YÜRÜYEN TAKIM ELBİSE (BİR TÜRLÜ KITAP OLMUYOR)

12. Bölüm -Part 2-

Dün de söylediğim gibi, yeni bölüm atmayı unutmuşum arkadaşlar. Gerçekten çok çok çok üzgünüm. Sizleri seviyorum, iyi okumalar :))

Aklıma dolan hayal ile kahkaham tebessüme dönüştü;

Sevda ile evlenmişiz ve yine aynı şekilde ben uyuyakalmışım, tek fark ise kucağında oynadığı şeyin bir köpek değil de bebeğimiz olmasıydı.

Bu hayali gerçekleştirmek için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırdım.

Vaz geçmeye niyetim yoktu.

*

Hayal edin, 'altında siyah, düşük bel eşofmanı olan ve üzerine birşey giymeyen kas yığını... üzerine de mutfak önlüğü, arada size dönüp gülümsüyor.. en önemlisi ile mutfakta bu halde olmasının sebebebi, size yemek hazırlaması.' İşte şuan bulunduğum durum bu. Her ne kadar nomisli bir insan olsam da anlayın işte canım, adam afet!

''Çay mı? Meyve suyu mu?'' Diyen bay afetle, +21 hayallerimden çıktım. Evet +21 çünkü, 18 kurtarmaz.

''Su.'' Dediğimde ne dediğimi fark ettim, ''yani meyve suyu'' diye düzelttim ''ama şeftali ve kayısı içemiyorum yani onun dışındaysa içerim.'' Diye de devam ettim

''Pekâlâ, karışık meyve suyu katıyorum o zaman'' diyio gülümsedi. Şu 48 saatten eyvallahım ve nomisim ile ayrilabilirsem çok şükür.

Hazırladıklarını masaya koyup karşıma oturdu. Ve evet size hazırladığı kahvaltıyı söyleyeyim; cukulatali ekmek. Evet, evet yanlış okumadiniz. Tam 20 dakikadir 10 dilim ekmeğe cukulata sürmeye çalışıyor.

''Gerçekten mükemmel bir kahvaltı olmuş, ellerine sağlık.'' Dedim gülerek.

''Beğenmedin mi yoksa?'' Diye sordu alınarak. Ya sen mafyasın, ne bokuma alınıyorsun?

''Beğenmez miyim canım? Saçmalama. Hayatımda böyle yemek yemedim.'' Derken ciddi olmaya çalışıyordum.

''Sen bana canım dedin hem de sadece 5 saniye önce'' dediğinde az önceki cümlemi içimden tekrar ettim. İyi güzel de ben onu lafın gelişi söylemiştim.

''Yok canım neden canım diyeyim?'' Dediğimde bu kez kahkaha attı.

''Bak yeniden canım dedin'' tabakta kalan son dilim ekmeği de masa tek kişilik olduğu için yakınımda olan Yağız'ın gülmekte olan ağzına soktum. Evet arkadaşlar, evet. Bir mafyanın ağzına cikolatalı ekmek tıkayarak her tarafının çikolata olmasını sağladım. Ve korkmuyorum.

*

48 saatimizin 7. Saatinini de bitirmiş olmamız ile beraber saat 8 e gelmişti. Daha az önce birşeyler yemiştik ama bu 10 dakika sonra acıkmayacağım demek değildi.

''Hadi hazırlan dışarı çıkalım'' dediğinde Yağız'a baktım sonra nereye gideceğimizi düşündüm ve ne giyeceğimi sonra ''tamam'' diyip yukarı çıktım ve bunlar 5 saniye bile sürmedi. Yağız'a tecavüz etmekten korkuyordum, gerçekten.

Yukarı çıktığımda dev gibi olan dolab(ım)ı açtım. Giymeyeceksen bu kadar kıyafetin olmasının amacı neydi ki zaten? Aslında doğru söylemek gerekirse Yağız ile olmak fikri çekici geliyordu.

Gri salaş bir tişört ve siyah kadife şort dikkatimi çekince onları aldım. Gerçekten hoşuma gitmişlerdi. Tişörtü şortun içine sokup yakasını düzelttim. Ayakkabı bölümünü açtığımda 'beni al,beni al' diye bağıran vans-bez ayakkabı karışımı şeyi elime aldım ve ona evlenme teklifi ettim. Evlendik ve 17 çocuğumuz oldu.

Ayakkabıları da giydikten sonra makyaj masasına oturdum. Göz makyaji -eyeliner, göz kalemi, rimel- yaptıktan sonra koyu tonlarda mat bir ruj sürdüm. Masaya baktığımda telefonumun olduğunu fark ettim. Onu tamamen unutmuşum. Evladım gibi sardım onu.

Ceketlere bakıp bana sırıtan kolları püsküllü deri ceketi aldım ve kapıyı açtım. Odadan çıktığımda Yağız da çıkıyordu. Koyu dar bir kot, lacivert salaş tişört üzerine de mavili beyazlı kareli gömlek giymişti. Salaş tişört onda salaş olmamıştı ama olsundu, giysindi.

''Sence de şort biraz kısa değil mi?'' Derken bacaklarıma bakıyordu. Ben de eğilip baktım. Kısaydı gerçekten.

''Sonuçta sen aldırtmışsın kisaligi da fazla değil bence'' dediğimde ''o dolaba el atmam lazım'' diye mirlidandiginda güldüm ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan geliyordu. Tam son 3 basmaga gelmiştim ki klişenin irzina geçtik. Benim ayağım kaydı, Yağız belimden yakalayıp kendine çekti. Göğsüne çarptığımda nefes nefeseydim. Göt korkusu var ya arkadaşlar, fena bi olay o.

Şu Yağız'a yapışmıştım resmen. Başımı ona bakmak için kaldırdığımda, o da bana bakmak için egilmisti. Egilmeseydi keşke. İkimiz de hamle yapınca dudaklarımız çakıştı. Şu an burada buram buram libido kokuyor arkadaşlar. Dudaklarımız birbirine yapışmışken ikimiz de hareketsizdik ve birbirimize bakıyorduk.

Yüce antiloplar aşkına diyip bastırdım dudaklarımı. Belli ki Yağız bunu bekliyordu. Neden böyle bir bok yedim bilmiyorum ama size şunu söyleyebilirim rüyamda olduğundan daha iyiydi. İlk kez birini öpmeme rağmen süperim biliyorum kes. Çok değil, bir kaç saniye sonra ben kanepede Yağız uzerimdeydi.

Dedim dur, Sevo sen ne yapıyorsun. Aşağı mahallenin delikanlı kızı bir erkeğin altında? Hemen Yağız'a bir sağ bir de sol yumruk. Tabi ki öyle olmadı.

''Yağız dur.'' Dediğimde elleri bacağımdaydı allah affetsin. Yağız ikiletmeden durdu. Bu hareketi hoşuma gitmişti.

''Ben özür dilerim kendime engel olamadım, gerçekten çok üzgünüm'' dedinde ona tebessüm etmiştim ama içimden kötü kadın gülüşü yapıyordum. Ben aşağı mahallenin aslan yürekli kızı koskoca mafyayı dize getirmiştim ya, helal olsun kız bana diyip hayali bir beşlik çaktım.

Aslında düşündüm de siktir et 48 saati. Ben böyle seven adami bir daha bok bulurum. Basayim buna nikahı yoksa Necibe teyzenin Nurten gibi kırkımda esra erola çıkarım. Ama tabi ki bunları Yağız'a söylemeyecek, bugün onun sınırlarını zorlayacaktım.

Beni ne doktorlar ne hakimler istemedi. Bir göbekli tüpçü talibim olmuştu, bir de tofaşlı Recep. Bakmayın küçümseme değil de taş gibi kızım sonuçta. Kendime geldiğimde yağız ayaga kalkmış benim de kalkmak için elini uzatmıştı.

Hadi aslanlarım gazamiz mübarek olsun diyerek Allah Allah nidalariyla elim Yağız'ın elinde kapıya yürüdüm.

Arkadaşlar bir karar aldım bundan sonra uzun değil kısa bölümler yazacak, günde bir kaç kez yb atacağım. Artık hikaye daha çok mizaha gidiyor. Gerçekten yorumlarınızı bekliyorum hadi aslan yürekliler.

+10 görülme +4 vote ve +1 yorumda yb gelir öptüm sizii :****