77.BÖLÜM

27.5K 1.5K 2.3K
                                    

Her zaman çocukluğunu güzel yaşayan insanlara özenirdim. Nedeni, benim küçücük yaşta kocaman kız olmak zorunda kalıp, yalnız olan annemin yükünü hafifletmekti. Şimdi de gençliğini dolu dolu yaşayanlara özeniyordum. Oysa ben de gençtim. Çocukluğum gibi gençliğime veda etmemiştim henüz. Ama başıma gelenlere bakılacak olursa gençliğim de kötü anılarla birlikte kayıp gidecekti ellerimin arasından. 

En güzel yaşlarımı en beter haliyle yaşıyordum. Benim bir çıkışım, bir kurtuluşum, bir kaçışım yoktu. Bu bataklıktan ne kadar çıkmaya çalışsam o kadar kapana kısılıyordum. Ne kadar kurtulmaya çalışsam o kadar savunmasız kalıyordum ve ne kadar kaçmaya çalışsam o kadar prangalanıyordum. 

Kurtuluşum için en ufak ışık görsem var gücümle o ışığa doğru koşardım. Ama artık bir ışık bile görmem mümkün değildi. Boşuna bahtım için kara demiyordum. Benim dünüm de, bugünüm de, geleceğim de kopkoyu tonlarla bezenmiş, acı bir öyküden ibaretti. Ve hiçbir güç bunu değiştiremezdi. 

Rengarenk gördüğüm dünya gözkapaklarımı açmamla karanlığa bürünürken sırtımda bir yumuşaklık hissettim. Ağzım ve burnum bir şeyle kapatılmış, rahat nefes almam sağlanmıştı.

Hiçbir şey göremediğim için neler oluyordu bilmiyordum ama kolumda ağrı yoktu. Kendimi kötü hissetmiyordum ve görünüşe göre kahrolası dumanlı odadan çıkarılmıştım. Başka bir yerde olmalıydım. Ya da başka bir odada.

Kalkmayı denedim ama başarısız oldum. Vücudum oldukça yorgundu ve göremediğim için korku içerisindeydim.

"Kıpırdama, oksijen maskesi takılı."

Pamir'in sesi kulaklarıma ilişince korkum öfkemle yer değiştirip tüm vücudumu sarsıntıya uğrattı. Buradaydı. Gelmişti. Belli ki beni o yerden kendi çıkarmıştı. Peki neden? Bana yaşattığı şeyden sonra eserini mi görmek istemişti? Konuşmak için oksijen maskemi çenemin altına indirdiğimde "Neden kurtardın beni, bıraksaydın da ölseydim!" dedim

"İstediğim bu değil." dedi düz bir tonda.

"İstediğin oldu işte, artık körüm!"

Bunu derken bile inanamıyordum. Hayatta çok şey için şükür etmiş olabilirdim ama hiç görebildiğim için şükrettiğim olmamıştı. Meğer insan bir şeyin değerini onu kaybedince anlıyormuş. Bende gözlerimin değerini şimdi anlıyordum. Görebilmek ne güzel şeydi! Bir daha asla göremeyeceğimi düşününce kahroluyordum. Özellikle sevdiklerimin yüzünü göremeyecek olmak her şeyin en beteriydi.

Pamir'in bana doğru yaklaşan adımlarının sesi duyuluyordu. "Savaş esnasında kendini değil de onu vurmuş olsaydın şimdi böyle bir durumda olmayacaktın. Üstelik ayağına kadar gelip sana bir şans verdim. Benimle gelseydin kurtulacaktın. Ama sen ne yaptın? Kalmayı tercih ettin!"

"Bütün bunların nedeni kendimi vurmam mı yani?" dedim benimle dalga geçtiğini düşünerek. Beni böyle mi cezalandırmıştı? Ben o savaşı kendime zarar vererek durdurmuştum. Onun başka bir şekilde bana zarar vermesine gerek yoktu. 

"Sana onu vurmanı söylemiştim. Beni neden dinlemedin?" Hesap sormaya başlamıştı işte. Merak ettiği soru bu olmalıydı.

Aslında cevabı onun da bildiğinden emindim. Sadece ağzımdan duymak istiyordu. Bir iki kere öksürdüm "Ben kimseyi vuramam!"

"Kendini vuran biri herkesi vurabilir." diyerek düşüncesini belli etti. 

"O halde seni vurmadığıma dua etmelisin!" Korkusuzca konuşuyordum çünkü artık beni korkutmuyordu. Bana hiç fiziksel zarar vermediğini düşünürken o, yapabileceği en kötü şeylerden birini yapmıştı. Kendisi gibi karanlık bakan dünyaya benim de öyle bakmamı istemişti. Üstelik bir hata yapmamışken.

ÇETEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin