28. Bölüm

1.2K 33 0
                                    

Yağız'dan devam edelim en iyisi, en dertli o var;



"Sevda sevgilim aşkım nerdesiiin!" Yaklaşık 15 dakikadır Sevda'nın beni, Yağız'ını bırakıp evladımı alarak kaçtığı Müşbela Teyzenin kapısında bağırıyordum.

"Sevda, seni seviyorum Sevda aç kapıyı ne olursun beni bırakma." Ulan ben bu hallere düşer miydim be yemin ederim kılıbığın tekiymişim mafya falan bi bok olmazmış benden.

"Git be kapımın önünden pis manyak. O gecelerin bi vakitlerine kadar kimlerin yanındaysan onların kapılarına git hayvan herif." Sevda'nın sesini duymamla kafamı hemen pencereye çevirdim. Sinirle bana bakıyordu.

"Sevda ne saçmalıyosun sen hayatım. Kimin yanında olacağım. Seni aldatır mıyım ben kurban olduğum." Az daha zorlasam ağlayacaktım.

"Suuus suus pis zampara. Pişkin pişkin konuşuyo bi de. Ama ben sana yapıcağmı bilirim." Sevda bağırıp çağırıp içeri girdiğinde bir yandan acaba bana ne yapacak diye düşünürken bir yandan da sabır dileniyordum. Sonra cama Müşbela Teyzenin kucağında Yekta'm geldi.

"Yektaa yavruuum nasılsın babacıım. Anan kaçırdı mı senii kurban olurum ben sana." Uçabilecek olsam uçacağım gözümden bir damla yaş aktı akacak, Sevda cama geri geldi.

"Yekta bak annem. Babana kanma yavrum. O geceleri bizi bi başımıza bırakıp saatin bilmem kaçlarında gelen adam. Bi de bak aşkından sırılsıklam olmuş. Kim bilir kimlere aşkından." Sevdanın söylediklerinde sırılsıklam olmuş lafından ne yapıcağnı anlamış olmam, onunla geçirdiğimiz onca zamanın getirisiydi. Ama yapmazdı heralde. Bu soğuk kış gününde kıyamazdı bana.
Kıydı.

Üzerime dökülen bir kova buzlu su ile beraber sendeleyip düştüm. Yekta kahkahalarla gülüyordu. Sevda'nın ise keyfine diyecek yok.

"Sevda naptın ya? Oğlum ne gülüyosun baban öldü burda."

"Kes sesini pis zampara. Şimdi git kapımın önünden gözüm görmesin seni" Diyip içeri geçen Sevda tabi ki hemen önce tükürmeyi de ihmal etmemişti.

"Gitmiyorum! Evladım ve karım olmadan uyuyamam ben. Gel de gönder hadi!" Avazım çıktığı kadar bağırıp bi kaç saniye bekledim. Cama çıkan olmayınca yere oturdum ve titreyerek camı izlemeye başladım.


ACIMASIZ SEVDA'DAN DİNLEYELİM;

"Otur artık evladım pencereden bakıp dururken fıtık olucen." Müşbela teyze haklıydı. Pencereden baktığımı belli etmemek için usta jimnastikçilerin bile giremeyeceği bir pozisyonda duruyordum.

"Ne yapayım Müşbela teyzem. Gönlüm el veriyor mu sanıyorsun onu buz gibi havada dışarda bırakmaya. İçim nasıl yanıyor. Onun soğukta kaldığı her bir saniye benim kalbim cayır cayır yanıyor." Gözümden bir damla yaş aktığında Yekta da kucağıma gelmek için çırpınıyordu.

"Madem öyle evladım bi otursanız, iki kelime konuşsanız. Derdiniz ne bi öğrensenize. Siz de bu yavrucak da perişan oldu annecim. Hadi git yanına gelsin içeri ısınsın zatürre olucek çocuk 2 dakka inadını kır annem."

Müşbela teyze yine haklıydı. Biraz daha soğukta durursa zatürre olucaktı. Ama ben Aslan Sevo sözünden döndü dedirtmeem. Ama ben Aslan Sevo çocuğunun babasını, hayatının ilk ve tek aşkını ölüme terk etti de dedirtmeem.

YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ