25

24.4K 961 243
                                    

Bu videoyu 23. Bölümde Ekim'in gömlek giydiği sahnede koymalıydım ama izlerseniz neden Güneş'in alık alık baktığını anlarsınız......
🌵🌵🌵

"Kıyafetlerimi yanıma almayı unutmuşum, üzgünüm."

Ensesini kaşıyarak hızlı hareketlerle -belinden her an düşecek gibi duran havluyla ne kadar hızlı olabilirse- dolabından birkaç parça kıyafet alıp tekrar banyoya yöneldi. Bu sefer banyoda giyinmesine kesinlikle gerek vardı. Bu yüzden sadece muhtemelen kurulamış olduğu ama saçlarından akan damlaların tekrar ıslattığı sırtını birkaç saniyeliğine izledim.

Tam anlamıyla dumura uğramıştım.

Ellerimle yüzümü tekrar yelpazelemeye başladım. Birden bire böyle olmamım sebebi neydi? Ekim her zamanki gibiydi, her zaman bu kadar çekiciydi ama... Şimdi artık biz aynı yatağı paylaşıyorduk ve aramızda çok az bir mesafe varken Ekim'in üzerinde sadece havlu olması bu şeyin sebebi olmalıydı.

Üzerinde sadece havlu vardı. Ekim Erden'in üzerinde sadece havlu vardı, vücudu ıslaktı ve dünya üzerinde bundan daha etkileyici bir şey olmadığına yemin edebilirdim. Ama acilen azgın bir ergen gibi davranmayı bırakmam gerekiyordu. Bacaklarımı iç güdüyle birbirine bastırıp yatağın üzerine, sırtım banyo kapısına dönük bir şekilde oturdum ve nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, büyük ihtimalle iki dakika falan ama bana bir sonsuzluk gibi gelmişti, banyonun kapısının açıldığını duydum. Gözlerimi kapatıp son kez derin bir nefes aldım. O Ekim'di; sevgilim ve ailem. Garip davranmayı kesmem gerekiyordu.

"Özür dilerim, çıkacağımı haber vermem gerekiyordu. Ama hiçbir şey görmedim, yemin ederim." Ona dönüp gülümsedim. Üzerindeki sporcu atletinin eteklerini düzeltiyordu.

"Sorun değil." Kaşlarını havaya kaldırıp gülümsedi. Bana doğru gelirken az önce aramızda olan tuhaf şeyi ikimiz de atlatmış gibiydik. Yanıma oturup kolunu omzuma attı ve başımı göğsüne yaslamamı sağladı.

"Biraz... Garip davrandım, değil mi?" Göremeyeceğini bilsem de gülümsedim.

"Ben de öyleydim." Boğazını temizledi.

"Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Bir daha olmayac-"

"Ekim," sözünü kesip kafamı göğsünden kaldırdım, yüzlerimiz arasında iki santim falan kalmıştı. "Sorun değil. Gerçekten. Ben de öyle davrandım." Gülümsediğini gözlerinin kısılmasından anladım. Başıyla onaylayıp burnumun ucundan öptü. Ve bir saniyelik bir duraksamanın ardından büyük dudaklarını nihayet dudaklarımın üzerinde hissedebilmiştim. Öpüşüne karşılık verirken ellerim iç güdüsel olarak omuzlarına dolanıyordu ve onunkiler de çoktan belimdeki yerlerini almıştı. Biraz daha ona doğru döndüğümde bacaklarımdan destekleyerek bacaklarının üzerine oturmamı sağladı. Bacaklarının üzerine diyorum çünkü gövdelerimiz birbirine değmeyecek kadar uzağında oturuyordum ve bu şekilde oturmamı o sağlamıştı. Nefessizlikten dudaklarımızı aynı anda geri çekerken kapalı olan gözlerimi açıp Ekim'e baktım. Gözleri her zamankinden kısık ve daha koyu renkli görünüyordu. İkimiz de nefeslerimizi düzenlemeye çalışırken alınlarımızı birbirine dayamıştık. Ve açıkcası Ekim'in diz kapaklarına yakın oturduğum için çok da rahat sayılmazdım. Kendimi biraz daha ona yaklaştırdığımda zaten belimde olan ellerini sıkılaştırdı. Hala gövdelerimiz birbirine tam olarak değmiyordu ama en azından daha yakındı. Ona sarılabilmek için kendimi ittirmeye çalıştığımda belimdeki elleriyle beni durdurdu ve alnıma yaslamış olduğu alnını oradan çekip omzuma koydu.

"Bu kadar yeterli." Boğuk, yeni uyanmış gibi çıkan sesine karşılık boğazıma oturan yumruyu yutkundum. Aslında gerçekten saf bir kız değildim ama neden o kadar da yaklaşmamı istemediğini şimdi anlıyordum. Omzundaki kollarımı sıkılaştırıp başımı, omzumdaki kafasına yasladım. Dünyadaki en huzurlu insandım ve bu mutluluğumun bozulmaması için kendime nazar duası falan okumam gerekecekti.

Underage | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now