45.BÖLÜM

141K 6K 3.9K
                                    

Kararı, boğazımı sıkan bir ip gibiydi. Gücümü kaybetmemi sağlayan, ruhumu dip köşeye çekip azap çektiren bakışları beni derin bir hüzne sürüklüyordu. Kara bulutlar artık üzerimde dolanmıyor hayatımda rol oynuyordu resmen. Yorgunum dedikçe de peşimi bırakmıyor daha bir yapışıyordu yakama. Gecem gündüzüm hüzündü artık. Yağan yağmurda toprağa karışan bir hüzne değil de o yağmurla yağıp hayatımın içine sızan bir hüzne sahiptim. Hayatım sanki bu kelimeden ibaretti. Mutluluk yoktu... Sanırım dün, onu berbat bir şekilde kaybetmiştim.

"Daha önce benim sana yaptığımı şimdi sen bana yapacaksın!"

Kalbim Barlas'ın kurduğu cümleyle çok hızlı atmaya başlamıştı, yutkundum. Benden ne istediğini anlamıştım. Kararlılığı gözlerinden de sözlerinden de belli oluyordu. Nefes alıyordum ama sanki alamıyormuş gibi hissediyordum. Barlas ne saçmalıyordu?

"Sen ne diyorsun ya? Kafayı mı yedin?" Sesim oldukça yüksek çıkmıştı.

"Evet yedim! Bana kafayı yedirdin!" O da sesini yükselmişti.

"Arabayı durdur, ineceğim!" Bu saçmalığa katlanacak değildim. Arabadan inecekve istediği şeyi asla yapmayacaktım.

Beni umursamamıştı bile. Hızla ona döndüm ve "Barlas dur!" diye bağırdım. Gözleri yoldaydı beni duymuyordu. Asla durmayacağını anlayınca daha önce yapmaya çalıştığım şeyi yapmak istedim. Çünkü beni buna mecbur bırakmıştı. Yüzüm ona dönükken hızla kapıya doğru döndüm ve açmaya yeltenince kitlenen kapının sesini duydum. Benden önce davranmıştı.

Daha fazla ısrar etmeyecektim. Çünkü ona kendi istediğim şeyi asla yaptıramayacağımın farkındaydım. Kafasına koymuştu. Onun bana yaptığını benim de ona yapmamı istiyordu. Bu büyük bir saçmalıktı ama Barlas sanki çok normal bir şey istiyormuş gibi görünüyordu. Yapamayacağımı düşünmüyordubile.

Fabrikaya geldiğimizde Barlas arabayı durdurdu ve aşağı inip benim tarafıma geldi. Kapımı açmış çıkmamı beklerken kollarımı göğsümde birleştirip önüme baktım. Yerimden kalkmaya hiç niyetim yoktu. Çok istiyorsa beni sürükleyerek çıkarırdı buradan.

"Çık dışarı!"

Verdiği emirle omzumu silktim. "Hayır!" Bunu kabul etmeyeceğinin farkındaydım. Zaten etmemişti de. Hızla kolumu kavrayıp beni zorla arabadan çıkarıp fabrikanın içine soktu. Kolumu bırakması için uğraşırken Çetin, Samet ve Ali'nin de orada olduğunu gördüm. Bir de çetedeki diğer çocuk vardı. Gökay. Onu ikinci kez görüyordum. Yaver'in mekânına gitmek için Barlas'tan kaçarken karşılaşmıştım onunla. Bu biraz ürkütücü olmuştu ama o ve diğerlerinin Barlas'ın çetesinden olması beni rahatlamıştı. Ne işi vardı burada acaba? Onu daha önce fabrikada görmemiştim hiç.

"Barlas!" Çetin ve diğerleri bize şaşkınca bakarken Barlas onları umursamadan beni üst kata çıkarmak için merdivenlere yönlendirdi. Hepsi o kadar şaşkın görünüyordu ki oturdukları kanepeden ayağa kalkmış bizi izliyorlardı.

Barlas beni zorla üst kata çıkarmayı başarınca kapıyı ayağıyla kapatıp kolumu serbest bıraktı. Karşımda durmuş bana çatık kaşlarıyla bakarken kapının açılmasıyla kafasını oraya çevirdi. Çetin ve diğerleri peşimizden gelmiş bize garip bir şekilde bakıyorlardı. "Ne oluyor Barlas?" diye sordu Çetin.

"Bir şey yok çıkın!"

"Ne demek yok? Bir şey var işte görüyoruz. Ne yapıyorsun sen?"

"Öykü neden burada Barlas?" dedi hemen arkasından Ali.

"Bana işkence yapacak!"

Hepsinin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Çetin, "Kardeşim..." derken Barlas onu eliyle susturup, "Sakın bana karışmayın!" diye uyardı.

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin