27

23.8K 983 429
                                    

Medyada Eylül-Güneş var, Güneş daha çok 13 yaşında duruyor ama anladınız siz... VE VİDEO HAKKINDA KONUŞAMIYORUM
***

Güneş'ten:

Ekim konser için hazırlanırken, yatağın karşısındaki tekli koltukta oturmuş onu izliyordum. Beyaz tişörtünü üzererine geçirdikten sonra kendi kendine kıkırdayıp bana döndü.

"Biliyor musun, bazen sahnedeyken bile pantolonumu indirip şarkı söylemeye başlıyorum." Gülerek başını iki yana salladı ve eline aldığı pantolonla banyoya döndü.

"Senin için sorun değilse benim için de değil."

Ne dediğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Başıma gelecek her şeyi hakediyordum.

Ekim duraksayıp omuzlarının üstünden şaşkınca bana baktı. Tek kaşını kaldırıp ağzını açtığında sadece tamam diyecek gibi duruyordu ama bekledi.

"Bu tehlikeli olur." Gözlerini kısıp burnunu kırıştırdığında gülümsedim. "Zaten zor tutuyoruz." Söylediği şeyle kahkaha attım.

"Tutuyoruz?" Bana dönüp elinden pantolonunu bırakmadan kollarını göğsünün altına kavuşturdu.

"Doğru, sen pek tutmuyorsun." Alaycı ses tonu ağzımın şaşkınlıkla açılmasına neden olurken o gülüyordu.

"Tutmam gereken bir şey yok çünkü." Bir saniye muzip bir yüz ifadesiyle yüzüme baktıktan sonra omuz silkip kemerini çözmeye başladı.

KESİNLİKLE TUTTUĞUM BİR ŞEY VARDI.

Dudaklarım birbirine bastırıp çığlık atmamaya ve gözlerimi yüzünde tutmaya çalışıyordum. Ama kemerini çözerken direkt gözlerime bakması bana pek yardımcı olmuyordu. Gözlerim istemsizce bacaklarından sıyrılan pantolonuna kaydığında utançla oturduğum koltukta arkamı döndüm.

"Sanırım bir şeyleri tutuyorsun." Boğuk çıkan ses hızlanmaya başlayan kalbimi ve terlemeye başlayan avuç içlerimi daha da beter hale getirirken göremeyeceği için gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım.

"Sadece, biraz mahmer-" dilim ağzımın içinde yuvarlanırken durdum. "Mahremiyet veriyorum." İç geçirdiğini duyduğumda gözlerimi yavaşça açtım.

"Dönebilirsin. Mahmer- mahremiyete ihtiyacım kalmadı." Beni taklit ettiğinde kıkırdayıp ona döndüm. Dudaklarını yalayıp bana yaklaştı ve ellerimi ellerinin içine alıp oturduğum yerden kaldırdı. Sonra o oturup yanlamasına kucağına oturmamı sağladı.

Yeni yeni kendime geliyordum yani, kendimi zor dizginliyor sayılırdım. Ergenlik hormonları gerçekten başa belaydı.

Çenemden tutup dudağımı yavaşça öptüğünde gözlerim otomatik olarak kapandı. Ekim, dünya üzerinde sahip olmak isteyebileceğim her şeyden güzeldi. Ona sahip olmak hala bir rüya gibiydi. Yani, bir bakın-

"Abi!" Eylül'ün sesi koridorda yankılanırken dudaklarımızı ayırdık. Ekim gülümseyip kısaca bir kez daha öptükten sonra dizlerinden kalktım ve birlikte odadan çıktık. Eylül de bize doğru geliyordu. Ekim'i görünce gülen yüzü gözünün bana kaymasıyla yerini çatık kaşlara bıraktığında ben de kaşlarımı çattım. "Yüzüne ne oldu senin?"

"Ne?" Elim otomatik olarak yüzüme giderken Ekim elimi tutup yüzümden çekti.

"Sadece biraz kızarmış. İçinde çok fazla şey tutuyorsun." Göz kırptığında kesilmeye başlayan nefesimle gözlerimi ondan çektim. Eylül'e bakmak bile daha mantıklıydı şu an için.

Pekâlâ, on yedi yaşındaydım ve eyelinerı hâlâ yamuk çekiyordum. Eylül ise el becerilerini yüzünde oldukça iyi gösterebiliyordu.
Bana öğretmesini istesem çok mu garip olurdu?

Underage | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin