26

25K 903 357
                                    

"Önemli bir şey yok, sorun yok." Bunu söyledikten sonra gelen korna sesiyle arabada olduğunu anlamıştım. "Geliyorum. Halledeceğim."
**

Sınıfta ayağımla kendi kendime ritim tutup, tırnaklarımla dişlerimi birbirinden uzak tutmaya çalışıyordum. Ekim okuldaydı, annem okuldaydı ama ben sınıfta; dersteydim.

Gerçekten ölüm gibiydi.

Neler olduğunu içten içe biliyordum. Teyzem, anneme her şeyi anlatmıştı ve annem de şimdi beni okuldan almaya gelmişti, muhtemelen geri dönmeme asla izin vermeyecekti.

"Güneş!" Yanımdaki kızın ben sarsmasıyla kendime gelip bana bakan öğretmene döndüm.

"İdarede çağırıyorlarmış." Artan kan basıncımla birlikte kapıya döndüm. Elinde izin kağıdıyla bir nöbetçi beni bekliyordu. Başımla onaylayıp kalkabileceğim kadar yavaş kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladım. Sonuma doğru adımladığımı biliyordum.

Her şey bittiğinde Ekim sadece bir anı olarak kalacaktı.

Karnımdaki ateşle birlikte idareye inmeye başladım. Hiç ses yoktu ve bu beni daha da geriyordu. Adımlarımı mümkünmüş gibi daha da yavaşlattım ama eninde sonunda idari bölümün kapısının önündeydim. Yanımda olduğunu unuttuğum nöbetçi benden sıkılmış olacak ki kapıyı açtı. Müdür yardımcısı koridorda ciddi bir surat ifadesiyle telefonda konuşuyordu ki o, şu hep gülen müdür yardımcıları kulübündeydi. Tırnaklarımı avuçlarıma geçirerek yürümeye devam ettiğimde Ekim'in sesini duymaya başlamıştım.

"Dediğim gibi, bunu gizleyeceksiniz." Ekim'in soğuk kanlı sesi karnımdaki o yanan şeyi biraz serinletmişti.

"Bunu yapamayacağımızı bili-" Okul müdürünün sözü, masaya vurulan bir şey -sanırım el- sesiyle bölündü.

"Gizlemezseniz başınızı belaya sokacağımı biliyorsunuz." Müdürün odasının yanına geldiğimde sağıma döndüm. Ekim oradaydı, iki eli müdür masasının üstünde, ayakta duruyordu. Onu öyle gördüğüm an göğsüme ne zaman bindiğini bilmediğim bir ağırlık uçup gitti. Ekim kafasını sola çevirdiğinde fazlasıyla çatık kaşları hafifçe aralandı ve düz bir çizgi haline gelen dudakları biraz olsun normale döndü.

"Güneş'in rızasının olup olmadığını nereden bileceğim?" Müdürün sesini duyduğumda odadan içeri girdim ve onun da beni görmesini sağladım.

"Rızam var." Neyden bahsettiklerini bilmesem bile. Müdür kaşlarını çattı ve yüz ifademi iyice inceledi.

"Annene burada olduğunu söylemeyeceğiz ve sen de bu adamla olacaksın, öyle mi?" Yavaşça başımla onaylarken Ekim'in de sesi duyuldu.

"Aynen öyle." Hiç gergin görünmüyordu, müdürden yasa dışı bir şey istemesine rağmen. Neyle tehdit ettiğini merak etmiyor değildim. Ve bu beni Ekim konusunda biraz endişelendiriyordu. Çünkü bu biraz... Onun karanlık tarafı gibiydi. Müdür bakışlarını benden ayırmadan ağır ağır başını salladı ve Ekim'e döndü.

"Gerisini sen halledersin o halde." Ekim de başıyla onayladı ve yaklaşıp elini omzuma koydu. Beni de yönlendirip müdürün odasından çıkmamızı sağladığında ona bakmaya biraz çekiniyordum. Çünkü... Müdüre bakarken tehditkâr ve tehlikeli görünüyordu ki okul müdürümüzün hiçbir zaman kötü bir şey yaptığına şahit olmamıştım.

Ya da aslında sadece drama yapıyordum.

Ekim'e döndüğümde ciddi bir ifadesi olan yüzü aydınlandı ve dudaklarının sol kısmı yukarı kıvrıldı.

"Ne yapmamz gerektiğini evde konuşacağız ve tamamen halledeceğiz, tamam mı?" Elini çeneme koyup baş parmağıyla yanağımı okşarken şefkatli sesiyle konuştu. Beni öldürmeye çalışıyordu.

Underage | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin