12. Tesadüf Yoktur,Tevafuk Vardır /Düzenlendi

17.9K 1.4K 45
                                    

^ Ağzı Temmuz Sıcağı..

Bakışları Sonbahar..^

Düzenleniyor :)

-YUSUF-

Uykusuz geçen bir gecem yine sabaha kavuştuğunda, içimde bütün benliğimi rahatsız eden bir burukluk vardı. Ardımda bırakmak zorunda kaldığım annem sebebine zaten kötüyken, son zamanlarda beynimde dolanan birde Yaren vardı. Samet'in gelmesinden buyana, ne tepeye gidebilmiştim, ne civar mahallelerde onu arayabilmiştim. Neden diye sormayın! Samet'in diline düşmektense, rögar çukuruna düşmeye razıydım.

Annemin elinden çıkan mükemmel kahvaltıyı son kez yapmış, kalan eşyalarımı toparlamak için odama geçmiştim. Bir süre sonra peşimden gelen annem, şuan karşımda kıvranıyor. Kesin bir şey diyecek ama, 'Nasu desem da, ha bu uşağu çıldurtmasam?' diye düşündüğüne kalıbımı basardım.

"Yasemin'i sıkboğaz etma!" İşte bu kadar! Meselenin kaynağı Yasemin, özü ise bendim. Sıkboğaz eden veya edecek olan bendim! Diktiğim gözlerim hiç kapanmaksızın sertçe anneme bakıyordu. Sadece kısa biran için o bakışlarını benden kaçırdığı an, beynimde şimşekler çaktı. "Ne biliyorsun?" Annem hızla gözlerini bana çevirdi. Gözbebekleri genişledi. "Ne biliymişum?" En yakın çıkıştan kaçma numarasına yatan annem, beni kandıramadı. "Anne! Sana bir soru sordum, sende bana yalansız cevap vereceksin!"

Emrime karşılık annemin eli, ayağındaki terliğe usulca yaklaştı. Kazık kadar herifte olsam hala şu terlik denen icattan korkmuyor değildim. "Emir erinmiyumdur hele de bakayum uşak? O sesinu alçaltasun önce!" Rahatlamak adına aldığım bütün nefesler daha da rahatsız edici bir hal aldı. Elimdeki gömleği gelişigüzel çantanın içine sokuşturup, yatağın üzerine bezgince kendimi bıraktım.

"Sen hiç fark ettin mi?" Sormam gereken soruyu fazlasıyla kapalı sormamın sebebi neydi bilmiyordum. Soruyu direk soracak cesaretin olmayışından kaynaklanıyor olabilir dedi iç sesim! Cesaret değil de, kabullenmemekti. İkisinin arasındaki farkı şuan için algılayamıyordum. Annemde, soruma karşılık vereceği yanıtı düşünür gibi gözlerini kıstı. "Aynu baban gibusun uşağum."

Annem ağır tavrıyla başını sallarken, bakışlarındaki alay canımı sıktı. Canımı sıkan babama benzetilmek değildi de, ne konuda benzediğim aşikardı. Sorgulayıcı ifademi anlayan annem, elimi ellerinin arasına aldı. "Odinlik ve körlik mezuyetlerinu tipku rahmetludan almuşsun!"

Harika! Odunluk yolunda ilerlediğimi annem bir kez daha teyit etti. Düşen suratıma gülmekle yetinen annem ellerimi sıktı. "Bilduğun şeyu ne diye bağa sorarsun oğul? Kabullenmekta zorlaniysan, kendinu düşun! O kiza nasu baktiğini gördum. Senun yaşaduğun duygulari, Yasemin yaşayunca mi kötü oldi? De bağa Yusuf'um, öyla bir durim varsa ne edeceğsun?"

Az önceki cesaretsizlikle kabullenmemek arasındaki farkı tekrar devreye sokan annem, gözlerime bakıyordu. O gözler gerçekleri sende biliyorsun diyordu. Sorun benim o gerçekleri bilmek istemiyor oluşumdu! Boğazıma düğümlenen cümleleri yutmak zorunda kaldım. Bıraktığım sancılı nefesin ardından hala benden yanıt bekleyen anneme doğru yaklaşıp kırışan alnına dudaklarımı bastırdım.

"Onu da o zaman düşünürüz." Yine üstü kapalı ettiğim cümleme annem, gülümsemekle yetindi. Hazırladığım çantayı sertçe elime alıp, odadan çıkmaya yüz tutarken kolumdan tutarak durdurdu. Göğsüme anca gelen kafasını, beni görebilmek adına geriye doğru kaldırdı.

"Kaderun önine geçemezsun Yusuf'um! Hele da sevdaluk denilen şeyun öninde, dağ olsan engel olamazsun!"

Annem kararlı bakışlarının altında söylediklerinin ağırlığıyla beni orta yerde bırakıp odadan çıktı. Kaderin önüne geçemeyeceğimi çok iyi bilmeme rağmen, bu durumun canımı sıkmasına mani olamıyordum. Zaman ne gösterirdi bilmem ama, böyle giderse pekte güzel şeyler göstereceğini sanmıyordum..

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin