16. Eyvah! /Düzenlendi

16.9K 1.3K 87
                                    

Ben Senin Sevgilin, Eşin, Baban, Ağabeyin, Arkadaşınım..

Biri Bitse, Biri Kalır. Seni Hiç Bırakmayacağım..

'Cemal Süreya'

-SAMET-

Aylardır gözümden sakındığım, hayatımın merkezi haline gelen kadınla olan gizli saklı yürüttüğümüz ilişki artık canımı sıkmaya başlamıştı. Abartısız her gün Yasemin'in başının etini yemelerim bir türlü karşılık bulmuyordu. Yusuf'a artık söyleyelim dedikçe kadın beni her seferinde geri püskürtmeyi başarıyordu. Bu duruma Yusuf'un son zamanlardaki ruh halide etki oluyordu. Yaren yüzünden olduğundan daha lanet bir herife dönüşmüştü. Bir itirafı bu kadar geciktirmesini de anlamış değildim. Seviyorsan söyleyeceksin arkadaş! Hadi ama şimdi sen neden söylemedin demeyin. Benim durumu anlatmıştım. Yusuf gibi bir durumda olsaydım, şuan adamımı dayı bile yapmıştım!

Yasemin'in beni bu durumdan bertaraf etmesi yoluma koca bir taş bırakırken, içimdeki huzursuzluk her dakika, her saat, her gün artıyordu. Kafamı ne zaman yastıkla buluştursam veyahut Yusuf'un gözlerine ne zaman baksam vicdanım abartısız bir şekilde sızlıyordu. Sadece Yusuf'ta değildi. Ne Onur'a ne Ahmet'e durumu anlatabilmiştim. Günden güne değişen benliğimin farkına varmamaları zaten aptallık olurdu. Gece hayatlarında onlara eşlik etmeyi bıraktığımdan beri ağzımı arasalar da bir şekilde hepsini susturabiliyordum. Zaten o günleri özlediğimde söylenemezdi. Hatta o zaman yaptıklarımdan bile nefret eder bir adam olup çıkmıştım.

Yasemin..

İnsanın sadece birinin gözlerine bakmasıyla bile mutlu olabildiğinin kanıtıydı bu kadın.. Elini tuttuğumda, gözlerine baktığımda, saçlarından süzülen o yasemin kokusunu ciğerlerime çektiğimde, ciddi anlamda ben ben olmaktan çıkıyordum. Bayram neşesi bitmeyen bir çocuk gibi dolanıyordum etrafta.. Kendimden beklenmedik bir şekilde Yasemin'e yaklaşımlarım ise takdire şayandı.

Ben Samet Durmaz! Dört ay gibi bir sürede hayatındaki kadının sadece elini tutan ve de sarılmaktan öteye gidemeyen Samet Durmaz! Yeryüzündeki bütün başarı plaketlerini adıma yaptırmaları gerekiyordu. Aşağısı kurtarmazdı!

Öğle yemeği diye kaçtığım bir yalan bahanesiyle daha, soluğu Yasemin'in çalıştığı kreşte almam bir olurken, karşılaştığım sahneyle bilinmez bir kıskançlık kuyusuna atıldım. Yasemin'in sınırları içine giren bu adamın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Adımlarımı bahçe girişine kadar nasıl attım bilmiyorum.

"Yasemin hanım yemek teklifimde ısrarcı olduğumu bilmenizi isterim. Yarın yine geleceğim. Hatta siz evet diyene kadar gel.." Gelemeyecekti! Öfke damarlarımda nasıl patladı, adamın üzerine nasıl atladım bilmiyorum. Beni kim durdurdu bilmiyorum. Adamı elimden kim aldı bilmiyorum.

"Samet?" Yasemin'in sesinin titrediğini fark edecek kadar kendime gelsem de, sinirlerime hala hakim olmakta güçlük çekiyordum. Öfkeyle kalkan, zararla oturur sözünün anlamını, gayet net anlayabileceğim bir duruma imza attım.

"Ne Samet, ne? Yasemin! Bu adam ne zamandır sana yemek teklifi ediyor?" Ses tonumun yüksek çıkması etrafımızda şiddetli bir etki yarattı. Herkesin odak noktası biz olurken, bunu umursamayacak kadar kördüm. Yasemin dolan gözlerini, kan oturmuş adeta canavarı andıran gözlerime kitlendi. "Birkaç.." Kesik bir nefes aldı. Karşımda elini kolunu koyacak yer bulamıyordu. Bakışlarını yere doğru indirdi. Birkaç neydi? Birkaç gün olmasını umut ettim. "Birkaç gündür de bana!" Kolundan kavramamla burnunun ucuna kadar girdim. Hala bakışlarını yerden kaldırmıyordu. Soruma sadece başını aşağı yukarı sallamakla yetindi.

KADERİMİN PEŞİNDE (Yeniden Yazılıyor!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin