına ilerlemiştım. Sekreteri olan bayan 'ben yüzüme badana yaptım' yanında yeni ortağının olduğunu ama girebileceğimi söyleyince gerilsem de içeri girdim.

Girmez olaydım. Gördüğüm sıfat-ı şer hem gülme isteği uyandırmış hem de sinir kat sayımı son raddeye kadar çıkarmıştı. Bu ise sinirden güldüğüm anlamına geliyordu. Bana bakıp gülmesiyle omuzlarımı aşağı indirdim ve gözlerimi devirdim.

Arkadaşlar bu bir geçiş bölümü olduğu için diyalog koyamadım. Son bölüme yorum gelmemesi beni çok üzdü.

+5 vote ve +2 yorum yeni bölüm.

Sizi seviyorum :)))

YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR)Where stories live. Discover now