|4|•Geleneksel Anneler Eziyeti

Start from the beginning
                                    

"Hazel?! Oyalanma da gel kahvaltını yap. Çok işimiz var, hadi."
Annemin bana seslenen gür bağırtısıyla aynanın önündeki tokayı aldım ve kısa saçlarımı toplayarak bağladım.
Şarjı bitmek üzere olan telefonumu şarja takarak aşağı indim.
Annem sabah haberlerine bakarken keyifsizce masaya oturdum.
"Annesinin gazabına uğrayarak intihar etmiş bir kız haberi var mı bari anne?" diye sordum sitem ederek. Annem bakışlarını televizyondan çekerek çatık kaşlarla bana döndü.
"Eve geç gelerek annesinin ödünü koparan bir kızın haberi var, yavrum. Açayım istersen?"
Asilikte kime çektiğimi sormanıza gerek yok diye düşünüyorum. Cevabı karşımda oturuyor çünkü dostlarım.
Elimi isteksizce önümdeki çatala uzattım ve uyuklar bir vaziyette kahvaltımı yaptım.
***
'Cumartesi Geleneksel Anneler Eziyeti' gününe hoşgeldiniz.
Şu an ne mi yapıyorum, dostlarım? Elimde toz bezi, üzerimde geceliklerim-çıkarmaya çok üşendim- başımda bir yazma cam siliyorum. Eğer düşüp ölürsem mezar taşıma ölüm sebebi; anne eziyeti yazarsınız, olur mu?
"Oyalanma Hazel, daha diğer odaların penceresi duruyor." Annemin mutfaktan gelen sesiyle gözlerimi devirdim. Kollarım kopmuştu.
"Of, anne ya!" Sitem ederek bağırdığımda belinde önlüğü, elinde köpüklü bulaşık süngeriyle annem mutfak kapısından belirdi.
"Yorulduysan mutfağa geç kızım. Ben silerim camları." dedi alayla.
Mutfak mı?! Allah muhafaza.
"Yok anne, silerim ben." dedim geri vitese takarak. Annem mutfağa girdiğinde ağlamak istiyordum.
Televizyona taktığım USB'den müzik seçmek için camdan indim.
Ceylan Erten'in seslendirdiğin 'Zalım' parçasını açarak sesini yükselttim ve eşlik etmeye başladım. Bir süre sonra sevdiğim bölüm geldiğinde bağıra bağıra şarkıyı söyledim.

"Ben insanlar dargınıyım,
Dertlilerin yorgunuyum,
Sanki felek vurgunuyum,
Bu halime gülen zalım."

Annemin söylenmeleri kulağıma dolduğunda kendi kendime güldüm.
Dişe diş, kana kan, intikam!

Annem söylenmelerine devam ederken umursamayıp şarkıya eşlik etmeye devam ettim. Haftasonu uyumak varken uğraştığım şeye bakın.
***
Ev işi bitmişti. Ne yazık ki biten tek şey ev işi değildi, dostlarım. Ben de bitmiştim. Bu bedbaht halim yeis içindeydi. Yorgunluk gözlerimden bir gözyaşı misali akarken annemin sesini duydum.
"Yatak odasının penceresini de sildin mi?" Bıkkınlıkla bir nefes aldım.
"Evet, anne." dedim mırıldanarak.
Bitmiştim, tükenmiştim ama bu kötü kadın bana hâlâ işkence ediyordu.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle birlikte tünediğim koltuktan kalktım. Pijamamın cebine sıkıştırdığım toz bezi yere düştüğünde üzerine basarak geçtim.
Saat 11'e geliyordu. Sabahın köründe kalktığım için saatin erken olması beni şaşırtmadı.
Telefonu elime aldım.
"Günaydın."
Murat'tan gelen mesaja göz devirerek baktım. Günaydın mı? Günaydın mı kaldı? Burada uykusuzluktan ölüyordum ve bana günaydın diyordu.
Çok abarttığımı düşünerek cevap verdim. Sonuçta adamın bir suçu, günahı yoktu. Nasıl bir anneye sahip olduğumu bilmiyordu.
"Günaydın." diyerek cevap verdim. Çok geçmeden gelen mesajla şaşırdım.
Müsait misin Hazel?" diye sorduğunda cevap vermeden birkaç dakika bekledim.
Siz şimdi şunu merak ediyorsunuz; Murat'la ne ara bu kadar samimi olduk? İnanın bunun cevabını ben de bilmiyorum, arkadaşlarım. Daha dün buluştuğum bir adamla bu kadar samimi olmak elbette bir yerde beni rahatsız ediyordu. Ama Murat olmasaydı, o şehir magandasıyla başım derde girecekti.
"Annemin elindeyim." Yazdım ve telefonu tekrar sehpaya bıraktım.
Beni bekleyen daha dört pencere vardı. Yere düşürdüğüm ve üzerine basıp geçtiğim sarı bezi paşa paşa eğilip aldım. Bizim de raconumuz ancak bu kadar işliyordu işte.

Yaklaşık yarım saatte ancak bir pencerenin yarısını silebilmiştim.
Annem mutfağı temizlemeyi bitirip koltukların arkasını temizlemeye başlamıştı.
Bakışları aheste aheste camı silen beni bulduğunda bıkkınlıkla bir nefes salıverdi.
"Seneye biter mi o cam Hazel Hanım?" İmalı sesi kulaklarımı doldurduğunda baygın bakışlarımı ona yönelttim.
"Hı?" dedim, anladığım halde. Biraz ajitasyon yapmak belki işe yarar da annem beni bırakırdı.
"Seni alan kocaya yazık." diye söylenerek işine döndü ve ben hayalkırıklığı ile bakakaldım.

Özel 'Asi'stan Where stories live. Discover now