|12|•Belirsizlikler

64.6K 2.3K 380
                                    

Tüm iştahım kaçmıştı. Önümdeki bardaktan bir yudum su içip ayağa kalktım. Boğazımda oluşan o kocaman yumruyu görmezden gelmeye çalışarak anneme seslendim.
"Çok yorgunum anne. Uyusam iyi olur."
Annem asılan suratımı fark etse de birşey demedi.
"Tamam kızım. Allah rahatlık versin."
Başımı salladım ve gülümsemeye çalıştım. Şayet Allah rahatlık vermezse bu geceyi atlatabileceğimden emin değildim.

Bacaklarım titriyordu. Adımlarım sarsaktı ve nereye bastığımdan emin değildim. Gözlerimin yanması bir yana burnumun ucu sızlıyordu. O görüntüler birer örüntü oluşturmuş şekilde sürekli oynayarak zihnimin içinde dolanıyordu. Yiğit, Yiğit'in hareketleri, yeni asistanı, yeni asistanın dans etmesi ve hepsi sırayla zihnimin içindeki televizyondan gözlerime yansıyordu.
Benimle çalışırken böyle değildi. İşkolik herifin teki olan manyak patronum değil barda eğlenmek tatile bile gitmemişti.
Odasında sürekli çalışan, bize küçük bir aksaklıkta dahi kan kusturan o adamın barda eğleniyor olması bana göre normal değildi.

Ona karşı hissettiklerimi kabul etmek bana acı veriyordu. Kalbimin ve zihnimin içindeki kasırga benden geriye birşey bırakmayacak diye çok korkuyordum. Ben onu severek kendime birşeyler katmak istemiştim ama günler geçtikçe hep eksiliyordum.

Odamın kapısını yavaşça kapattım. Yatağın üzerindeki yorganı kaldırarak altına girdim ve kollarımı bacaklarıma sardım. Akmak için direnen göz yaşlarıma mağlup gelerek serbest bıraktım.

Acı...

Acının bu kadar yoğun olmasını beklemiyordum. Sadece bir yıl yanında çalıştığım bir adamı, uğrunda ağlayacak kadar çok sevdiğimi bilmiyordum. Ne ara bu kadar işlemişti içime, ne zaman ve nasıl?

Derin bir nefes aldım. Ağladıkça eksilmesi gereken o yumru daha da büyüyordu.

Gözlerimi yumdum ama bir damla uykum yoktu. Yorgun hissediyordum. Daha bugün gördüğüm adamın akşam canımı bu kadar acıtacağını bilmezdim, dostlarım.

Belki uyurum diye gözlerimi kapattım ama nafile. Gözlerimi kapattığım anda o görüntüler tekrar beliriyordu. Aklımdan silmeye çalışsam da bu imkansızdı.

Yanıbaşımda duran komodinin üzerindeki telefonumdan bildiririm sesi geldiğinde sol yanağım boyunca iz bırakan yaşı elimle sildim. Yataktan doğrulup telefonu elime aldığımda saatin gece yarısını geçtiğini tahmin ediyordum. Muhtemelen bankadan ya da abone olduğum mağazalardan biri mesaj atmıştı.

Mesajı açtığımda yanlış gördüğümü düşünerek, ağladığımdan mütevellit bulanıklaşan gözlerimi ellerimle ovaladım. Ama hayır, gördüğüm isim doğruydu. Gözlerim şokla açılırken hemen mesajı okudum.

Gönderen: Eski Manyak Patron
"Evinin önündeyim. Aşağı gel."
00:45

Okuduğum şeyin yanlış olup olmadığını teyit etmek için birkaç kez daha okudum. Ama yanılmıyordum. Yiğit gerçekten böyle bir mesaj atmıştı.

Yataktan hızla kalktım. Heyecandan olsa gerek ayağım takılmış ve resmen yerdeki parkeyi öpmüştüm. Annemin sese uyanmamasını umarak zorlukla yerden kalktım. Dirseğim soyulmuş ve kanamaya başlamıştı. Fakat aklım o kadar başımda değildi ki o acıyı duyumsayamıyordum.

Pencereye zar zor vardığımda perdeyi aralayarak dışarı baktım. Yiğit'in ev adresimi nasıl bulduğu konusunda bir fikrim yoktu. İşe başvurduğumda verdiğim öz geçmişte yazdığı aklıma gelince bu saçma düşünceyi aklımdan attım. Önemli olan asıl soru onun burada ne aradığıydı.

En son iş yemeği için beni almaya gelen araba şu an evimin önündeydi. O arabada eski patronum vardı ve benim aşağı inmemi istiyordu. Ne yapacağım hakkında zerre fikrim yoktu. İnmek ve yüzünü görmek istemiyordum. Hem onun şu anda barda yeni asistanı ile takılması gerekmiyor muydu? Burada, benim evimin önünde ne işi vardı?

Özel 'Asi'stan Where stories live. Discover now