21. Fırtına Öncesi Sessizlik/Düzenlendi

20.6K 1.3K 187
                                    

-YAREN-

Günler hızlı, yorucu ama bir o kadarda harika bir şekilde geçiyordu. Yusuf ile birlikteliğimiz hayal edemeyeceğim kadar güzeldi. İki aydır birlikteydik ve bu iki ayda inanılmaz derecede bağlandığım adam, beni her anlamda fazlasıyla mutlu ediyordu. Birlikteliğimizi aileme bahsetme konusunda Yusuf'un desteğiyle söyleme kararı alırken, beklediğimin aksine olumlu bir şekilde karşılanmıştık. Bir akşam hep birlikte yemek yiyerek aile bağlarımızın ilk adımını atmıştık.

İki günlüğüne otelin gidişatını gözlemlemek adına Trabzon'a gittiğimizde Yusuf beni annesiyle tanıştırdı. O anı hayatım boyunca unutamazdım. Kadın ağlamaktan, bense heyecandan konuşamamıştım. Yusuf'un bütün çocukluk hikayelerini, bilir kişiden detaylı dinlemek ise paha biçilemezdi. Masum sevdiğim, tamamen bana aitti.. İçimdeki sevdanın ağırlığı günden güne artarken, bu yangın yerinde nasıl sağ kalacaktım bilmiyordum.. Her sabah sesiyle uyanmak, her an huzur bulduğum gözlerine bakmak, hayatın anlamını ondan öğrenmek, çıkarsızca sevmek ve sevilmek bütün yollarımın Yusuf'uma bağlanması bana bahşedilen en güzel hediyeydi..

Tüm bu harikalığın yanında hayatıma giren tehlike kokusu ise korkulu rüyam olmuştu. İsimsiz telefonlar, ofise gelen çiçekler beni ziyadesiyle korkutsa da, bunu Yusuf'tan saklıyor olmam daha fazla korkutuyordu. Elimde pimi çekili duran bir bomba vardı ve ne zaman patlayacağını bilmiyordum. Bu konuda yardakçısı olduğum Sinan'a anlattığımda güvenlik önlemlerini arttırmış, sadece korkmamam gerektiğini söylemişti. Keşke söylediği kadar kolay olsaydı. Tehlikenin nereden ve ne zaman geleceğini bilmiyordum ve bu durum beni tam anlamıyla paranoyak hastası yapmıştı. Neyse ki, mesai saatleri içerisinde Samet'in Yusuf'u delirtmesi sayesinde olanları unutabiliyordum.

Ah Samet ah! Dünyaya resmen Yusuf'u deli etmek için gelmişti. Yaseminle olan ilişkilerine onay vermesinin ardından, rahatlığı ele geçiren Samet, sınırlarını ciddi anlamda zorluyordu. Ne zaman gezmeye gitseler, Yusuf peşlerine takılıyor, uzaktan izlemekle yetinmiyor en ufak yakınlaşma anlarını itinayla bozuyordu. Bana eğlence çıkarken, Samet için aynı şeyi söyleyemezdim. Hatta geçen haftaki, 'Yemin billah olsun, yarın nikahı basarım!' tehdidi üzerine Yusuf azda olsa geri çekilmeyi başarabilmişti.

Suratımda o anlar sebebine oluşan aptal sırıtış telefonun çalmasıyla yok olurken, bezgince aramayı yanıtladım.

"Yaren hanım size ait bir çiçek geldi geçen sefer ki gibi isimsiz geri göndereyim mi?" Elif'in cümlesiyle oturduğum yerden hızla kalkarken, korkuyla harmanlanmış bedenim anında titremeye başladı.

Güçlükle "Evet!" diyebildim. "Elif, kimseye bu durumdan bahsetme olur mu?" Yerime tekrar otururken Elif'in kararsız sesi kulağıma doldu. "Emin misiniz Yaren hanım?" diye sordu. Yusuf'un ne kadar kızacağını o da benim gibi biliyordu. Lakin söyleyemezdim..

"Eminim.." dedim. Elif'in bıraktığı nefesin sesi kulağımı tırmalarken, "Peki nasıl isterseniz." dedi ve telefonu kapattı. Ağrılı başımı ellerimin arasına alarak düşünmeye başladım. Bu durumdan nasıl kurtulacaktım? Hiçbir günahım yokken, nasıl bu bataklığa çekilmiştim? Sinan'ın beni kurtarmaya gücü yeter miydi? Sorduğum soruların hiçbirine yanıt bulamadım. Hiçbir şey bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı. Oda, bu iş başıma sandığımdan daha da bela olacaktı..

***

-YUSUF-

"Yağmur yağayi yağmur, çaylarun üzerine.. Vuruldum yanayirum, Yarenumun gözlerine.. Baharda filizlenur çaylarun yapraklari, anzer balina benzer Yarenumun dudaklari.."

Mırıldandığım şarkıyla çizimin son noktasını koyup geri çekilirken, çizdiğim her ayrıntıyı genel bir kontrolden geçirirdim. Yine muhteşemlerde zirveleri oynuyordum. Lanet olası egomun ne zaman yok olacağını bekleyen Samet'in hayali suratına bir yumruk geçirirken, ağrıyan boynumun acısıyla inlememe engel olamadım. Boynumu sağa sola doğru hareket ettirirken, gözüm masamın ucundaki fotoğraf çerçevesine takıldı. Yarim ne de güzel gülümsüyordu. Uzanarak elime aldığım çerçeveye içli bir bakış attım. Hayatıma dahil olduğundan beri, bulutların üzerinde dolanan benliğim yere ayak basamıyordu. Bundan sonraki kalan ömrümü onunla beraber geçirme isteği sınırlarımı zorluyordu. Ruhuma öyle bir işlemişti ki, ona her zaman ihtiyacım vardı ve ondan biraz bile ayrı kalmak insanın nefesinden mahrum kalması gibi öldürüyordu..

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin