19

29.3K 1K 531
                                    

Güneş'ten:

"Bu saatte eve gelmek ne demek?" Kapıyı açtığım anda kulağıma dolan sesle şok olmuş bir şekilde anneme döndüm. Hava kararınca Ekim eve bırakmıştı, saat henüz sekiz falandı ve annemin evde ne aradığını hiç bilmiyordum. En son ne zaman bu kadar erken bir saatte evde olduğunu bile hatırlamıyordum. Ona cevap verme gereği duymadan sırtımdaki çantamı elime alıp odama yöneldim. Kapıyı açacakken kolumdan tutup vücudumu ona döndürdü. "Güneş." Her zaman midemin kasılmasına neden olan gözleri karardı. "Sana bir soru sordum." Açık kahverengi göz bebeklerinin etrafındaki siyah halkalar bana çocukluğumdan kalma bir kabus gibi geliyordu. Gerilmeme ve aptalca korkmama neden oluyordu. Kolumu elinden kurtarmaya çalışsam da benden daha güçlüydü, hep olduğu gibi. "Kapının önündeki araba ne? Orospuluk mu-"

"Kes sesini!" Ben ne olduğunu anlamadan dolan gözlerim ve titremeye başlayan sesimle bağırdım. Karşımda annemden çok bir düşman görüyordum ve şimdilik ona muhtaç sayılırdım. Bu ergenlik değildi, bu yıllarca içime işlemiş bir dürtüydü. Gözlerinden bile korkuyordum, bu nasıl ergenlik çağında olmama bağlanabilirdiki?

"Dün başka bir çocuk, bugün başka bir adam. Baban yaşındaki adamlarla mı yatıp kalkıyorsun?" Ani bir güçle kolumu elinden kurtarıp onu tüm gücümle önümden ittim. Yüzüme beni sarsacak bir tokat attığında odama girip kapıyı hızlıca kilitledim. Ne zaman ağlamaya başladığımı bile bilmiyordum ama böyle şeylere asla bir savunma mekanizmam yoktu. Sadece bir aptal gibi ağlıyordum. Annem kapıyı yumruklayıp açmam için kendini yırtarak bağırmaya başladığında kapının arkasına çöktüm. "Herkes o adamı anlatıyor bana, orospu!" Söylediği şeyler üzerine çığlık atıp durmadan yaşlar akan gözlerimi sımsıkı kapattım ve ellerimle kulaklarımı kapattım. O hakaret etmeye devam ettikçe çığlık atmaya devam ediyordum.

Bir anlık bir sessizlik olduğunda bunu fark edip duraksadım. Kesinlikle kapıyı kırmak için bir şey almaya gitmişti. Hızlıca oturduğum yerden kalkıp küçücük odamın en uç köşesine gittim. Nefeslerim hıçkırıklarıma karışıyordu ve burnum çoktan akmaya başladığı için nefes almakta zorluk çekiyordum. Ayrıca ağlarken ses çıkarmaya devam etmem bana hiç yardımcı olmuyordu. Sanki kapatınca başka bir yere ışınlanacakmışım gibi gözlerimi sımsıkı kapattıp ve elimi sızlayan yanağıma götürdüm. Sımsıcaktı ve bu sıcaklığı hep annemden dolayı hatırlıyordum.

Odanın dışından sesler geliyordu ama kulağıma anlamsız, değişik uğultular olarak geliyordu. Annem kendi kendine konuşuyor ya da kapıyı kıracak bir şeyler ararken gürültü çıkarıyor olabilirdi, hiçbir fikrim yoktu.

Sonunda beklediğim olup kapı kırıldığında çığlık atarak yere çöktüm ve yüzümü dizlerimin arasına gömdüm. Annemin asla ama asla ne yapacağı belli olmuyordu. Beni saçlarımdan tutup evden attığını, bıçak doğrultup öldürmeye çalıştığını hatırlıyordum. Maçin'i görmesine rağmen yumuşak bir tepki vermiş olmasına rağmen şu an elinde bıçak ya da silah bile olabilirdi. Olduğum yere sinmiş halde hıçkırırak ağlarken bir el, elimi okşamaya başladı. Ağlamam nedenini bilmediğim bir şekilde daha da şiddetlendirken el saçıma çıkmıştı. Annem ve onun hep belirsiz olan ruh halleri, ona bir şey yapmamı engelliyordu. Saçımı okşarken diğer elinde bir bıçakla bekliyor olabilirdi. Bu gerçekten olabilirdi.

"Güneş, güzelim kalk hadi." Duyduğum ses kafamı kaldırmama neden olmuştu. Bulanık görüş alanım yüzünden yüz ifadesinden tam olamadığım Ekim ve arkasında da kollarını göğsünün altında birleştirmiş annem vardı.

"Orospunu mu almaya geldin?" Annemin gevşekçe sorduğu üzere gözlerimi tekrar kapattım. Titriyordum, hıçkırıyordum ve Ekim beni durdurmak istercesine yerime bastırıyordu.

Underage | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now