24. Sinan Aslan/Düzenlendi

Start from the beginning
                                    

"Güçlü olmayı öğreneceksin. Sen benim oğlumsun!" dedi ve gözlerini araladı. Az önceki acı çeken adamın gözlerinden çok uzaktaydı o elalar.. Donuk ve hissiyatsızdı.. Adam derin bir nefes alarak dış kapıya doğru ilerlemeye başladı. Her adımında yeri göğü ayrı inletiyordu. Adımlarından çıkan her ses genç adamın kulaklarını adeta tırmalıyordu. Kapattığı gözlerin ardına sığındırdı tüm acısını. O anda babasının ölüm kadar soğuk sesi bütün dünyasını ele geçirdi. Adam kapıdan çıkmadan önce son kez oğluna baktı. Pişecekti. Bunun başka çaresi yoktu. Acılarıyla yaşamayı öğrenecekti. Bu daha başlangıçtı. Aslan veliahtı olmak kolay değildi. Daha ne kayıpları olacaktı.. Hayata karşı hiçbir zaman yenilmemesi gerektiğini bilecekti. Aslan olmayı öğrenecekti. Çizgi şeklindeki dudakları aralandı ve kaderlerinde yeni bir sayfa açılmasına sebep olacak o dört kelimeyi söyledi..

"Sinan Aslan olmayı öğreneceksin!"

"Abi?" Genç adam, geçmiş yaşantısından aniden sıyrılarak, kendisine dakikalardır seslenen adama çevirdi boş bakışlarını.. Kendisine bir şeyler diyordu, lakin kulaklarında hala babasının o puslu sesini işitiyordu. 'Sinan Aslan olmayı öğreneceksin!' demişti.. Peki, öğrenebilmiş miydi? Muhtemelen kendine sorduğu soru, milyon dolarlık soru niteliğindeydi. Cevabı da gayet açıktı. Eğer öğrenmiş olsaydı, bugün en değerli varlığı kardeşi yaşıyor olacaktı. Eğer öğrenmiş olsaydı, Yaren o adamın acımasız ellerinde kaderine mahkum kalmamış olacaktı. Eğer öğrenmiş olsaydı, saatlerdir burada bir korkak gibi uzaktan sevdasını izliyor olmayacaktı!

'Büyü artık Sinan!' diye fısıldadı yine aylardır görmediği babası.. Her yanlış fikirlere kapıldığında böyle derdi Selami bey.. İlk annesini kaybettiğinde büyümüştü, Sinan. Acılarını göstermeyi bırakmış, ruhunu az da olsa şeytanın eline bırakmıştı. Sonra kardeşini kaybetti.. İşte o gün ruhunu tamamen şeytana teslim etti.. Vicdan kelimesinin emaresini bile bilinmeyen diyarlar ardında bıraktı. Suratında hatrı sayılır bir gülümsemeden başka hiçbir şey bırakmadı. O gülümseme de genelde düşman bildiklerine işkence seanslarında ortaya çıkardı. Ve en önemlisi, merhamet duygusunu kaybetmişti! Hiç değilse, kaybettiğini sanıyordu. Ta ki, onu görene kadar..

Narin.. Adı gibi kırılgan Narin'i.. Bir tek onun sınırları içerisinde özlediğini sandığı eski kimliğine bürünebiliyordu. Bir tek onun suratına baktığında içinde hala var olduğunu umut ettiği merhametine sığınabiliyordu.

"Abi iyi misin?" Genç adam artık ciddi anlamda korkmaya başlamıştı. Saatlerdir oturduğu yerden kalkmadan sadece kızı izliyor, hiçbir tepkide bulunmuyordu. Sinan, adamının sorusunu duysa da, tek kelime etmedi. Sadece kafasını sağa sola doğru salladı. Burada olmasının tek nedeni vardı. Oda, elinden çıkacak elim kazaları önlemek istemesiydi. Yaren'den hala en ufak bir iz bulamıyor oluşu, öfkesinde deprem etkisi yaratıyor, önüne kim çıkarsa yakıp geçmek istiyordu. Ama burada öyle değildi.. Burada Sinan Aslan değildi..

"Neden hala bir ses yok, Ersin?" Adamın katı ve bir o kadar cansız çıkan sesine karşılık içi buz tutan Ersin, kolundaki askısını hafifçe çekiştirdi. Kızların o gün kaçırılmasında o da suçluydu. Girdikleri silahlı çatışmada kardeşi Okan'ın göğsüne kurşun isabet etmemiş olsaydı kendisi de dikkatini kaybetmemiş olacak, tek başına bile olsa hepsini gebertecekti. Gel gör ki, hesapları istediği gibi olmamıştı..

"Aslında bir iz olabilir.." dedi sesinin kısıklığına aldırmadan. Bakışlarını karşısındaki adamdan kaçırıyor, hatasını kabullendiğini bu şekilde belli edebiliyordu. Sinan çattığı kaşlarıyla sonunda suratında bir ifade belirtirken, sandalyeye yasladığı bedenini öne doğru kaydırdı. O izin ne olduğunu daha sormadan Ersin, etrafına bakınarak kimsenin duyamayacağı şekilde, "Bu ibne iki hafta önce bir depo kiralamış. Çocuklar deponun nerede olduğunu bulmaya çalışıyor. Eli kulağındadır." dedi. Sinan o heyecanla el kol hakimiyetini kontrol edemeyince masanın sallanmasına neden oldu. O sarsıntıyla masanın üzerinde duran ufak vazo olduğu yerde sallandı ve düştü. İlk masaya çarpan ufak cam vazo oradan yuvarlanarak yerle buluştu ve bütün herkesin dikkatini çekecek şekilde tuzla buz oldu. Etrafa saçılan cam parçalarına kısa bir bakış atan Sinan, kafasını yerden kaldırdığı anda bütün nefesi kesildi. Nefesinin kesilmesine neden olan şüphesiz, ilk defa bu kadar yakından, hiç düşünmeden can vereceği bir çift ela gözle karşı karşıya kalmış olmasıydı..

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Where stories live. Discover now